Kamil Akyürek

Kamil Akyürek

BAYRAMINIZ NASIL GEÇECEK?

Elbette ki güzel ve harika geçmeli. Bayram Herkes için apayrı bir değer taşıyor. Herkes gönlüne göre Bayramı geçiriyor. Kimi denize giriyor kimi akraba ziyaretleri yapıyor yada yol gözleyeni varsa onları yalnız bırakmamanın gayretine giriyor. Bayramı evinde geçirenler misafir bekliyor.

Biz mi? Biz Balıkesir’de Bayram da çıkan tek gazeteyiz. Hem şanslıyız hem şanssız bakış açısına göre değişkenlik gösterebilen bir durum. Ama işini seven sevdiklerini de işini de aradan çıkarabiliyor. Bir yol buluyor kısacası. Bayramı heyecan içinde geçiriyoruz. Bayramlaşmalar, kazalar, sevinçler ve hüzünlü haberlerin yanı sıra hayata dair ne varsa haberlerimizde adeta yanıt buluyor. Ben kendi adıma şanslı olduğumu düşünüyorum. Bu arada minik bir bebeğim oldu. Hem ona hem de azar azar yazılarıma devam edebiliyorum. Mutluyum. Bu bayramda sizlerle olduğumuz için MERHABA Gazetesinin de bir parçası olduğum için gururluyum. Bayramınız daha şimdiden kutlu olsun diyorum. Bayramda yine görüşeceğiz ve sizlere bayram kahvelerini yudumlarken sohbetlerinizin yanında bizi de almayı unutmayın diyorum. Merhaba bu bayramda sizinle… Bayramın özü şu;

Dini bayramların toplumsal kaynaşma, birlik ve dayanışma açısından önemli bir rolü var. Örneğin, ramazan ayı ve bu ayın sonunda gelen Ramazan Bayramını düşünelim. Müslümanlar ramazan ayı boyunca oruç tutarlar. İftar davetleri düzenler, teravih namazlarına katılırlar.

Yazının Devamı

NEDEN ‘BAKAN’ DEĞİL DE ‘AĞABEY’

Peki, nedir bu anormallik? Diye soruyorsunuzdur eminim. Söyleyeyim. Balıkesir’in siyasi figürleri burada AĞABEY’lik için atmadık takla, kırmadık ceviz, kullanmadık Ali ve Cengiz, yazılmadık senaryo bırakmazken, BAKANLIK için hiç mi hiç bir çaba göstermiyorlar.

Bir türlü karar veremiyorum. Balıkesir’de ki siyasi yapıda mı bir anormallik var? Yoksa kamuoyu ‘AĞABEY’ pozisyonu ile uyutulup ‘BAKANSIZLIĞA MI’ mahkûm ediliyor? İzin verin bu anormalliği yaşadığım ilginç bir örnekle açıklayayım sizlere.

Adayların belirlenmesinden önce Ankara kulislerinde 24 Haziran Seçimleri hakkında konuşulanları takip etmek için Ankara’ya gitmiştim. Aslına bakarsanız kulislerde Balıkesir’e dair, ya da listelere dair bir bilgi kırıntısına ulaşabilir miyim çabasıydı bu yolculuk. Ama orada kulislerde karşıma çıkan tablo da Aday listesi ile ilgili merak değil, ‘BAKANLIK’ pozisyonlar ile ilgili iller arasında ki yoğun kulis çalışmalarıydı. Yani sizin anlayacağınız birçok ilin siyasi figürü oraya ‘listelere kimin gireceği ile değil kimin liste dışında kalıp bakan olacağı’ ile ilgilenmek için gelmişti.

Yazının Devamı

YÖNETMENLİKTE İLK DENEYİMİM

Tiyatro hayatım boyunca yaklaşık 250 kez sahneye çıktım. Üç çocuk oyunu yönetip bunlardan ikisini kaleme almıştım.

