Kamil Akyürek

Kamil Akyürek

Kültür ve sanat merkezlerine ihtiyacımız var

Tesis Balıkesir Barosu’nun arkasında, Öğretmenevinin ise yakınlarında kalıyor. Balıkesir’in gelişime açık bölgesinde yani. Balıkesir’de kültür merkezi yok. Bu ilk olacak. Sanat ve kültür toplumlar için vazgeçilmezdir. Hemşerimiz Hasan Can bir konuşma yaptı törende. Yol, bina, ve her şeyi yapabilirsiniz ama gençliği değerlerle buluşturmalıyız dedi. Vatan, devlet, millet sevgisinin öneminden bahsetti. Çok güzel konulara temasta bulundu.

Bunca yıldır Balıkesir’de bir kültür ve sanat merkezi olmaması büyük eksiklik. Bu eksiklikte her ne kadar Balıkesirli’de olsa İstanbul’da bir ilçe belediyesinin başkanı tamamlıyor. Bunca yıldır neden yapılmadı acaba diye sorası geliyor insanın. Spor alanı ve salonlarımız bile son birkaç yıldır yapılmaya başlandı. Ki Balıkesir başarılı sporcular yetiştiren ve bağrından çıkartan bir kent. Spor kadar önemli kültür ve sanat etkinlikleri.

Tolstoy, “İnsanın bir zamanlar yaşamış olduğu duyguyu, kendinde canlandırdıktan sonra, aynı duyguyu başkalarının da hissedebilmesi için hareket, ses, çizgi, renk veya kelimelerle belirlenen biçimlerle ifade etme ihtiyacından sanat ortaya çıkmıştı” der. İnsan, nasıl duymaya, düşünmeye başladığı andan itibaren kelimenin gerçek anlamıyla hayata girmiş olursa, insanlık da duygularını ve düşüncelerini sesler, çizgiler ve renklerle canlı ve cansız simgeler halinde şekillendirmeye başladığı andan itibaren, gerçekten tarih sahnesine çıkmış olur.

Yazının Devamı

İnsan Vücudunda 24 Saat İçinde Neler Olur?

01.00 Ağrılar artar, konsantrasyon düşer.

02.00 Tuvalet ihtiyacı en azdır. İdrar torbası dinlenir.

03.00 Nefes almanın en zorlaştığı zamandır. İntihar eğilimlerinin bu saatlerde daha çok gerçekleştiği saptanmıştır.

Yazının Devamı

Nükleer santral mi?

Biz o dönemler küçüktük ama hatırlıyorum televizyonlardaki haberleri. O dönem bakanların TRT’de Çernobil’den etkilenmediğimizi kanıtlamak için çay içme gösterileri hala gözlerimizin önünde. Yabancı ülkelerin almadığı ama bizlere dağıtılan fındık ve üzümleri hatırlıyorum. Avuç avuç yerdik. Yedirdiler bizlere. Kendi ülke insanının sağlığını düşünmeyen, yabancı güçlerin oyuncağı olan siyasiler.

Şimdi yine bir nükleer santral daha kuruluyor ülkemize. Biz ülke olarak yabancıyız nükleer enerjiye. İlk defa kurulacak ülkemizde. Yüzlerce mühendisin Rusya’da nükleer santralde çalışmak için eğitime alındığı söylendi dün haberlerde. Hem de ülke enerji ihtiyacının yüzde 10’u karşılanacakmış bu santral ile. Yüzde 10 iyi bir rakam tabi. Çok cazip gözüküyor herkese. Dünya elektrik ihtiyacının ise yüzde 17’si nükleer santraller ile karşılanıyor.

31 ülkede toplam 444 nükleer reaktör işletmede bulunmaktadır. Aralarında daha önce nükleer güç santrali bulunmayan Birleşik Arap Emirliği’nin de bulunduğu 16 ülkede ise hali hazırda toplam 64 santralin inşası devam etmektedir. 2023 yılına kadar 164 yeni nükleer reaktör yapılması planlanmıştır.

Yazının Devamı

İSTİKRARSIZ BAL-KES’İN PLAY-OFF İNADI

Balıkesirspor’da Abdülkadir’in tam olarak hazır olmamasından dolayı yedek kulübesinde başlaması bizim adımıza en büyük eksiklik olmaya devam etti, sonuç olarak en skorer futbolcumuz. Eskişehirspor’da ise Semih’in ilk yarıda takımını on kişi bırakması rakibimizin futbolunu kalan elli dakikalık kısımda fazlasıyla etkiledi.

Eskişehirspor ilk yarı Ofeodu, Aykut ve Bruno ile ekibimizin kalesinde pozisyon aradı; fakat buna muvaffak olamadı.

Balkesin en istikrarlı golcüsü Otto sahneye çıkarak maçın ilk golünü kaydetti.

Yazının Devamı

Neden Bayan Değil ‘Kadın’ ?

