Kamil Akyürek

Kamil Akyürek

Siyaset futbolu…

Birileri getiriliyor, birileri götürülüyor. Yapılan çakma anketler konuşuluyor kimi zaman. Çakma diyorum ben pek güvenmiyorum. Anketi kim yaptırıyorsa onun beğeneceği sonucu çıkartıyor çoğu şirket. Belki arlarında işini iyi yapanlarda vardır. Ben inanmıyorum.

Önceki gün meslektaşlarımızla otururken içlerinden biri kalem kağıdı çıkarttı. 3 AK Parti’ye, 3 CHP’ye, 1 İyi Partiye, 1’de MHP’ye verdi. Alabileceği oy oranlarını kafasından hesaplamaya çalıştı. Ona yanımızdaki meslektaşlarımda eşlik etti. 3-3-2-1 mi olur? Yoksa 4-2-2-1 mi? Beklide 3-3-3 olacak sonuç. Milletvekili hesabı bunlar. 9 vekile çıktıya Balıkesir’in kontenjanı.

Herkes kendince fikir yürütüyor. AK Parti yüzde 30 alsa, CHP zaten yüzde 26’da, MHP desen kesin baraj üstü; yüzde 11, HDP oyu düşer yüzde 6. İyi Parti’de yüzde 12 alsa. İyi tamamda yüzde 100 olmadı bile. Yüzde 15 nerede? Hem de seçim sonucu etkileyecek olan. Neyse yeniden dağılım yapalım derken, algoritma uzayıp gider.

Yazının Devamı

‘Tamam’ mı, ‘Devam’ mı?

Bunun yanında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı destekleyen Bakanlar başta olmak üzere destek veren vatandaşlarda aynı ölçüde ‘Devam’ kampanyasını başlattı.

Sosyal Medya platformlarında bir atışmadı gidiyor. Tabi bu tartışmanın yada yarışın bir kazananı yok. Olmayacak da. Bunlar seçim kampanlarına renk katan dokunuşlar bana göre. Renk katan, stresi azaltan ve neşe veren diyaloglar. Şuan öyle gidiyor, öylede gitsin isteriz.

Türkiye 24 Haziran’a kilitlendi. Her akşam hemen hemen tüm haber kanallarında yazarlar, uzmanlar, siyasetçiler ve gazetecilerin katılımları ile tartışma programları düzenleniyor. Tabi her programda olduğu gibi bu programlarda da taraflar oluyor. ‘Tamamcılar’, ‘Devamcılar’ olarak tanımlayabileceğimiz isimler görüşlerini açıklıyor, tartışıyor.

Yazının Devamı

EĞİTİMDE YAŞANAN KAOSUN NEDENİ NE? 2

AKP’nin 58.hükümetle başlayan ülkeyi yönetme sürecinde şuana kadar 6 Milli Eğitim Bakanı değişmiştir. Ortalama görev süreleri 2 yıl olmuş sadece Hüseyin Çelik 6 yıl yönetmiştir. Geleceği şekillendirdiğimiz eğitimin süreklilik arz etmesi gerekirken bizde yaşanan değişikliklere kısaca bakalım.

. 2005’de İlköğretim müfredatında köklü değişiklikler yapıldı, alfabede öğrenciler “a” harfi değil “b” harfini öğrendiler, fişler tarihe karıştı, okuma yazma öğrenilirken cümlelerle değil sesler eğitim verildi.Liseler 4 yıl oldu. Liseye giriş sınavı LGS yerine, Ortaokul kurumları sınavı OKS getirildi. İlk OKS 2006’da yapıldı (Hüseyin Çelik).

Liseye giriş de tek sınav kaldırılarak, 3 sınav yapılmasına karar verildi. 6.,7.,8. Sınıflarda seviye belirleme sınavı SBS yapılacağı açıklandı. İlk SBS 6.,7. Sınıflarda yapılırken 8.sınıflar OKS’ye girdi (Hüseyin çelik). 6.,7., ve 8.sınıflarda uygulanan SBS’nin sadece 8.sınıflarda yapılmasına karar verildi. Düz liseler Anadolu Lisesine dönüştürüldü (2010 Nimet Çubukçu).

Yazının Devamı

GENÇ, DİNAMİK, HALKIN BAŞKANI: ONUR AYAN

Öğrencisi olmaktan onur duyduğum ve 8 yıldır birlikte olduğumuz sevgili hocam Onur Ayan’ın tiyatrodaki enerji, arzu ve coşkusuna şahittim ama iki yıldır siyasi hayatındaki tempo, arzu ve istek sadece beni değil herkesi şaşırtıyor. İki yıl önce CHP Karesi İlçe Başkanı olarak göreve gelen ve iki yıl bu görevi layıkıyla sürdüren sevgili hocam yeni dönem İlçe Kongresinde Başkanlığı az farkla kaybetmişti Ama bu onun için asla kaybediş değildi aksine yeniden doğmaktı. “Benim en büyük zaferim kaybedişimdir” diyerek mücadelesine ısrarla devam eden genç başkan tıpkı iki yıllık görev sürecinde olduğu gibi bu gün de partisinin bir neferi, Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri olarak çalışmasına ve onurlu mücadelesine devam ediyor.