Geçen Perşembe ise farklı bir deneyim yaşadım. Balıkesir Sanat Merkezi ve BKM Okulları işbirliği ile yaptığımız “Hey Gidi Günler Doğaçlama Komedi Gösterisi” benim için ciddi bir sınav niteliğindeydi. Yeni kurulmuş bir okul ve BKM SAHNE adıyla tiyatro adına başlatılmış yeni bir oluşumunun gösterisini yapmak bana nasip oldu. Bu anlamda mutlu ve onurluyum. 3 Aydır devam eden doğaçlama atölyemiz geçtiğimiz perşembe meyvesini verdi ve seyirciye harika bir gösteri izlettik. Ben de böylece yetişkin oyunu yönetmenliğimde ilk sınavımı başarılı bir şekilde vermiş oldum. Yönetmenlik zor bir iş. Oyunun her şeyini sizin düşünmekte olduğunuz bir görev. Bu ilk deneyimi oyunlar yöneterek geliştirmek istiyorum. Umarım daha nice oyunlar yönetir ve yönettiğim oyunlar sonunda seyircinin beğenisi ve harika alkişları ile taçlanır. Bu duygu da çok güzel ve özeldi benim için…

Hey Gidi Günler Doğaçlama Komedi Gösterisinde emeği geçen herkese teşekkürü borç bilirim..

Tiyatroyla kalın..

Yazının Devamı

DENİZ SUYU VE BİLİNMEYENLER

Vücut sağlığınıza, cildinize ve psikolojinize birçok faydası olan deniz suyu daha ilk girdiğiniz anda kendinizi size iyi hissettirecek bir etkiye sahip. Bu konuda okuduğum bir yazıda şöyle diyordu: Hipokrat talasaterapi kelimesini deniz suyunun iyileştirici etkilerini tarif edebilmek için kullanmıştır. Ayrıca eski Yunanlılar da mineral bakımından zengin olan bu suyun sağlığa ve güzelliğe olan faydalarına teşekkürü borç bilmiş, deniz suyu ile doldurulan havuzlarda yıkanmışlardır.

Peki, deniz suyunun sağlığa, güzelliğe ve psikolojiye olan faydaları nelerdir?

Sağlıklı Bir Bağışıklık Sistemi için deniz suyu son derece ideal. Daha Kolay Bir Kan Dolaşımı sağlıyor. Kendini Daha İyi Hissediyorsunuz ve daha sağlıklı bir cilt sahibi oluyorsunuz.

Yazının Devamı

Yerli tohumlarımız kayboluyor

Mesela Balıkesir. Yetişmeyen bir ürün yok gibi. Ancak eski üretilmede yok. Eski derken, eski yöntemden bahsetmiyoruz. Eski Anadolu tohumları artık neredeyse kullanılmıyor. Nedeni ise verimi. Genelde İsrail ve Hollanda’dan tohum alıyoruz. Bunlarda tohum vermiyor. Tohum alsanızda yetişmiyor. Yeni genetiği değiştirilmiş. Tarım konusunda dışa bağımlı hale geldik.

Eskiler bilir. Mesela rahmetli babaannemin kileri vardı. Buğday eker, mısır eker, fasülye eker bir kısmınıda tohumluk olarak ayırırdı. Şimdi bunlar tarihte kaldı gibi. Yapanlarda az. Verimi düşük olduğu gerekçesiyle devlet eliyle yabancı ülke tohumlarına bağlı hale getirildik. Almazsak aç kalacağız. Yerli üretim giderek öldürülüyor. En acısı ise bunun devlet eliyle yapılması.

Balıkesir arazileri verimlidir, ülkemin bir çok yeri gibi. Bir yılda üç hasat yapabilirsiniz. Boşuna Türkiye’yi doyuran il yakıştırması takılmamıştır Balıkesir’e. Tabi bunda beyaz et, kırmızı et, süt, süt ürünleri ve yumurtanın da etkisi büyük. Tarım Balıkesir’in kalbi yani. Atmazsa nefes alamaz tükenir.

Yazının Devamı

BİR MİKTAR STRES’İMİ SEVEYİM

Heleki bugünlerde siyasilerinde stres te olduğunu unutmamak gerekir.İşte, evde, okulda, sokakta günlük yaşantımızda “strese girdim, stres yaptım, çok stresli bir işim var, sınav stresine girdim” der dururuz. Size de yabancı gelmemiştir umarım bu stres meselesi. Heleki bugünlerde siyasilerinde stres te olduğunu unutmamak gerekir.Stres ‘e giriyorsanız iyi olduğunuzun işareti bu aslında. Stresin birçok tanımı var. Ancak genel olarak stres; Bireyin kendini içsel ve dışsal uyaranlara karşı huzursuz veya baskı altında hissettiğinde verdiği fiziksel, zihinsel, duygusal ve davranışsal tepkiler bütünü. Stres kişinin baş edebilme gücünü aşan ya da zorlayan durumlarla karşılaştığında kendini koruyabilmek ve hayata devam edebilmesi için gerekli.Genelde stresi kötü bir şey olarak algılıyoruz ancak stres kararında olursa yararlı bir durum.Günümüzde stresin bir çok sağlık problemine yol açtığı biliniyor. Stres anında beyinden vücuda, gelen mesaj bu durumla savaş ya da kaç mesajı gelir. Bu konuda okuduğum uzman önerilerinde ve stresli bir durum anında olanlar oldukça ilginç. Kalp daha fazla enerji üretmek için besinleri daha hızlı pompalıyor ve hızlı bir kalp atışınız oluyor.