Şimdi “ne var bunda”, “ama bayan daha kibar bir sözcük”, “ne fark eder ki” gibi itirazlarda bulunanlar ya da bayan sözcüğünün kullanımında hiçbir art niyet güdülmediğini söyleyenler çıkacaktır mutlaka. Oysa konunun önemli ve hassas noktası tam da burası! Eğer cinsiyetçi bir dünyada yaşıyor olmasaydık aramızda ‘bir kelimenin lafı olmaz’dı belki… (Öte yandan, cinsiyetçi bir dünyada yaşıyor olmasaydık kimse ‘Kadın’ kelimesini kullanmaktan çekinmezdi).

Hele de Türkiye gibi kadın haklarının gerilediği, kadın cinayetlerinin tırmandığı, kadının ne giyeceğinden (başörtüsü) ne giymeyeceğine (mini etek) kadar karışılan bir ülkede kadına nasıl yaklaşıldığı özellikle önem taşıyor.

Kadın, Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde erişkin dişi insan, yani gelişimini tamamlayan ve 18 yaşını dolduran her birey kadın olarak tanımlanmaktadır. Oysa bayan sözcüğü; bir cinsiyeti ifade eden sözcük değil, sadece bir hitap sözcüğü; tıpkı hanımefendi, hanım veya beyefendi, bay gibi…

Yazının Devamı

"MUHSİN YAZICIOĞLU ANISINA"

31 Aralık 1954 tarihinde Sivas’ın Şarkışla İlçesinin Elmalı Köyünde dünyaya gelen Yazıcıoğlu ilk ve orta öğrenimini Şarkış’lada tamamladıktan sonra Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesini bitirdi ve eğitim hayatını tamamladı.

1968 yılında Şarkışla’da Genç Ülkücüler Hareketi’ne katılarak ilk defa siyasi hayata adım attı. 1972’de Ankara’ya geldikten sonra Ülkü Ocakları Genel Merkezi’nde görev yapmaya başlayan Yazıcıoğlu, önce Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılığı, sonrasında da Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı görevlerini yaptı.

Aynı zamanda 1978 yılında kurulan Ülkücü Gençlik Derneği’nin kurucu Genel Başkanı olan Yazıcıoğlu, 7 Temmuz 1992’de Milliyetçi Çalışma Partisi’nin kendi siyasi anlayışıyla uyuşmadığı gerekçesiyle 5 milletvekili arkadaşıyla beraber partiden ayrıldı. Yazıcıoğlu, 29 Ocak 1993’te partiden ayrılan bir grup arkadaşı ile Büyük Birlik Partisi’ni kurdu ve partinin Genel Başkanı oldu. 24 Aralık 1995 tarihindeki ANAP-BBP ittifakından milletvekili seçildi ve meclise girdi. Ancak 28 Şubat 1996 tarihinde ANAP’tan istifa ederek Büyük Birlik Partisi’ne döndü. 22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan seçimlerde Sivas’tan bağımsız milletvekili olarak seçildi ve TBMM’ye girdi.

Yazının Devamı

Büyüdük büyüdük..!

Gerçekten de büyüdü mü evinize giren para? Ne bileyim hani et alamıyorduk artık et alabiliyoruz diyebiliyor mu ülkem insanı. Soframdaki peynir çeşidi ikiye çıktı. Haftada bi balık yemeye başladım. Ne bileyim artık her hafta sinema, tiyatro ya da konsere gidebiliyorum diyor muyuz?

Bunlar sadece küçük hayaller. Ev aldım, araba aldım, ne bileyim yazlık yaptırdım demiyoruz mesela. Büyüdük tabi. Hem de ne büyüme. Benzin 6 lirayı aştı. Yani herşey zamlandı yada zamlanacak anlamına geliyor bu. Pazara insanlar 50 lira ayırırken son birkaç yılda 100 lira yetmez oldu. Banka faizleri uçtu. Ki herkesin bankalara borcu var. Doğmamış çocukların bile. Büyüdük tabi. Cebimizdeki delik büyüdü. O delik büyüse de önemli değil, zaten içine koyacak para yok.

Peki vatandaş büyümedi de kim büyüdü? Sanayici mi? Üretim yapan esnaf mı? Çiftçi yada hayvancılıkla uğraşanlar mı?

Yazının Devamı

ODALARDA ARTİSTİK PATİNAJ

Skor ne olur sizce? Beraberlik mi, Galibiyet mi, Mağlubiyet mi, Yoksa Hastanelik mi?

Balıkesir’in hem tarih hem itibar açısından önemli olan iki odasında, yani Balıkesir Ticaret Odası ve Balıkesir Sanayi Odası seçimlerinde şu an vaziyet tam da bu halde. Maçın asıl ve en önemli öznesi olan futbol topu, yani Seçimin öznesi olan BALIKESİR bu maçta yok.

Onun yerine maalesef ama maalesef yine itiş kakış, yine medya üzerinden yaylım ateşleri ve odalarda ARTİSTİK PATİNAJ var. Ne acıdır ki, hırsları, kinleri kendilerinden kat be kat büyük olan A. Edip Uğur -Faruk Kula kavgasının gölgesi hala bu şehrin bir tarafını kanatıyor.