Hem İlçe başkanlığı döneminde hem de daha sonraki süreçte halkın sevgilisi olan dinamik başkan gittiği köylerde halkın sevgisi ile karşılaşıyor ve gönül köprüleri kurmaya devam ediyor. Gece gündüz demeden yapmış olduğu çalışmalar ve siyasi yaşamındaki temposu ve çalışma şevki herkesi hayrete düşürüyor.

Öyle bir başkan ki yaptığı farkındalık eylemleri ile hem ilçesini gururlandırıyor hem de ses getiriyor. İlce Başkanlığı döneminde Adalet yürüyüşü sürecinde havada iki dakika duran adam eylemi , 700 m paraşütle atlama ve batığa dalarak açtığı adalet pankartları o dönemde yerel ve ulusal basında bir hayli yer bulmuştu. Tabi ki bir liderin çalışmaları ve duruşu onu lider yapan en önemli argumanlardır fakat bunlardan en önemlisi arkasındaki yol arkadaşları ve ekibidir. Birbirinden değerli ekip arkadaşlarına sahip olan başkan asıl gücünü burdan alıyor. Arkasında yürüyen insanlarla aile olan genç başkan böyle bir ekibin varlığından oldukça mutlu ve bunu bir şans olarak görüyor. Onur Ayan’ın ise bir hedefi var Karesi Belediyesini Chp ‘ye kazandırmak..

Yazının Devamı

Yaza Merhaba: HIDIRELLEZ

Hıdırellez’in Hikayesi Nedir?

Hızır ve İlyas, Hükümdarın ordusundaki iki askerdir. Hükümdar bir gün ordusuyla birlikte ölümsüzlük suyunu (Ab-u Hayat) aramaya çıkar. Yolculukta, Hızır ve İlyas diğer askerlerden ayrılırlar. Bir subaşında durup, yemek için kurutulmuş balık çıkarırlar. Tam bu esnada deniz suyu balığa sıçrar, balık canlanır ve suya atlar. Böylece Hızır ve İlyas ölümsüzlük suyunu bulmuş olurlar. Bu sırada bir melek gelir. Hızır ve İlyas’ın kıyamete kadar yaşayacaklarını, fakat Hızır’ın karada, İlyas’ın denizde ihtiyacı olanlara yardım edeceklerini bildirir. Hıdrellez gününde Hızır ve İlyas’ın buluştuklarına, onların buluşmalarıyla ölü tabiatın canlandığına inanılır. Halk inanışına göre 6 Mayıs’ın yağmurlu geçmesi, Hızır ve İlyas’ın buluştuklarında sevinçlerinden ağlamalarının ve bulutların da onlara katılmalarının bir ispatıdır.

Hıdırellez 2018 yılında 5 Mayıs Cumartesi akşamı başlayacak, 6 Mayıs Pazar ikindi ezanında bitecektir. Ancak eğlenceler hava kararıncaya değin sürecektir.

Yazının Devamı

CHP’den İnce mesaj…

Türkiye 24 Haziran’dan sonra yeni bir yönetim sistemine Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiyor. Yani artık Başbakan olmayacak. Ülkeyi devlet başkanı sıfatı ile Cumhurbaşkanı yönetecek. Üstelik kanunlarla önemli yetkilerde kazanacak yeni Cumhurbaşkanı. Kabinesini istediği gibi belirleyebilecek. Kabine üyelerinin illa meclisten olması da gerekmeyecek.

Düşünün Muharrem İnce 2. tura kalan ikinci en çok oyu alan isim oldu. Ve diğer muhalefet partileri de onu destekleyerek Cumhurbaşkanı seçti. Yetki ve söz onda olacak. Parti lideri olsa da Kılıçdaroğlu, devlet yönetiminde 2. sırada olacak, beklide olmayacak.

CHP dün İnce’yi düzenlenen geniş katılımlı bir tören ile kamuoyuna açıkladı. İnce ilk mesajlarını da verdi tanıtım toplantısında ve sonrasında. İnce’nin kısa mesajı ise şöyle:

Yazının Devamı

EĞİTİM YAŞANAN KAOSUN NEDENİ NE ?

Eğitim egemen sınıfların düzenlerini sürdürmek için kullandıkları bir araçtır. Tüm ülkelerde eğitime egemenlerin bakış açısı budur. 12 Eylül’den başlayan “Türk-İslam sentezine” dayalı eğitim anlayışı benimsenmiş devamında da 16 yıldır AKP iktidarı sürdürmektedir. AKP’nin en başarısız olduğu alanın (kendi açıklamaları) eğitim olduğunun gerçeğini kendileri de itiraf etmektedir.

Toplumun tüm kesimleri eğitimde yaşanan belirsizlik ve altüst oluştan memnun değildir. Sürekli değiştirilen sistem ve müfredat aracılığıyla eğitim hızla bilimsellikten uzaklaşmaktadır. Hazırlığı ve çalışması yapılmadan uygulanan sistem değişiklikleri ve müfredatta yapılan oynamalar eğitimi içinden çıkılmaz duruma getirmiştir. Eskiden hükümet değişikliklerinde yaşanan değişimler AKP iktidarı ile birlikte bakan değişikliğine dönmüştür.