Tıpkı heyecanlandığınızda atan kalbiniz gibi… Bu durum Oksijen miktarını da arttırmak için solunum hızını arttırarak kan damarlarını genişletiyor. Bir çok kişinin farkına vardığı bir durum olan göz bebeklerinin büyümesi gerçekleşiyor. Unutmayın Bu durumlar uzun süre devam ederse vücuda zarar veriyor. Azı karar çoğu zarar yani…S

tresin hem fizyolojik hem de psikolojik Belirtilerini hatırlayarak kendimizi şöyle bir düşünelim ne dersiniz?Fizyolojik Belirtiler: Nefes darlığı, Kalp atışlarının artması, Yorgunluk, Adale ağrıları, Yerinde duramama ,Ellerin terlemesi Psikolojik Belirtiler: Üzüntü, Endişelenme, Sinirlilik, Unutkanlık Davranışsal Belirtiler: Bir maddeye aşırı düşkünlük (sigara, alkol),Beslenme ve uyku dengesinin bozulması,TelaşlanmaStresle Baş Edebilir miyiz? Eveeeet…Stres zihnimizde beliren bir faktör olmasına rağmen bedenimizi çeşitli yollardan etkileyebilmekte. Yapılan araştırmalar ve deney sonuçları stresin insan vücudunda ne denli hasarlara yol açabileceğini kanıtlar nitelikte.

Yazının Devamı

Geliri düşükler siyasi partilerin hedefinde

Tüm bunlara rağmen siyasilerin hedefinde emekliler, öğrenciler, sosyal yardım alanlar ve asgari ücretliler var. Seçmen kitlesinin önemli bir bölümünü oluşturuyor bu kesim. 11 milyona yakın emekli, 6.5 milyon öğrenci, 6 milyon sosyal yardım alan ve 5 milyona yakın asgari ücretli var ülkemizde. Bu kesim 30 milyona yaklaşıyor. 80 milyonluk Türkiye’nin yüzde 40’ına yakınını bu kesim oluşturuyor. Neredeyse seçmenlerin yarısı ekonomik düzeyi orta seviyenin altında bulunanlardan oluşuyor. Yani 2 bin lira ve altı gelirle yaşamak zorunda olan kesimi. Birde bunlara işsizler ekleniyor tabi.

Asgari ücret vaatleri, emeklilere ikramiyeler, öğrencilere burslar. Hepsi hemen hemen her partinin seçim beyannameleri arasında. Bol keseden dağıtıyor adaylar. Ekonomik dengeler gözetilmeden herkes veriyor vereceğini.

Tabi durum uygulamaya geldiği zaman her şey değişiyor bir anda. İşveren etkisi, devlet bütçesi. Yüksek devlet ve bürokrasi harcamaları nedeniyle yüksek olmasına rağmen yetmeyen vergiler. Tüm bunlar bir puzzlenin parçaları. Biri almadan diğeri eksik kalıyor.

Yazının Devamı

MOR MENEKŞE

Akşam oldu, penceremde

Yorgun rüzgar esiyor, geçiyor

Renkler suskun

Yazının Devamı

Seçim sonuçlarına genç etkisi…

Toplam seçmen sayısı 57 milyon. 2017 referandumundan bu yana ilk kez oy kullanacakların sayısı da belli oldu. Buna göre, 1 milyon 585 bin seçmen ilk kez sandık başına gidecek. Toplam seçmen sayısının 57 milyon (yurtiçi) olduğu ifade ediliyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini getiren 2017 referandumunda AK Parti-MHP ittifakı 25 milyon 157 bin (yüzde 51.4), “Hayır” bloku 23 milyon 779 bin (yüzde 48.6) oy almıştı. 1 milyon 378 bin oy yüzde 2.8’lik farkı yaratmıştı. Bu nedenle 24 Haziran’da ilk kez sandığa gidecek 1 milyon 585 bin gencin oyları kritik önem taşıyor.