Yazının Devamı

Balıkesir’in peynirleri…

Balıkesir’in höşmerimi, kuzusu, Susurluk tostu ve ayranı tescillendi mesela. Bunlar genelde odaların girişimleri ile yapıldı. Taşların altına ellerine koydular, mücadeleler verdiler. Ankara’da yürütülen kulislerde siyasilerde desteği vardır tabiki. Bunlar yadsınamaz. Olması da gerekiyor. Olmak zorunda. Balıkesir’den oy alıp, Balıkesir’i temsilen gidiyorsanız Ankaralara bizahmet açıverin kapıları.

Neyse bu başka bir konu. Gelelim Balıkesir’in peynirlerine. Sabahları kahvaltıda yediğimiz peynir çeşitleri bellidir. Çoğu sofra yokluktan ve alım gücünden peynir alabilirse, sofrasına koyduğu bir çeşidi geçmez. Meğerse 50 çeşit peynir üretiliyormuş Balıkesir’de. Bana say deseniz bir elin parmaklarını geçmez ismini söyleyebileceklerim. Dilekolay 50 çeşit.

Balıkesir Büyükşehir Belediyesi eski başkanı Edip Uğur’un projesiydi peynir kitabı. Çok emek verdi bilirim, yanındaydım. Çıkartma şansı Zekai Kafaoğlu’na vurdu. Kitap çıktı. Berrin Bal Onur ve Neşe Aksoy’un kaleminden. Bir yılı geçkin süredir çalışıyorlar üzerinde kitabın. Balıkesir’de belki de peynir üretimi yapan işletmeler ve evde peynir yapan annelere konuk olmadıkları yer yoktur. Kitap Balıkesir için bir değer. Tabi birde elimize alıp görme imkanımız olsaydı daha hoş olurdu. Gazeteciyiz ama Büyükşehir’den biri gelip yada arayıp ya arkadaş bak bu kitabı çıkarttık, haberlerini yaptınız ama birde elinize alın, sayfalarını açın, karıştırın diyen olmadı. Buradan selamlar Büyükşehir’deki arkadaşlara.

Yazının Devamı

ENGELLİ HAKLARI

• Su İndirimi Her belediye su indirimini en az %30 oranında uygulamak zorundadır.. Ankara’da su indiriminden (%50 oranında)yaralanmak için 18 yaşını doldurmak gerekmektedir.Ev sahibi,kiracılar ve lojmanda oturanlar su indirimi yaptırabilirler.Ev sahipleri ve kiracıların evin deprem sigortası belgesini göstermeleri gerekmektedir. Elektrik ve doğalgazda indirim yoktur. • Digitürk İndirimi % 50 indirimlidir. • Türk Telekom Sosyal Tarife Türk Telekom Sosyal Tarife engelliler için düzenlenmiştir. Başvuru için engelli raporu,nüfus kağıdı fotokopisi gereklidir.İlgili Telekom Merkezine engelli birey ile ya da vasi kararı ile başvuru yapmalısınız. • TTNET ve Fiber İnternet Yaş sınırı olmaksızın %25 indirimlidir. • Uydunet ve Turkcell Süperonline Bu hizmetlerde %25 indirim mevcuttur. • Cep Telefonu Hizmetlerinde İndirim Turkcell ,Avea ve Vodafone’ da engellilere özel tarifeler mevcuttur Ulaşımda İndirim • Şehir İçi Ulaşım Belediye otobüsleri,Metro seferleri, TCDD ve Deniz Yollarının şehir içi seferleri ücretsizdir. ’’Ağır engelli’’ibareli raporu olanların bir refakatçisi engelli kişi ile beraber olmak şartıyla ücretsiz ulaşımdan yararlanır. • TCDD ve Deniz Yolları Devlet Demiryollarına ve Deniz Yollarına ait şehir dışı seferleri ücretsizdir. ’’Ağır engelli’’ ibareli raporu olanların bir refakatçisi engelli kişi ile beraber olmak şartıyla ücretsiz ulaşımdan yararlanır. • Şehirler Arası Otobüslerde İndirim %30 indirim mevcuttur. Refakatçi indirimi yoktur. İnternetten bilet alımlarında bu indirimden yararlanılamamaktadır. • THY İndirimi %25 indirim mevcuttur. Ancak ekonomik bilet alanlar ile internetten bilet alanlar bu indirimden yararlanamamaktadır. Tekerlekli sandalyede olanlar,görme ve işitme engellinin ikisine birden sahip olanlar tek başlarına seyahat etme özgürlüğüne sahip değillerdir.Bu kişilerin yanında mutlaka refakatçi bulunmalıdır.