Eğitim politikaları oluşturulurken göz önüne alınması gereken kriterler yok sayılmaktadır. Eğitim evrensel bir değerdir oysa ülkemizde millileşme adı altında uygulamalar söz konusu. Eğitim hızla bilimsellikten uzaklaştırılmakta doğmalar, itikatlar, inançlar üzerinden olaylar ve tarih açıklanmaya çalışılmaktadır. Örnek olarak Çanakkale Zaferini verebiliriz. Dünyada evrim teorisini müfredattan çıkaran Suudi Arabistan ve biz varız Evrim teorisi yok sayılarak insanın varoluşu, tek taraflı olarak yaradılışçılık olarak kabul ettirilmek istenmektedir.

Yazının Devamı

Marka Semineri

İçerisinde bulunduğum Muhasebe ve Finansman Tezli Yüksek Lisans Programı gereği, epey zaman hazırlandığım bir seminerdi bu. Benim için ‘Büyük Gün’dü diyebilirim. Hayatın bu tür noktalarında zaten zor olan bir şeyi daha da zorlaştırmaya bayılan bir yapım var maalesef… O yüzden bu süreç benim için pek de kolay olmadı. Bu Büyük Gün’de beni yalnız bırakmayan, yanımda olan saygıdeğer hocam, danışmanım Prof. Dr. Hüseyin Akay’a, Balıkesir SMMMO Başkanı Metin Yalçın’a, Hasan Sezgin’e, Dr. Öğr. Üy. Serap Yücel’e, Dr. Öğr. Üy. Özlem Kuvat’a, Arş. Gör. Yahya Katı’ya, Arş. Gör. Arif SEZGİN’e, Balıkesir Murat Eğitim Kurumları’na, sevgili arkadaşlarıma ve canım aileme teşekkürü bir borç bilirim.

Seminer hazırlık sürecinde aslında bu konuda ne kadar bilgisiz olduğumuzu ve algılarımızı kolayca çeşitli markaların yönetmesine izin verdiğimizi fark ettim. Nasıl diyeceksiniz? Herhangi bir obje; bir cep telefonu, ayakkabı, araba veya bir gömlek markası düşünün. Aklınıza ilk gelen marka sizin sempatiniz ya da antipatiniz sayesinde şu an bile fazlasıyla prim yapmakta. Tabii, günümüzde marka almamak ya da kullanmamak çok da olası değil ya da bir kurumun markalaşmaya karşı dimdik durup kendi yağında kavrulması az, hatta çok az bir ihtimal. Burada dikkat çekmek istediğim anekdot; marka kullanmamak değil, “markaların esiri olmamak”.

Çok basit bir örnek verebilirim. İPhone 9, İPhone 9 Plus, İPhone 10, 11,12… Hepsinin alıcıları hangi özelliği taşırsa taşısın bir öncekinden daha iyi olmasa bile (İphone 7 Plus’taki özelliğin İPhone 8’de olmaması gibi) hazır diyebiliriz. Sırf 6 serisi pembe, 7 serisi kırmızı, 8 serisi bir başka renk seçeneğiyle lansman yaptı diye bizler buna bayılıyoruz, şişiriyoruz, abartıyoruz… Laf başı gelince uzay çağında yaşıyoruz ama kırmızı renk İPhone görünce Ufo Gören Masum Köylü’yü oynuyoruz! Aslında tüm bunların başlıca sebebi her bireyin kendi içinde bir marka ruhu olmasından kaynaklanıyor diyebiliriz. Bir ortamda oturduğumuzda telefonumuzu, arabamızın anahtarını, cüzdanımızı veya çantamızı (istemli ya da istemsiz) masaya koymamız bile kendimizi dış çevreye karşı pazarlamamızı, sunuşumuzu ifade etmektedir. Bu ne kadar doğru ne kadar yanlış, tartışılır fakat bu yadsınamaz bir gerçektir. Ve bir gerçek daha var ki bu işi abarttıkça abarttığımız.

Yazının Devamı

Bir Tv Fenomeni : Gerçek Kesit

Hepimiz televizyonda zap yaparken Flash Tv ye rastlamışızdır. Bal reklamı mı ararsın, Latif Doğan Küstüm Şov mu , yoksa halay çekenler mi ooo daha neler neler..

Eğlencelidir Flash Tv, moralin bozuksa ilaç gibi gelir. Çocukluğumdan beri Flash Tv ye bir merakım vardır. Çok içten, samimi, doğal gelir bana. Ama bir gün içindeki dizilerden birinin müptelası olacağıma asla inanmazdım. Evet Gerçek Kesit belki çoğunuz biliyorsunuzdur.90′ lı yıllarda yayın hayatına başlamış ve 2000′ li yılların ortalarına kadar aktif yayın hayatını sürdürmüş olan dizi bu gün de hala bir fiil eski bölümleri Flash Tv de her gün oynamaktadır. Amatör oyuncuların oynadığı ve çekimlerin amatör olduğu gerçek kesite çocukluğumdan beri hep ilgi duymuşumdur. Hatta bu merakım dizide oynayan ama adı sanı bilinmeyen sarı bıyık, beyaz çorap ,kaleci saçlı adam gibi isimlerle anılan oyuncuları araştırıp onlara ulaşmamı sağlamıştır.