Bir nevi seçim sonuçlarını belirleyecek bir güç var ortada. Gençlik her zaman umut olmuştur. Umut ve gelecek olarak görülür. Onların oyları da bu seçimlerde geleceği belirleyecek. Beklide o nedenle bu seçimlerde gençlere yönelik vaatlerde önplana çıktı.

Özellikle Millet İttifakı adayları eğitim konusuna vurgu yapıyor. Çünkü eğitimde bir sıkıntı var. Bu sıkıntıyı direkt olarak yaşayanlarsa gençler.

Yazının Devamı

Savaş sanatı…

Aynı zamanda Çin komutanı olarak ta bilinen Tzu, 384 savaş teorisini ‘Savaş Sanatı’ adlı kitabında topladı. Planlama, savaş maliyeti, strateji, taktik, enerji, manevra, taktik değiştirme, gibi bir çok maddenin toplandığı kitap günümüze de ışık tutacak türden.

Bir çok ünlü siyasetçi yada siyasetçilere yön veren danışmanları bu eski ama bir o kadarda güncel kitabı okumuşlardır. Politika, bir diğer deyişle siyasette bir savaş sanatıdır. Kitap sadece askerlerin yada orduların doğru kullanılmasını anlatmıyor. Var olan gücün doğru bir şekilde kullanılması gerektiğini de öğütlüyor kitap. Kitabın son bölümü ise casusluk ve istihbarat konusunu ele alıyor. Devletlerin ve şirketlerin günümüzde en önemli zafer araçlarından biri de casusluktur.

Kitapta genel olarak verilmek istenen mesaj ise gerçek zaferin savaşamadan kazanılacağıdır. Gerçek önderlerin de savaşmadan zafer kazanan önderler olduğudur. Günümüz deyişi ile masa başında iş bitirmek, savaş alanında iş bitirmekten daha iyi bir zaferdir.

Yazının Devamı

BİR BAŞKADIR RAMAZAN

Ramazan’ın gelişiyle evlere rengârenk bir şenlik doğuyor ve bereket yağıyor. Ailenin tüm üyelerinin toplandığı iftar sofraları birbirinden güzel Ramazan tatlıları sofraları süslüyor. Bir Ramazan ayıydı yine hiç unutmam annem tanıdığımız birkaç kişiyi eve davet etti. İftar vaktinden evvel r gelmeye başladılar. Bazılarının çocukları da yanlarındaydı. Güzel geçen anılardı. İzzet ikram faslından sonra kahveler, şerbetler içildi. Şimdide bu değerler yaşatılıyor hala evimize gelenler var ancak eskiler sanki başka gibiydi…

Komşumuz Huriye nineye geçen gün sordum. Huriye nine nasıldı eski ramazanlar?

Masallar anlatılır, yaşlı başlı olanlar bilmece sorarlardı. Çocuklara sorulurdu. Altıntopu derdik çocuklara bir evde çocuk varsa (altın toplar nerde denirdi) Her çocuk birbirine bakışır gülüşürdü. Bilmeceyi bilmek ve diğer hünerlerini -adabına göre oturup kalkmak ve büyüklere hürmette kusur etmemek dahil- gösteren genç kızlara çaktırmadan not verilirdi. Ramazan boyunca devletin önde gelenleri ve varlıklı kişilerin konaklarında büyük iftar sofraları kurulurdu. (Şimdiki zamanda Belediyeler iftar çadırları kuruyor)

Yazının Devamı

TEOG'UN KALDIRILMASI GERÇEKLERİ BOŞA ÇIKMIŞTIR

Daha sorunlar çözülmeden ortaöğretim geçiş sınavı 2 Haziran Cumartesi günü yapılacak. 950 bin öğrenci 135 dk’da 90 soruyu çözmeye çalışacak, işleri geçmiş döneme göre daha da zorlaşmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı çocuklarımızı sınav stresinden kurtaracağız dedi ve bu nedenle TEOG’u kaldırdı. Sınava girmesi gereken 1 milyon 200 bin öğrenci sınav stresinden uzaklaştırılmak istenmişti. Müracaatlardan öğreniyoruz ki 950 bin öğrenci sınava girmek için müracaat etmiş.

Öğrenci sayısında 250 bin azalma görülüyor fakat sınavla girilen okul sayısındaki azalma öğrenciler açısından yarışı daha da olumsuz hale getirmiştir. Çünkü geçen yıl sınavla girecekleri okul sayısı ve kontenjanları daha fazlaydı.