% 90 ve üzeri engelli yakını olanlar ÖTV (Özel Tüketim Vergisi)ve MTV (Motorlu Taşıtlar Vergisi) muafiyetli sıfır araç alma hakları vardır. Kendisi H sınıfı ehliyet sahibi olup ”özel donanımlı araç kullanabilir ” ibareli sağlık kurul kararı alanlar da engel oranına bakılmaksızın (engel oranı %90’ın altında olması halinde) sol ayak veya sol bacak engeli bulunanlar otomatik vitesli araç, sağ ayak veya sağ bacak engeli olanlar otomatik vitesli araçlara engellerine uygun hareket ettirici tadilatlar yaptırarak ÖTV ve MTV muafiyetli araç alabilirler. Ayrıca %90 ve üzeri engelli yakını olanlar,engelli yakını tarafından kullanılması ve engelli kişinin ortopedik engelli olması şartı ile yurt dışından özel tertibatlı araç getirtebilirler. ÖTV indirimli araç alımlarında KDV indirimine özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Engellilik durumlarının araçları bizzat kullanamayacak ve sürekli olarak tekerlekli sandalye veya sedye kullandıklarını sağlık raporu ile belgeleyenlerden engellilik derecesi % 90 veya daha fazla olup tekerlekli sandalye veya sedye ile binilmesine ve seyahat edilmesine uygun tertibat yaptıran malûl ve engelliler beş yılda bir ÖTV siz sıfır araç (sürücü dâhil 9 kişilik oturma yeri olan) alabilir. MTV muafiyetinden yararlanmak için; ’Gelir İdaresi Başkanlığı 2013 Engelliler Vergi Rehberi’’ İşitme engelliler H Sınıfı ehliyet alır ancak ÖTV muafiyetli araç alamazlar.İşitme engelliler araçlarının arkasına ‘’işitme engelli’’simgesi yapıştırmalıdırlar. Özel Tüketim Vergisi İstisnasından Faydalanmayan Engelliler İçin MTV İstisna Uygulaması Özel tüketim vergisi istisnasından faydalanmayan ancak %90’ın altında engel oranına sahip engelliler engellerine uygun özel donanım yaptırtmak şartı ile MTV muafiyetinden yararlanabilmektedir. Engelliler İçin Araç Park Yerleri ÖTV indirimi ile alınmış olması şartı ile engelli araç park yerlerine araç park edebilirler. Otobanlarda 15 dakikaya kadar araçlarını yol kenarına çekebilirler. Hava alanlarında,Belediye tarafından işletilen otoparklardan ücretsiz yararlanabilirler. ÖTV indirimli aracı olanlar yaşadıkları evlerin önüne ilgili belediyeye müracaat ederek Engelli Araç Park Yeri yaptırabilir. Araç muayene istasyonlarında engellilere ait ÖTV indirimli araçlara öncelik hakkı vardır. Engelli Araç Park Kartı Aracın ÖTV indirimli alınan araçlar içinTrafik Tescil Şubesine dilekçe ile başvurarak engelli araç park kartı temin edilebilir. Ayrıca %90 ve üzerinde engel oranına sahip ancak ÖTV muafiyetsiz alınan araçlar için de engelli araç park kartı verilmektedir. Engelli kimlik kartlarını araç ön camına bırakarak aracınızı park ettiğinizde oradaki güvenlik görevlisinin inisiyatifinde olduğunuzu bilmelisiniz.