Bu sayede çoğuyla sohbetim ve tanışıklığım olmuştur. 2000’e kadar Bursa’da çekilen dizi 2000 li yıllarda Istanbul’da çekimlerine devam etmiştir. Genellikle üniversite öğrencilerinin eğlenmek için izlediği gerçek kesit bir grup gencin müptelası olmuştur. Bu öyle bir sevgidir ki sosyal medyada gerçek kesit adına kurulmuş grup dizinin oyuncuları ve izleyicileri ile köprü kurmuştur. Gazetelerdeki 3.sayfa haberlerin canlandırmalarla anlatıldığı gerçek kesit Bir Tv Fenomeni olmuş, aynı zamanda Türk televizyon tarihinin kült yapımlardan biri olarak beyaz perdeye de çıkmıştır. Gerçek kesitin başrol oyuncusu ve aynı zamanda yaklaşık 250 bölümünün senaryo yazarı olarak bilinen Cahit Kaşıkçılar namı diğer Sarı Bıyık’ın senaryosu filme dönüşmüş ve ünlü yönetmen Onur Ünlü yönetmenliğinde “Gerçek Kesit Manyak’ beyaz perdedeki yerini Mart ayında almıştır.

Filmin kadrosu yine gerçek kesitin orjinal oyuncularından kuruludur. Çiçeği burnunda filmde gişenin düşük kalması ve Film eleştirmenlerinin eleştiri yağmuru gerçek kesit severleri üzerken, filmin senaristi Cahit Kaşıkçılar ise yaptıkları işin iyi anlaşılamadığını dile getirmiştir. Henüz izleyemesem de iyi bir gerçek kesit sever olarak filmi merak ediyorum ve emeği geçen herkesi kutluyorum.

Yazının Devamı

Çatı delindi…

Bu arada Saadet Partisi tarafından da eski Cumhurbaşkanlarından Abdullah Gül’ün ismi zikrediliyor, görüşmeler yapılıyor. Ancak Gül ismi ne İYİ Parti’de nede CHP’de yer bulamadı. Adaylığını açıklayan Akşener, haklı olarak bu hedefinden vazgeçmiyor. CHP’de ise Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in ismi telaffuz ediliyor. Aday önümüzdeki günlerde belli olacak.

Gül ismi CHP’de de yer bulmadı. CHP yönetiminde yer bulsa da tabanın bu isme oy vermeyeceği bir gerçek. Öte yandan iktidar yanlısı bazı gazeteci, yazar ve ünlü isimlerin Gül ismini sürekli telafuz ederek gündem de tutması ise diğer bir konu. Neden AK Parti taraftarı ve destekçisi isimler Gül ismini sürekli gündemde tutma ihtiyacı hissetsin. Ve neden Saadet Partisi illa da Gül ismini sürekli ön planda tutuyor.

Siyasette algı operasyonları önemli yer tutar. Belli ki iktidar yanlıları bu operasyonlara Gül ismini sürekli lanse ederek bunu amaçlıyorlar.

Yazının Devamı

Akın Büyükşehir’e mi?

Geçtiğimiz günlerde İYİ Parti’nin seçimlere girebilmesi için 15 CHP’li milletvekili partilerinden istifa ederek İYİ Partili oldular. İYİ Parti mecliste grup kurma gücüne erişti. Bu milletvekillerinden biri de CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun gözbebeklerinden olduğu söylenen ve Başdanışmanlarından Balıkesirli Ahmet Akın. Akın, artık İYİ Partili. Ancak gönderdiği mesajlarda İYİ Parti takını kullanmıyor. Balıkesir milletvekili yazıyor imzalarında.

Bu da partisinin verdiği görev için böyle bir tercihte bulunduğunu gösteriyor. Tabi Akın’ın İYİ Partili olması ile milletvekili olma yolu da kapandı. Diğer 14 vekil içinde aynı şey geçerli. Hiçbiri tekrar milletvekili olamayacak partilerinden.

Akın’ın ismi yıllardır Balıkesir Büyükşehir Belediye başkanlığı için geçiyor. Kendisi bu konuda pek renk vermemeye çalışsa da gönlünden geçtiği mağlum. İtirazda etmiyor bu tür söylemlere. Sadece CHP tabanında değil, diğer siyasi partilerin tabanlarında da Akın ismi konuşuluyor.

Yazının Devamı

15 Nisan Dünya Sanat Günü

Bir çok düşünür sanatı insanın fizik ve biyolojik yaşayışı dışındaki en zorunlu bir ihtiyaç, bir varlık olarak değerlendirmişlerdir. Tolstoy’a göre gerçek sanatın ortaya çıkış nedeni sanatın biriken duygularını dile getirmek için duyduğu içsel gereksinimdir. Tıpkı bir annenin gebeliğinin nedeninin sevgi olması gibi…

Sanat insanlık tarihiyle birlikte oluşma evresine girmiş, insanlık tarihinin geçirdiği evrimsel süreci sanat da yaşamıştır.