Bugün ise Anadolu lisesini hedefleyen Altıeylül ve Karesi’deki öğrenciler 420 kişi içine girmek zorundadır. Öğrencilerin birçoğunun akademik başarı için Anadolu liselerini tercih etmektedir. Bakanlığın açıkladığı “nitelikli” okul sayısı 1367’ye çıkarılmış fakat Anadolu liselerinin sayısı ve kontenjanı azaltılmıştır. Balıkesir ilinde sınavla girilen Anadolu lisesi 5, Fen lisesi 3, Sosyal Bilimler lisesi 1 olarak kalmıştır. Öğrenciler ve veliler akademik başarı için Anadolu liselerini tercih ederken Milli Eğitim Bakanlığı bu tercihi yok saymıştır. Tüm illerde liseler arası dağılımda eşitsizlik söz konusu.

Yazının Devamı

TİYATRO EMEK İŞİDİR

Bu kimi zaman bir oyuncudur, kimi zaman bir yönetmen, kimi zaman ışıkcı, kimi zaman ise dekorcudur. Hiç farketmez.. hepsi emeğin bir parçasıdır. Tiyatroda ise ürün oyun , ürünü elde etmek için çalışan oyuncu, dekorcu ve ışıkçı iken, ürünü işleyen ise yönetmendir. Ürünü elde etmek için uzunca bir süreç gerekir tıpkı tarladan ürünün elde edilmesi gibi.. Tiyatro emekçileri aylar süren provalarla oyunu hazırlar ve seyircisine sunar. Oyun için verilen emek, yapılan provalar oyun sonunda seyircinin harika alkışlarıyla taçlanır. İşte bu tiyatro emekçisi icin öyle muazzam bir şeydir ki adeta ruh doyurur. Hani karın doyurmaz diyorlar ya tiyatro için.. doğru doyurmaz. Tiyatro sadece ruh doyurur.. Hic bir para ile ölçülmez o alkışların verdiği haz ve heyecan..

Ben aslında tiyatroyu bir mücadele olarak görüyorum. Hani bazen hiç seyircin gelmez, salon boş kalır ya o zaman bile umutla yoluna devam etmektir tiyatro.. Bu bu yüzden gerçekten hayatımın en önemli noktasına tiyatroyu koyuyorum. Orada hayatı öğreniyor ve çabalıyorum..

Tiyatro bir direniş, bir mücadeledir !

Yazının Devamı

BEN YALNIZLIĞI SEVERİM

Yalnızlık insanın onu nasıl yaşadığına ve nasıl yorumladığına bağlı. Yalnızlık huzurdur, bazen hüzün. Bazen korkudur, korktuğudur, kaçtığıdır. Sevdiğidir… Bazense insanın kendi kendini arayışıdır tüm hayatı boyunca. Bilmediklerini öğreten bir zaman geçişidir yalnızlık.

İnsan sosyal bir varlık. Sürekli yalnızlık büyük bir boşluktan çıkan içi boş bakışlara neden olan bir durum. Kısacası Yalnızlık insana bilmediklerini öğretir. Başka insana nasıl muhtaç olduğunu anlatır. Ve istese de kopamaz diğer insanlardan, muhtaçtır onlara. Nedeni de basittir, yaşamı değerli kılan şey onu paylaşabilmek üzerinden anlamlıdır. Bir düşünün sosyal medyayı kullanmayan kaç tanıdığınız var? Sosyalleşmenin anahtarı yalnızlıktan uzaklaşmaktır. Ama ara ra yalnızlığa vakit ayırmaksa bulunmayacak bir değerde güzelliktir, neşedir, sevinçtir. Siz neyi kendinizde yaşatırsanız odur.

Öfkeli olduğumuzda ve tartıştığımız zamanlarda kızdığımızda genellikle yalnızlığı tercih ederiz.Kimi zaman insan kendi kendine teslim olur yalnızlığa, çünkü tek çıkış yolunun yalnızlık olduğu düşünülür. Sebep ne olursa olsun bazen yalnızlığı seçer insan. Çünkü pek sevilmese de, her ne kadar insanlar yalnız kalmak istemeseler de, bazen insanın tek sığınağıdır yalnızlık. Kişi ruhunun gemisini ıssız bir adaya sürükler ve demir atar yalnızlığa… Paylaşın hüznü, mutluluğu, huzuru. Paylaşın yalnızlığınızı. Paylaşırsanız çevrenizdeki yalnızları görür ve onlardan kendinize bir grup kurabilirsiniz. Ben severim yalnızlığı paylaşırım çünkü ve hayat paylaştıkça güzelleşir… Şimdi size yalnızlıkla ilgili birkaç güzel söz paylaşmak isterim; Keyifle okuyun.