Gelir Vergisi İndirimi Engelli çocuğu olan kamu,özel sektör çalışanları ve serbest çalışanlar gelir vergisi indiriminden yararlanırlar.Engel oranı değişikliğinde ilgili vergi dairesine bildirim zorunluluğu vardır.Rapor süreli ise her rapor değişiminde de bildirilmelidir. Emekli olanlar emekli maaşında bu hakkı kullanamazlar.Ancak emekli olup serbest çalışanlar gelir vergisi indiriminden yararlanır. Nöbet Muafiyeti ve İzin Hakkı Kamu kuruluşlarında çalışan engelli çocuğu olan memur anne ve babalara nöbet ve fazla mesai muafiyeti vardır.Ayrıca bakıma muhtaç yakını olan çalışanlara günlük bakım izni konusunda kolaylık tanınması sağlanmıştır. Genel Kurmay Sağlık Komutanlığı tarafından 20 Mart 2014 tarihinde ‘’özel eğitime giden engelli çocuğu olanlara ve bakıma muhtaç yakını olanlara günlük izinlerinde kolaylık sağlanacağına dair’’bir emir yayınlanmıştır. TSK da görev yapıp bakıma muhtaç engelli çocuğu olan muvazzaf asker ve sivil memurlara Haziran 2013 tarihli Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliğinde yapılan bir değişiklikle nöbet muafiyeti hakkı tanınmıştır. Engelli Çocuğu Olan Çalışan Annelere Erken Emeklilik Hakkı ”Başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul çocuğu bulunan annelerin ” yararlandığı bu haktan Bağ-Kur, SSK, Emekli Sandığı, Tarım İşçileri ve İsteğe Bağlı Sigortalı olan anneler yararlanır. 1 Ekim 2008 sonrası çalışılan sürenin dörtte biri oranındaki süre çalışılan süreye ilave edilir, bu süre emekliliğe kalan süreden düşürülür. 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Madde 28. Hükmü. Engelli çocuğun bakıma muhtaç yani raporunda ‘’ağır engelli ‘’ibaresinin olması gerekmektedir. Çocuğun bakıma muhtaçlığı devam ettiği sürece bu haktan yararlanılır.Birden fazla bakıma muhtaç çocuğu olanlar için SGK; her çocuk için inceleme yapar ancak sadece biri üzerinden erken emeklilik hakkından yararlanılır. Diğer çocukların incelenme sebebi erken emeklilik hakkının kullanıldığı çocuğun bakıma muhtaçlığı biter ise diğer çocuk üzerinden hakkın devam ettirilebilmesidir. Evlatlık alınan engelli çocuklar için de bu haktan yararlanılır. Engelli çocuğu olan babalar erken emeklilik hakkına sahip değildir. Refakat İzni Memurun bakmakla yükümlü olduğu veya memur refakat etmediği takdirde hayatı tehlikeye girecek ana, baba, eş ve çocukları ile kardeşlerinden birinin ağır bir kaza geçirmesi veya tedavisi uzun süren bir hastalığının bulunması hâllerinde, bu hâllerin sağlık kurulu raporuyla belgelendirilmesi şartıyla (”bir kişinin sürekli bakımına muhtaçtır ” ve ‘’hayati öneme haizdir’’ ibareleri olan) aylık ve özlük hakları korunarak, üç aya kadar izin verileceği ve gerektiğinde bu sürenin bir katına kadar uzatılacağı belirtilmiştir.Sağlık kurulu kararı çıktığı gün izin başlar. Muvazzaf askeri personel için refakatçi izni, 3 ay ile sınırlandırılmış, bu iznin devamında 6 ay aylıksız izin hakkı verilmiştir. Yakınınızın engelli raporuna sahip olması refakat izni almanızı sağlamaz.Yukarıdaki şartların oluşmuş olması ve doktorunuzun uygun görmesi halinde sadece refakat iznine ait rapor verildiğinde bu hak kullanılır. Senelik İzin Kullanma Hakkı Gn.Kur.Bşk.lığının 29 Nisan 2010 tarihli ‘’Engelli Yakını Olan Personel’’ konulu emrinde ‘’Engelli yakını olan personelin amirlerin inisiyatifi ile yıllık ve mazeret izinlerini parçalara bölerek,diledikleri tarihlerde kullanmaları gibi hususlarda kolaylıklar sağlanabileceği’’ bildirilmiştir. Mazeret İzni En az yüzde % 70 oranında engelli ya da süreğen hastalığı olan çocuğunun (çocuğun evli olması durumunda eşinin de en az yüzde 70 oranında engelli olması kaydıyla) hastalanması hâlinde, hastalık raporuna dayalı olarak ana veya babadan sadece biri tarafından kullanılması kaydıyla bir sene içinde toptan veya bölümler hâlinde on güne kadar kadar,”mazeret izni verilir. Bu madde 657 Devlet Memurları Kanununa,926 Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununa, 3269 Uzman Erbaş Kanununa işlenmiştir. Bu kanun maddesi sözleşmeli personel ve geçici personel için de ilgili kanunlara işlenmiştir.