Bilinen en eski sanat nesnesinin – üzerleri delinmiş bir salyangoz kabuğu dizisi – 75.000 yıl önceye dayanırsa da 100.000 yıl yaşında, muhtemelen boya saklamak için yapılmış kaplar da bulunmuştur.

Yazının Devamı

Öyle Bir Nisan ki: 23 Nisan

-23 Nisan 1920… Ankara’da büyük millet meclisi açılmıştı. Memleketin her tarafından birçok milletvekilleri gelmişti. Bu yeni meclise gelenlerin bir kısmı Ankara’da hiçbir şeyin olmadığını görünce, ümitsizliğe düşmüşlerdi. Bahsedilen ne Yeşil ordu, ne hazine, ne yatacak otel, hiçbir şey yoktu. Sadece, Mustafa Kemal… Bazılarına bu dava çürük gelmiş olacak ki, memleketlerine dönmeye karar verdiler. Bunlar geri dönerlerse mecliste huzursuzluk olacağını anlayan Mustafa Kemal, kürsüye çıktı. O gün pek heyecanlıydı. Atatürk’ün hayatında belki de böyle canlı bir tablo doğmamıştı. Milletvekillerine hitaben şöyle demiştir:

“İşittim ki, bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek istiyorlarmış. Ben kimseyi zorla milli meclise davet etmedim. Herkes kararında özgürdür, bunlara başkaları da katılabilirler. Ben bu mukaddes davaya inanmış bir insan sıfatı ile buradan bir yere gitmemeye karar verdim. Hatta hepiniz gidebilirsiniz. Asker Mustafa Kemal mavzerini eline alır, fişeklerini göğsüne dizer, bir eline de bayrağını alır, bu şekilde Elmadağ’ına çıkar, orada tek kurşunum kalana kadar vatanı savunurum. Kurşunlarım bitince de bu aciz vücudumu bayrağıma sarar, düşman kurşunları ile yaralanır, temiz kanımı, mukaddes bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. Ben buna and içtim!” (Falih Rıfkı Atay)

-23 Nisan 1920 Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Ankara’da açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk halkının kendi iradesiyle egemenliğini ilan ettiği tarihti. TBMM 23 Nisan 1921’de aldığı kararla yeni Türk devletinin ilk bayramı olarak 23 Nisan gününü “Milli Bayram” kabul etmişti. 6 Mart 1917’de İstanbul’da kurulan Himaye-i Etfal Cemiyeti (Çocuk Esirgeme Kurumu, 2011’den itibaren Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü) Birinci Dünya Savaşı döneminde şehit çocukları ve kimsesiz çocuklara ciddi yardımlarda bulunmuştu.

Yazının Devamı

Erken seçim startı verildi

Bahçeli konuşmasında 26 Ağustos 2018 gününü işaret etti. Bu günün Türk tarihi için anlamı büyük. İlki Malazgirt Zaferi, 2.si ise Büyük Taarruzun yıldönümleri olması. Yani seçim çağrısı düşünülmüş, üzerinde konuşulmuş, tarihi anlam ifade etmesi açısından belirlenmiş.

Zaten açıklamadan sonra MHP Grubundan yapılan açıklamalarda da bunun başkanlar kurulunda görüşüldüğü ve tartışıldığı belirtildi. Önceki seçimlerde yine MHP Lideri Bahçeli’nin çağrısı ile yapılmıştı. Türkiye seçimlere alışık bir ülke. 94 yılda 27 kez milletvekilliği genel seçimi yapan Türkiye bu seçimlerin 19’unu 1946’dan sonra yaptı.

Türkiye demokrasisi askeri darbelerle kesintiye uğrasa da sandık daima halk önüne gelmeye devam etti. Türk seçmeni 94 yılda 27 kez milletvekilliği, 6 kez ise anayasa referandumu için sandığa gitti.

Yazının Devamı

Hiç Balıkesir’i gezdiniz mi?

Her ikisi de var Balıkesir’de hem kumsalları hemde temiz ve güzel deniz kıyıları. Mesela Sarımsaklı Plajı, Ören Plajı. O kumu bir çok yerde bulamazsınız. Peki ya diğer turistik yerleri. Mesela tarihi yerleri biliyor musunuz Balıkesir’in. Yıllarınızı Balıkesir’de geçirdiniz, yazları her haftasonu Körfez’e kaçtınız ama bu yerleri gezmediniz belki de bir çoğunuz.

Mesela Sevim ve Necdet Kent Kitaplığını duyan oldu mu? Mübadele döneminde Agios Yannis Kilisesi olan bu yapı Koç Grubu tarafından restore edilerek 2007 tarihinden itibaren kitaplık olarak açtı kapılarını. Cunda’da bu kitaplık. Cunda zaten başı başına bir tarih. Agia Triyada Kilisesi, Agios Yannis Kilisesi de bu tarihi yapılar arasında. Despot Evi mesela, Takriyarhis Kilisesi. Ve daha sayamayacağımız onlarca yer. Hiç gezdiniz mi buraları. Bir gününüzü Cunda’ya ayırıp gezmensizi öneririm. Güneş ve kumsal hep orada kaçmaz.

Mesela hergün önünden geçtiğiniz saat kulesinin tarihini kaç kişi biliyor. Hiç okudunuz mu önünde duran tabelayı. Zamanında İstanbul’daki Galata Kulesi’nin aynı olarak inşa edildiğini ve sonra yıkılında yerine saat kulesi yapıldığını bilen kaç kişi var?