Yazının Devamı

Avrupa’da savaş hazırlığı…

Ardından bu yılın Nisan ayı ortalarında Rusya’da aynı çağrı yankılandı. Rusya devlet televizyonu Rossiya-24news haber kanalının sunucusu Alexey Kazakov, halka 3. dünya savaşı ve nükleer saldırı durumunda halka ne yapmaları gerektiğini anlattı. Devlet televizyonu savaş sırasında sığınaklara girdiklerinde yanlarına sekiz yıla kadar bozulmayan pirinç, üç yıla kadar bozulmayan yulaf ezmesi, bir yıla kadar bozulmadan saklanabilen siyah buğday ve vücudu radyasyona karşı koruyan iyot almalarını söyledi.

Geçtiğimiz günlerde de bu kervana İsveç katıldı. Kuzey Avrupa ülkesi olan İsveç hükümeti ülkesindeki 4.8 milyon hanenin tamamına ‘Kriz veya savaş gelirse’ başlıklı 20 sayfalık bir broşür dağıtmaya başladı. Broşürde savaş, terör saldırı ve doğla afet gibi durumlarda yapılması gerekenler bir bir anlatılıyor.200 yıldır savaş yüzü görmeyen bir ülke İsveç. 2. Dünya savaşında yenilen Hitler Almanyası bile Yahudilerden topladıkları altınları bu ülke bankalarına yatırdığı bilinir. Süt ve çikolata dışında bankalarıyla da meşhurdur İsveç. Doğrusu bu algı son dönemde bazı ülkelerin baskıları ile hesap sahiplerini açıklamaları nedeniyle zedelendi.

2. Dünya Savaşı 1939’da başlayıp 1945’e kadar sürdü. Dünyadaki kaynaklar bu savaşla yeniden paylaşıldı. Ondan sonra memnun olan devletler ve olmayanlar bir araya ticari ilişkiler ile yaşamaya devam etti. Şimdi gözler Ortadoğu’da Irak ile başlayan ve bugün Suriye ile devam eden bir ‘Dünya Savaşı’ var. Güçlü ülkeler bu savaşa direkt olarak kendiler girmese de destekledikleri gruplar ile bölgeye yön vererek söz sahibi olmaya çalışıyor.

Yazının Devamı

LİSTELERİN BALIKESİRDE İLK YANKISI

Bizde listeler açıklanır açıklamaz sokağa çıktık ve sokağın sesine kulağımızı kabarttık.

AK Parti listesine gelen ilk yankılar mevcut vekillerin bu dönem aday gösterilmeyişine duyulan hafif memnuniyeti içeriyordu. Bu yankılar içinde yer alan diğer sesler arasında ise, Aday tercihinde teşkilat içinden gelenlerin çoğunlukta olmasına gösterilen saygı ve Mustafa Canbey’in asıl sürükleyici isim olarak öne çıkması yer alıyordu. Göze çarpan bir diğer husus ise aday olamayanların bir kırılma yaratmamaları ya da yaratılmasına izin vermemeleri.

CHP aday listesine gelen ilk yankılar, listenin dikkate değer boyutlarda beğeni alması ve özellikle, CHP seçmeninin İyi Parti’ye geçiş olasılığını neredeyse sıfıra düşürecek özelliklerde olması. Aday tercihlerinde ideoloji yerine ideolojileri kapsayan isimlerin olması, Hem CHP tabanında hem de diğer siyasi parti seçmenlerinde yüksek seste bir takdir nidası yaratıyor.

Yazının Devamı

Koalisyonlar dönemi yeniden…

Mevcut Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, Muharrem İnce, Meral Akşener, Selahattin Demirtaş, Temel Karamollaoğlu ve Doğu Perinçek adaylarımız. Eğer ilk turda istenen rakam bulunamazsa bir hafta sonra yeniden Cumhurbaşkanı için oy kullanacağız.

Tabi bu seçimlerde meclis sayısı da 600 oluyor. Partiler ittifaklar kurdu. Bir yanda AK Parti, MHP ve BBP ile Cumhur İttifakı. Diğer yanda CHP, SP ve İYİ Parti ile Millet İttifakı. Bu ittifakların amacı yüzde 10’luk seçim barajını geçemeyecek olan partilerin oy oranlarının da kullanılarak daha fazla vekil çıkartabilmek.