(Ağustos 2014) Mazeret izin hakkı sadece çengelli çocuklar için kullanılmaktadır. Engelli çocuğun hastaneden ya da Aile Hekimliklerinden alınacak hasta olduğunu gösteren rapor ile mazeret izni talep edilir. Tayin Hakkı Devlet Memurları Kanunu Ek Madde 39:‘’Devlet memurlarının, hayatını başkasının yardım veya bakımı olmadan devam ettiremeyecek derecede engelli olduğu sağlık kurulu raporu ile tespit edilen eşi, çocukları ile kardeşlerinin, memuriyet mahalli dışında resmî veya özel eğitim ve öğretim kuruluşlarında eğitim ve öğretim yapacaklarının özel eğitim değerlendirme kurulu tarafından belgelendirilmesi hâlinde, ilgilinin talebi üzerine eğitim ve öğretim kuruluşlarının bulunduğu il veya ilçe sınırları dahilinde kurumunda bulunan durumuna uygun boş bir kadroya ataması yapılır.’’ Devlet Memurları Kanunu 72 .Madde:“İlgili mevzuatı uyarınca verilecek rapora göre kendisi, eşi veya birinci derece kan hısımlığı bulunan bakmakla yükümlü olduğu aile fertleri engelli olan memurların engellilik durumundan kaynaklanan yer değiştirme taleplerinin karşılanması için düzenlemeler yapılır.” Jandarma Genel Komutanlığı Atama Yönergesi: 14 Şubat 2014 Yönerge değişikliği kapsamında; tam teşekküllü askeri hastaneler tarafından verilmiş sağlık kurulu (bakıma muhtaç %90 ve üzeri ağır engelli) raporu olan engelli eş veya çocuğu olan personelin dilekçe ile müracaat etmesi halinde uygun kadro bulunması halinde atama döneminde olmak üzere kendileri ile eşlerinin memleketlerine veya daimi ikametgahlarına ataması yapılabilecektir. TSK da görevli devlet memurlarının sağlık durumu nedeniyle atama talepleri için;atama dönemine bağlı kalmak, bulundukları yerde çalışma sürelerini tamamlamak zorunluluğu yoktur. 25 Şubat 2014 (Resmi Gazete Sayı : 28924) Milli Savunma Bakanlığı Subay ve Astsubay Atama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2 Maddesi ile Subay ve Astsubay Atama Yönetmeliğinin 31 inci maddesinin yedinci fıkrasının dördüncü cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Özel eğitim amaçlı değerlendirilmek üzere rapor alacakların atamaları ise; 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Engellilik Ölçütü, Sınıflandırması ve Engellilere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelikte, kendisine Engelli Sağlık Kurulu Raporu düzenleme yetkisi verilmiş, sağlık kuruluşlarından alacakları “özel eğitim amaçlı değerlendirilmesi uygundur” kararlı, Engelli Sağlık Kurulu Raporları ve Rehberlik Araştırma Merkezlerinden alacakları raporda bulunan özel eğitim imkanlarının bulunduğu garnizonlara yapılır veya ertelenir.” Devlet Memurlarının Yer Değiştirmesi Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik Değişikliği 16 Ağustos 2014:”Engellilik Durumuna Bağlı Yer Değişikliği ” • EK MADDE 3- İlgili mevzuatına göre alman sağlık kurulu raporunda en az yüzde kırk oranında engelli olduğu belirtilen memurlar ile ağır engelli raporlu eşi veya bakmakla yükümlü olduğu birinci derece kan hısımları bulunan memurlar engellilik durumundan kaynaklanan gerekçelere dayalı olarak yer değiştirme talebinde bulunabilir. NOT.Bakmakla yükümlülük Sosyal Güvenlik Kurumu yönünden çalışanın üzerinden sağlık yardımından yararlanma şartıdır. (Ayşe Sarı) Bu kapsamdaki talepler bu Yönetmelikte yer alan kısıtlayıcı hükümlere tabi olmaksızın kurumların kadro imkanları ve teşkilat yapıları dikkate alınarak karşılanır ve bu haktan bir defadan fazla yararlanılamaz. NOT.Bir kereye mahsus bu haktan yararlanan memur tekrar atama istediğinde engellilik nedeniyle atama talep edemez.Bu durumda yönetmeliğin diğer hükümlerine tabi olur. (Ayşe Sarı) Memurun kendisinin veya beraber yaşadığı eşi ve bakmakla yükümlü olduğu çocuklarının engellilik durumunun tedavisi sebebiyle yer değişikliğini talep etmesi halinde, yer değiştirme suretiyle atama yapılacak yerin, memurun ve bu fıkra kapsamındaki yakınlarının engellilik durumuna uygun olması esastır. Engellilik durumu devam ettiği sürece kurumlarca isteği dışında memurun yeri değiştirilmez. Engellilik durumu ortadan kalkan memurlar hakkında bu Yönetmelikte yer alan diğer hükümler uygulanır.” • MADDE 12- Aynı Yönetmeliğe aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. • “GEÇİCİ MADDE 5- Kamu kurum ve kuruluşları bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde yönetmeliklerini bu Yönetmeliğe uygun hale getirirler. Bu süre içerisinde kamu kurum ve kuruluşlarının yönetmeliklerinin bu Yönetmeliğe aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam edilir.” NOT:Tüm kurumlar 16 Şubat 2015 tarihine dek kendi yönetmeliklerini çıkartmak zorundadırlar. (Ayşe Sarı)