Yazının Devamı

Bİ AŞAĞI Bİ YUKARI

Ç.Rizespor deplasmanda Denizlisporla puanları paylaşmasına rağmen liderliğini devam ettirdi, bitime üç hafta kala üçüncüyle arasında 4 puan fark var. Denizlispor un ise düşme hattında işi son üç maça kalmış durumda. Ankaragücü, Ümraniye deplasmanında on kişi kalmasına, uzun süre galip götürmesine rağmen ikincilik yarışındaki en önemli rakibiyle puanları paylaştı.

Gazişehir FK ise play-off yarışındaki güçlü rakibi Altınorduyu zor da olsa mağlup etti. İki Adana temsilcisi de ligde kalma adına bundan sonraki üç haftada puanlar almak zorunda yoksa işleri çok zor.

Boluspor, Adanasporu zorlanmasına rağmen 3-2 yenip play-off takımıyım dedi adeta…

Yazının Devamı

FARKINDALIK YARATAN VALİ

Kitap okuma ile ilgili yığınla proje görmüşlüğüm var. Ama hiçbirinde Vali Ersin Yazıcı’nın Bengi projesinde ki bunaltmayan ısrarı görmüşlüğüm yoktu. Hemen hemen herkesin okumak önemlidir demesine rağmen, özel günler haricinde kitabı hatırlamadığına çok şahit oldum ama Vali Yazıcı unutmadı, unutturmadı.

Sırf bu bile Devlet adamı olarak yaptıklarını çok anlamlı kılıyor ama ben zaman zaman haberlerde yer verdiğimiz Bengi projesinin mimarı olduğu için…

Öncelikle klasik yöntemlerin dışına çıkarak kitap okuma konusunda sadece öğrencilerin değil, eğiticilerin de dikkatini çektiği için…

Yazının Devamı

F-16’larla Değil Dövizlerle Savaş

Dönemin ABD Hazine Bakanı John Connally’nin 1971 yılında düğer ülke maliye bakanlarına yaptığı konuşmada söylediği şu söz oldukça manidardır: “Dolar bizim para birimimiz ama sizin meseleniz.” Bugün, özellikle 1944’ten beri dünya medeniyetinin ana para birimi dolardır. Geçtiğimiz yüzyıl içinde bu meseleler aşırı ve ödenemez borçlar içermiştir. Günümüzde de dolar merkezli borç yükü bir yüzyıl içinde üçüncü kez küresel büyümeyi boğup, kur ve para savaşını tetikliyor ve bu bir küresel mesele. Avrupa’nın, Japonya’nın devlet borçları ile bankaların durumları ABD’dekilerden daha beter.

İngiltere AB’den ayrılma kararı verdi. Sırada diğer bazı AB ülkeleri var. Son yıllarda mukayeseli güçlü bir büyüme sağlayan ve çok büyük dış ticaret fazlası veren Çin Halk Cumhuriyeti bile bölgesel yetkililerce yönetilen “aşırı kaldıraçlı/borçlu bir gölge bankacılık sistemine”, muazzam bir şekilde genişleyen para arzına ve her an patlaması muhtemel bir mesken/konut balonuna sahip. Bu bağlamda benzer balon Türkiye’de de oluşmuş durumda.

Bir sistem karmaşıklaştıkça büyüklük ve alanını korumak için daha çok enerjiye ihtiyaç duyar. Batmasına göz yumulamayacak cesamet ve komplike bankacılık-finans sistemi böyledir. Kütle-büyüklük farklılıkları mukayeseli olarak dikkate alındığında insan beyninin Güneşten 75.000 kat daha fazla enerji kullandığı tespit edilmiştir. Buna mukabil Chaisson insan beyninden çok daha karmaşık bir oluşumun olduğunu, bunun da “medeni toplum” olduğunu ifade etmiştir. Nitekim beyni olan fertlerin oluşturduğu insanların kendilerinden daha karmaşık bir toplum ve sistem oluşturmaları kimseyi şaşırtmamalı. Bu karmaşa/kaos teorimine uygundur.

Yazının Devamı

Siyasette sular ısınıyor

Balıkesir’de de hazırlıklar var. Adaylar belli değil. Kimin ne olacağı da belli değil Balıkesir’de ama kulis çalışmaları sürüyor. Tabi bu çalışmalarda basına yansıyan bazı gelişmelerde. Balıkesir’de AK Parti içinde bir rekabet olduğu bir gerçek. Edip Uğur’un başkanlıktan istifası ve partisinden ayrılması ile AK Parti’de dengeler bozuldu. Ben söylemiyorum ama birçok kişi hem konuşuyor hem de yazıyor, bir ‘Abi’lik, ‘Abla’lık mücadelesi başladı parti içinde. Uğur’u birlik olarak gönderenler şimdi kendi içlerinde mücadele içinde.

Bir yanda Büyükşehir Belediye Başkanı Zekai Kafaoğlu, diğer yanda Ali Aydınlıoğlu, öteki tarafta Sema Kırcı. İl Başkanı Hasan Demiraslan ise bu kadar etkili değil. Diğerleri gibi siyasette kurt olamadı henüz. Bu bir gerçek.