Yani karşımızda iki farklı hükümet adayı olacak. Cumhur ve Millet Hükümeti de diyebiliriz bunlara. Yani koalisyon. Çünkü kimsenin yüzde 50+1 alarak meclis çoğunluğunu ve Cumhurbaşkanlığını kazanması mümkün değil. Mecliste yada yeni oluşacak hükümette toplumun önemli kesimlerinden sesler olacak. Gelecek dönem renkli bir meclis oluşacak TBMM’de.

Yazının Devamı

BEDAVA YAŞIYORUZ BEDAVA

Merhaba sevgili okurlarımız bugün sizlere ilk yazımı yazıyorum. Ramazan ayının verdiği küçükde olsa bir huzur var içimde. Aklıma geleni yazıyorum ve şöyle diyorum:

Küçük mutlulukları kaybetmeyin. Onlar size geleceğinizi gösteren yol haritaları.Düşünün koskoca evlerde yalnız yaşayanları. Evimiz büyük ama dolduramıyoruz içini kahkahalarla. Komşularla, çoluk çocukla… Her geçen gün konforumuz artıyor ama zamanla yarış halindeyiz ve dinlenmeye vaktimiz yok diyenler çoğalıyor.

Üniversite Diplomalarımız bol mesela. Yetmiyor 3-5 üniversite bitiriyoruz. Peki; sonuç? Okuyoruz okuyoruz ama nedenini bilmeden, ileriyi görmeden ve düşünmeden ilerleme kaydediyoruz. Bilinçli bir tüketimi okurken de yapmıyoruz. Bakın uzmanlıklar arttı ama sorunlar çoğaldı !..İlaçlar çoğaldı, hastalıklar arttı..! Her konuda uzman yetiştirilmeye çalışılıyor ama içi boş yetişmişlik daha fazla Neden?

Yazının Devamı

Kendinizi sevin. Mutlu olun. Sağlıkla yaşayın.

Sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir yaşam geçirebiliriz. Yaşınız ne olursa olsun ister 35 yolun yarısı ister 40- 50’yi geçen herkes. Yaşınız ne olursa olsun sizin yaşamınıza soktuğunuz sağlıklı bir hayat ile hep genç ve dinamik kalın. Kendimize ne kadar iyi bakarsak o kadar iyi hissederiz. Kendinize özel bir liste çıkartın. Evet evet yanlış duymadınız. Siz özel bir insansınız ve özel bir listeyi hak ediyorsunuz. O listede neler olmalı birkaç tane öneri vereceğim sizlere. Ama o listenin ilk sırasında ‘’ben özelim’’ yazısı olsun.

Kısacası kendimize iyi bakar, bedenimizi de dileyerek yaşarsak, üzerimize düşen görevleri 10 numara yapmış oluruz. Siz buna değersiniz ve özelsiniz. Sağlıklı, mutlu ve huzurlu günler yaşayabiliriz.

Bu listede neler olmalı?

Yazının Devamı

Araba Tutkum

Çocukluğumda onları özenle biriktirir ve canım sıkıldığında onlarla oynayarak harika vakit geçirirdim. Bilgisayar oyunlarında bile araba yarışı oynamayı tercih eder, müthiş keyif alırdım. Benim araba tutkum sadece taksi ile sınırlı değil tabii ki de inanılmaz bir şekilde kamyonları ve otobüsleri de severdim. Şehirler arası yolculuk yaptığımda mola verilen her terminaldeki otobüslerin fotoğrafını çeker arşivime eklerdim bir de onları kullanma hayalim vardı tabi.. Bir otobüsü sürmek nasıl bir şey?

Ya da yüklü bir kamyonu döndürmek hep bunun hayalini kurardım. Bugün bile kamyon ve otobüslere olan ilgim devam ediyor. Bisikletimi bile bir araba olarak hayal edip çocukluk arkadaşlarımla dolmuş taksicilik oynadığımız anılarım bile hala gözümün önünde canlanır. Bir de oyuncak kamyonlarımız vardı tabi onlarla bir yol yapım şirketi gibi çalışır sabahtan akşama kadar kum üzerine yol yapardık güzel günlerdi.. Artık bunlara nadir olarak rastlanıyor. Ailelerin çocukların eline vermiş olduğu tabletler şimdi daha revaçta.