Yazının Devamı

SANAT

“Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fennin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki, o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.” demiştir.

Sanata entegre bir toplum olmadığımızdan mıdır bilmiyorum sanata bakış açımızın sıkıntılı olduğunu düşünenlerdenim. Bunun da aile temelli olduğuna inanıyorum. Çocuk aileden ne görürse onu uygular. Aile çocuğunu sanata özendirmeli, sanat ile uğraşmak istediğinde onu desteklemelidir. Önceleri çocuğum devlet memuru olsun anlayışı ve sanat için yapılan işler boş ,sanatçılar ise boş iş yapan insanlar olarak görülüyordu. Bugün geldiğimiz noktada ailelerin sanata biraz daha olumlu anlamda bakması, çocuklarını teşvik etmesi beni mutlu ediyor. Bu anlamda şanslı olanlardanım. Ailem tiyatro hayatımda verdiği destekle bana ciddi bir güç kaynağı oldu. Onların desteğini hissettikçe sanatımı yaparken daha büyük keyif alıyorum.

Bir Kentin Sosyo Kültürel hayatında sanatsal faaliyetlerin büyük önemi vardır. Yine o kentin gelişmişliği kentte ne kadar sanatsal faaliyetlerin yapıldığı ile ilgilidir. Bu gün Balıkesir’imizin çevre illeri İzmir, Eskişehir sanat anlamında zirve şehirlerdir. Balıkesir de bu anlamda kendini geliştirmeye çalışan bir şehrimizdir. Son dönemde sanatsal faaliyetlerin artması, şehrimizde bir sanat sokağının olması ve çarşıda rastladığımız sanatını icra etmeye çalışan gençlerin varlığı Balıkesir’i sanat anlamında yavaş yavaş tırmandıracaktır. Tabi ki bu iş bununla bitmiyor. Bunun için bizler de bu faaliyetlere katılım sağlayarak, destek olarak katkı sağlamalıyız. Bir tiyatro oyununa, bir konsere bilet alarak ya da Şehrimiz de sanat kafeler açarak işe başlayabiliriz mesela…

Yazının Devamı

Elon Musk Kimdir ?

Dünya üzerindeki 200 ülkede geçerli bir ödeme sistemi geliştiren bir şirket düşünün. Bu şirketin ismi PayPal ve malesef artık Türkiye’de geçerliliği yok. Elon Musk daha önce çevrimiçi ödeme sistemleri ve finans altyapısı X.com’u kurmuştu. X.com ile aynı büyüklükteki bir açık arttırma sistemi olan Confinity’yi bünyesine kattı ve PayPal’ı bu şekilde oluşturdu. 2002 senesinin Ekim ayında PayPal, eBay’a 1.5 milyar dolara satılıyor. Bu para o kadar büyük bir para ki, hayatınızın sonuna kadar hiç çalışmadan rahat rahat yaşayabilir hatta sizden sonraki 2-3 neslin de hayatını rahat geçirmesine olanak sağlayabilirsiniz. Fakat Elon Musk bunun yerine gidip bir Roket fabrikası kurdu.

Cebindeki tüm parayla 3 ayrı endüstrideki 3 ayrı şirkete yatırım yaptı. 10 milyon dolarını Enerji sektöründeki Solar City’e, 70 milyon dolarını Otomotiv sektöründeki Tesla’ya, 100 milyon dolarını Uzay endüstrisindeki SpaceX’e yatırdı.

Elon Mus risk değil ultra risk almıştır. Düşünsenize adam şirketlerle değil, devletlerle rekabet etmek zorunda. Biyografi yazarı ne cevap verdi bilmem ama bence bu adam sahiden deli. Elon bu işe girmeden önce uzay ve roket bilimiyle ilgili bulabildiği tüm kitapları okuyup kendisine teorik bir temel inşa etmiştir. Sonra da bu konuyla ilgili dünyanın en parlak beyinlerini etrafına toplayıp işi pratiğe dökmeye başlamıştır. Hatta işe aldığı ilk 1000 kişinin mülakatını bizzat kendi yapmıştır.

Yazının Devamı

Üretici esnafa dokunmayın

Avrupa ülkelerinde bu tür satıcılar bulunmaz nimettir. Herkes bu tür üretici esnafın satış yaptığı pazarlara giderler, genelde alışverişlerini buralardan yapmaya özen gösterirler. Nedeni ise dededen, nineden gelme tarzda üretilmeleri. Yani popüler adıyla organik olmaları.

Bu tür üreticiler artık yok olma aşamasında. Dev şirketler, firmalar, ucuza ama içinde ne tür katkı maddelerinin olduğu belli olmayan ürünler üretip, neredeyse yarı fiyatına zincir marketlerde farklı farklı markalarla önümüze koyuyorlar. Buradan aldığınız ürünler lezzetli gibi görünse de hemen hemen büyük bölümü sağlığımızı tehdit ediyor. Ne şekeri şeker, ne unu un.

Bu haftabaşı Karayolları Bölge Müdürlüğü Körfez yolundaki üreticilerin barakalarını kaldırma girişiminde bulundu. Belki kanunen haklılar ama uygulama biçimi yanlış. Üreticilere göre; ne kendilerine bir uyarı, ne bir bildirim geldi. Nede kendilerine yeni bir yer gösterildi. Vatandaşını korumakla yükümlü devletin dev bir kurumu, yolkesen Deli Hasan gibi güvenlik güçlerini de yanına alarak yıkıp geçti küçük üretici esnafın ekmek teknelerini.

Yazının Devamı

Facebook skandalı

Son günlerde Facebook’un veri skandalı ortaya çıktı. Şirketin 50 milyon kullanıcısının hesap bilgilerini izinsiz şekilde kullandığı belirlendi. 50 milyon Facebook kullanıcısının hesap bilgilerinin izinsiz şekilde Cambridge Analytica adlı data analiz şirketi tarafından kullanıldığının ortaya çıkmasıyla başlayan tartışma sürüyor. Skandal, Cambridge Analytica şirketinin eski çalışanı Christopher Wylie’nin Facebook hesabından yaptığı güncel paylaşımlarla, Facebook’un “veri güvenliği kurallarını” nasıl ihlal ettiğini duyurmasıyla ortaya çıktı. 28 yaşındaki Wylie’nin Facebook hesabı, Twitter’dan yazdığına göre “gizli bilgileri yayınladığı” gerekçesiyle askıya alındı.