Türkiye Gazetesi Yazarlarından Süleyman Özışık geçenlerde Balıkesirle ilgili bir yazı kaleme aldı. Bu yazıda AK Parti MKYK toplantısında Cumhurbaşkanı ve Genel Başkan Recep Tayip Erdoğan’ın Aydınlıoğlu’na söylediği sözleri ve sitemi kaleme aldı. Bu mesaj Balıkesir’de çok şeylerin değişeceğinin sinyalleri olarak algılandı. Yani AK Parti’de Balıkesir bölümünde bir partiyi kontrol mücadelesidir gidiyor. Herkes güç peşinde. Bu partiye önemli oranda oy kaybettirmiş durumda. Önüne geçilmezse devamı gelecek. Anketler kötü.

Yazının Devamı

PERFORMANSA HAYIR EYLEMİNİN OLUŞMASI VE SONRASI HAKKINDA İZLENİM

Baskının her türlüsünün uygulandığı, insanların açlıkla, işsizlikle terbiye edilmeye çalışıldığı bu süreçte yaşananlara tepkide artıyor. Siyasi iktidarın üzerinde en çok oyun oynadığı eğitimdir. Çağdaş, demokratik, ilerici ne kadar değer varsa hepsinin tavsiye edilmeye çalışıldığı, özelleştirme ve muhafazakârlaştırma çalışmalarının hız kazandığı alan eğitim alanıdır.

İktidar emekçilerle ve halkla en çok bu alanda karşı karşıya geliyor ve gelecek. Enflasyon ve zamlarla her geçen gün eriyen maaşlar, iş yerlerindeki baskı ve anti demokratik uygulamalar eğitim emekçileri tarafından tepki ile karşılanıyor. Ancak siyasal gelişmelerin eğitim emekçilerini işyerlerinde kutuplaştırdığı da bir başka gerçek.

Bu kutuplaşmadan çıkış yolu ekmeğimize ve iş güvencemize uzatılmış sermayenin elininin teşhiri ve siyasi iktidarın sınıf niteliğini anlatmaktan geçiyor. Bugün ihtiyaç duyulan şey siyasi iktidarın hangi sınıfın temsilcisi olduğunun kitleler tarafından yeterince kavranmasıdır.Esnek güvencesiz çalışma koşullarının dayatıldığı, KHK’lerle Kamu emekçilerinin işinden olduğu ekonomik ve siyasi baskının yoğunlaştığı bir dönemi yaşıyoruz. Baskının her türlüsünün uygulandığı, insanların açlıkla, işsizlikle terbiye edilmeye çalışıldığı bu süreçte yaşananlara tepkide artıyor. Siyasi iktidarın üzerinde en çok oyun oynadığı eğitimdir.

Yazının Devamı

BALKES, HOROZUN SESİNİ KISTI !

Düşme tehlikesi yaşayan rakibimiz topla daha fazla oynayan taraftı. Balkes ise kendi evinde oynamasına rağmen oyunu kendi yarı sahasında kabul edip hızlı kontrataklarla etkili olan taraftı.

Özellikle soldan Bülent ve Burak, sağdan Uğur ve Otto ile önemli pozisyonlar yarattılar. Abdülkadir’in geri dönüşü de futbolumuzu pozitif yönde etkiledi; çünkü Abdülkadir, kaleye sırtı dönük oynayabilen iyi şut atabilen gole yakın olan bir santrafor.

İlk yarıda arka arkaya bulduğumuz goller Denizlinin gardını düşürürken bize de rahat oyun oynama şansı verdi. Savunmamız ligin sonu yaklaşırken forma girmeye başladı! Olsun, gelecek sezon için en azından futbolcularla ilgili referans olacak maçlar bunlar.

Yazının Devamı

Ekonomi nereye gidiyor?

Dün dolar 4.11 lirayı buldu. Faizler yüzde 14’e geldi. Mazot dün akşam itibariyle 17 kuruş zamlandı. Şuan 5.37 lira, 6 liraya doğru koşuyor. Benzin zaten 5.98 lira, 6 lirayı bulmuştu. Bu artış ve zamlar hayatın her kalemine zam demek. Türkiye ne desekte dışa bağımlı bir ülke. Yiyecek almasak diyeceğiz, yediğimiz her şey artık neredeyse ithal ediliyor. Aynı keza yakıt ve enerjide alıyoruz.

Doğalgaz. Doğalgazın zaten büyük bölümü enerji üretimi için harcanıyor. Dövizdeki artış demek tüm bu kalemlerin artışı demek.

Enerji demek artık yaşamımızda hayat demek. Enerjideki artış hayatta artış demek. Yeni soframıza giren ekmeğin pahalılanması yada küçülmesi demek. Ekonomide zaten uzmanlar bir durgunluk olduğunu söylüyorlar. Bunu hepiniz evinize yada cebinize giren gelirden hissediyorsunuzdur. Yada artan borçlardan.