Çocuk sabahtan akşama kadar tabletiyle oynuyor. Kimi aile çocuğuna laf anlatamadığı için tableti vermek zorunda olduğunu söylüyor, kimisi ise bu durumdan memnun. Çocuk nasıl olsa oyalanıyor mantığıyla onu tablete mahkum ediyor.

Yazının Devamı

Ey Türk Gençliği! – 19 MAYIS

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti’ni kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

(T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI web sitesinde yayımlanan Gençliğe Hitabe eksik ve yazım hatalıdır.)

Yazının Devamı

STEM NEDİR?

STEM projesinin ilham noktalarından biridir bu anlam. Bugün küçük öğrencilerimiz yarın büyüyüp mesleklerinde çalışmaya başlayacak ve ülke ekonomisine katkıda bulunacaklar. Bir ağacın bir çiçeğin kökleri gibi daha küçükken kendi yeteneklerini keşfedip geliştirerek büyüyecekler. Tabi ki kendi köklerine iyi bakan, gözlemleyen ve keşfedenler olacaklar. Kendi genlerinden olan ve keşfedilmemişleri keşfederek ilerleyecekler. Kaktüs’ü bilirsiniz susuz ortamda yaşamını sürdürme konusunda yeteneklidir.Düşünün…

STEM Science (Fen), Technology (Teknoloji), Engineering (Mühendislik) ve Mathematics (Matematik) kelimelerinin birleşiminden oluşuyor.

“STEM” aslında küçük yaşlarda sahip olduğumuz “yaratıcılığı” kullanarak, destekleyerek, tetikleyerek problem odaklı çalışmaya, çocuklardaki “merak” duygusundan yola çıkarak çözümler bulmaya odaklı bir sistem. Peki bu sistemde sizce Liseli gençlerimiz, gençler ne yapıyor? Neler üretiyor?

Yazının Devamı

KELOĞLAN OLMAK

Nasıl saç seversiniz ? kısa, uzun, üç numara, iki numara ? Benim tercihimi sorarsanız tabi ki de kısa saç. Çünkü kısa saçın kendime yakıştığını biliyorum. Bir de dazlak model dediğimiz halk tabiriyle kel denilen saç vardır. Heh işte bugün de konumuz bu. Sürekli saçlarımı berbere gittiğimde kısa kestiren biriyim ama bir gün iki sene boyunca kel gezeceğime asla inanmazdım. Oldu mu oldu…

Geçen hafta tiyatro kimliğimden bahsetmiştim. Yaklaşık 150 kere sahneye çıkmış biri olarak bir çok role girip, farklı farklı karakterleri canlandırdım. Bunlardan en dikkat çekeni ve üstüne adete “cuk” diye oturdu dedikleri Türk masallarının milli tipi olan keloğlan karakteridir.

Hikaye şöyle başlıyor.. 2016-2017 Tiyatro sezonuna hazırlanıyoruz, o sezona farlı bir proje ne yapabiliriz diye düşünmeye başlarken Genel Sanat Yönetmenimiz’in daha önceden aklında olan, yapmak istediği Keloğlan projesine sıcak baktık. Fakat bunun için bir yiğit gerekliydi siz o yiğitin kim olduğunu anladınız. Şaka bir yana oyuncu dediğin her role girebilmeli ve gerçekten bu işe profesyonel anlamda bakabilmelidir. Ben ustamdan böyle öğrendim. Onur Hocam Keloğlan için tip olarak uygun kişi olduğumu söyledi ve ben bu işi düşüne düşüne kabul ettim.

Yazının Devamı

Yarın Anneler Günü

Doğada üretken olarak yaratılan ve var olan bu kutsal varlıkların; kadınların, günümüzde iş gücüne katılım oranlarının erkeklere oranlara yarısı bile olmayışına sitem ederek başlamak istiyorum yazıma. Kadının yaradılışında var olan fakat yine de üretemeyeceğine inanan, sadece eviyle ve çocuğuyla ilgilenmesi “gerektiğini” düşünen zihniyeti de kınayarak devam ediyorum.

Kiminin kapanmayan gönül yarası, kiminin en yakın arkadaşı, sırdaşı, kiminin belalısı, kiminin de olmazsa olmazı; annelerimiz…

Kabul edelim, herkesin annesi ya da babasıyla ilişkisi mükemmel değil. Yarın sosyal medyada “Canım annem” peki ya gerçekte? Hayat bu! Size seçenek sunmuyor. Aileni seçemiyorsun. Bırakıp gidemiyorsun da, neticede et tırnaktan ayrılmıyor.

Yazının Devamı