Yazının Devamı

ODA SEÇİMLERİNİN BİLİNMEYEN GERÇEKLERİ

Oysaki gerçek tablo bu değil. İşin aslına bakarsanız dibine kadar rövanş kokan, oldukça zeki bir hamle ile bütün siyasilere göz kırpan, yıllarla birlikte gelen ve içi dolu birikimlerini ortaya koyarak aylardır emek harcayan Kula ailesinin müthiş bir strateji ile kazandığı bir seçim izledik. Öyle ki Kula ailesi haklarında yapılan haberlere dair yaptıkları açıklamada bile, haberlere dair cevap vermek yerine, özellikle Cumhurbaşkanı ve Ak Parti seçmenini şöyle kıyısından kenarından okşayan bir açıklamaya yer verdi.

Rakiplerin listelerinde yer alarak taraf olan medya mensupları da, haklı olarak taraf olduklarının lehine seçime etki edebilecek müspet ya da menfi haberlere yer verdiler. Ki maalesef bu haberlerin birçoğu ‘bir kısmı doğru’ olan, özel karışım haberlerdi ve bu da Faruk Kula’nın izlediği başarılı bir diğer strateji oldu.

Fırsatı bulmuşken emekli siyasetçiye yakın olan medya da boş durmadı tabii. Seçim öncesi “ayağıma yer edeyim, bakın sonra ne edeyim” manşetleri atarak, seçim sonrası emekli siyasetçinin “bakın benden sonrası kaos oldu” algısına çalışan haberlere yer verdiler. Yetmedi, aynı zamanda ‘Cumhur ittifakına nasıl zarar verebiliriz’ yoklamasını da yapmaya devam ettiler ki devam edecek gibi de görünüyorlar.

Yazının Devamı

2.ULUSLARARASI UŞAK TİYATRO FESTİVALİ

Bir Festival düşünün içinde dostluk, samimiyet, sıcaklık ve aile ortamı olsun bir festival düşünün aynı amaç için toplanan insanları birbirine kenetlesin. Bu Festivalin adı 2. Uluslararası Uşak Tiyatro Festivalidir..

Son 4 yıldır yaklaşık 10’a yakın tiyatro festivaline katıldım, bir çok festivalde oyunlar oynadım. Katıldığım Festivaller içerisinde unutamadığım gerçekten önemli dostluklar ve bağ kurduğum festival Uşak Tiyatro Festivali oldu. Geçtiğimiz Tiyatro Sezonu 1. sine katıldığım Uşak tiyatro festivali bugün 2 yaşında ve Uluslararası boyutta yapılıyor. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen tiyatro toplulukları oyunlarını sergilerken kendi şehirlerini de Uşakta temsil etme imkanı buluyorlar. Bu bağlamda 2.Uluslararası Uşak Tiyatro Festivaline Sırbistan, Almanya gibi ülkelerin tiyatro ekiplerinin yanında İstanbul, Denizli, Balıkesir, İzmir’den ekipler katıldı. 7 gün süren festivalde çocuk ve yetişkin oyunları Uşaklı izleyiciyi ile buluşurken, Tiyatro yönetmenlerinin verdiği atölyeler ise tiyatro öğrencileri için bulunmaz bir nimet… Bu festival için emek veren ve gece gündüz çalışan Uşak Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Murat Çubukçu ve kıymetli ekibini kutluyorum..

Sanat Dostu Başkan.. Belediye başkanı yaptığı hizmetlerle tanınır ama benim için belediye başkanı sanata ve sanatçıya ne kadar önem veriyor bu daha önemlidir. Bu anlamda Böylesi bir tiyatro festivalini gerçekleştiren Uşak Belediye Başkanı Sayın Nurullah Cahan’ı tebrik etmek lazım. Sanat dostu Başkan alkışlar sana..

Festival Analiz.. Festivalde izlediğim oyunlar arasında en beğendiğim Afyonkarahisar Belediyesi Şehir Tiyatrosunun oynamış olduğu “Salaklar Sofrası” oldu. Oyunun dekoru küçük bir Devlet Tiyatrosu havası katarken, oyunun ana karakterinin performansı gayet başarılıydı. Bir Vodvil türü olan oyunda tek sorun temponun yavaşlığı gibi göründü. Alkışlar Afyonkarahisar Belediyesi Şehir Tiyatrosuna.. Sarayköy Belediyesi Gençlik Dükkanı Tiyatro grubu ise Bizim Hastane oyunu ile beklentinin üstünde bir performansla yüz güldürdü. Festivalin atölyelerini incelediğimiz zaman; BSM Genel Sanat Yönetmeni Onur Ayan’ın vermiş olduğu Takım Çalışması ve Motivasyon Atölyesi ile gençler eğlenceli zaman geçirirken; güven, ekip olma gibi kazanımlar elde ettiler. İyi bir lider nasıl olmalıdır? sorusuna cevap aradılar. İzmir Devlet Tiyatrosu Oyuncusu Burcu Aksakal’ın vermiş olduğu “Oyunculuk Yolculuğu” isimli atölyede ise öğrenciler kendimi ne kadar tanıyorum ? sorusuna cevap aradılar ve çeşitli bedensel uygulamaların yer aldığı atölyede ise kazanımlar güven, kendini tanıma, insanın kendi merkezine inmesi oldu. Tiyatroyla kalın, dostça kalın..

Yazının Devamı