Britanya hükümeti skandalın son derece kaygı verici olduğunu duyururken, iki Amerikalı Senatör Facebook’un patronu Mark Zuckerberg’den Kongre komisyonunda hesap sorulmasını, Avrupa Birliği Komisyonu ise aydınlatıcı bilgi verilmesini talep etti. Facebook hisseleri tepetaklak oldu.

Bu şirketin sorunu. Peki biz Türk toplumu olarak neden bu tür sosyal platformlarda özelimize kadar her şeyimi paylaşma gereği duyuyoruz. Bu bir nevi kendimizi tatmin etme duygusu yüzünden mi? Yoksa herkes yapıyor bende yapayım düşüncesi mi?

Yazının Devamı

BAŞBAKANA NİYE MAL EDİYORSUN

Olay dün Balıkesir-Havran yolu üzerinde, Havran sınırları içindeki yol boyunca körfeze tatile gelen binlerce insanın uğrak yeri olan ve köylülere ait olan doğal ürünlerin yer aldığı tezgâhların yıkımı esnasında yaşandı.

Karayollarına bağlı ekipler, yayınlanmış bir genelgeyi uygulamak için iş makineleri ile tezgâhları direkt yıkmaya gelmiş. Yıkmaya gelmiş diyorum çünkü öncesinde her hangi bir bildirim ya da tebliğde bulunulmadan, vatandaşın oradaki mallarını taşımalarına fırsat vermeden adeta baskın bir yıkıma gelinmiş.

İyi de, bu insanlar adi suçlu ya da terörist değilken baskın bir yıkım yapılmasının nedeni ne?

Yazının Devamı

BAL-KES VE DİĞERLERİ…

Ümraniyespor ise A.Demirspor deplasmanından üç puanla dönerek şampiyonluk yarışına devam etti. Lakin iki Adana temsilcisi de ligde kalma adına bundan sonra daha iyi neticeler almak zorunda…

Altınordu, 90+7’de attığı golle play-off yarışının içinde kaldı.

Denizlispor’un bundan sonra işi bir hayli zorlaştı, Mehmet Akyüz’ün son haftalardaki üstün performansına rağmen.

Yazının Devamı

ENGELLİ HAKLARI

• Su İndirimi

• Digitürk İndirimi

% 50 indirimlidir.

Yazının Devamı

KELOĞLAN OLMAK

Geçen hafta tiyatro kimliğimden bahsetmiştim. Yaklaşık 150 kere sahneye çıkmış biri olarak bir çok role girip, farklı farklı karakterleri canlandırdım. Bunlardan en dikkat çekeni ve üstüne adete “cuk” diye oturdu dedikleri Türk masallarının milli tipi olan keloğlan karakteridir.

Hikaye şöyle başlıyor.. 2016-2017 Tiyatro sezonuna hazırlanıyoruz, o sezona farlı bir proje ne yapabiliriz diye düşünmeye başlarken Genel Sanat Yönetmenimiz’in daha önceden aklında olan, yapmak istediği Keloğlan projesine sıcak baktık. Fakat bunun için bir yiğit gerekliydi siz o yiğitin kim olduğunu anladınız. Şaka bir yana oyuncu dediğin her role girebilmeli ve gerçekten bu işe profesyonel anlamda bakabilmelidir. Ben ustamdan böyle öğrendim. Onur Hocam Keloğlan için tip olarak uygun kişi olduğumu söyledi ve ben bu işi düşüne düşüne kabul ettim. Fakat benim için kolay olmayan bir süreçti. Tiyatronun bana kattıkları ve özgüven aşikar. Lakin biz gerçek keloğlanı arıyorduk.

Bone ya da peruk kullanmayacaktık. Sezon öncesi provalar, hazırlıklar yoğun bir süreç derken sezonu yazdığım ve yönettiğim ilk oyunum “Keloğlan Mutluluk Ormanında “oyunu ile açacaktık. Berber vakti geldi çattı.. Hayatımda yapmadığım bir şeyi ilk kez o an yapacaktım. Bunun ben de yaratacağı psikolojik sorunları düşünüyordum. Çünkü alışık olmadığım zor bir şeydi.

Yazının Devamı

Mutluluk nedir? Nerededir?

Öncelikle şunu bilmeliyiz ki mutluluk kesinlikle sıfır stres demek değildir. TDK mutluluğu “Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, mut (I), ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık” olarak tanımlarken, ‘Bireyin yaşamını dolu, anlamlı ve huzur içinde algılama süreci’ olarak da tanımlanabilen mutluluk kavramına ait üç hususu vurgulamak isterim. İlki, bireyin yaşantısıyla ilgili yani öznel olması, ikincisi duygu ve algıyla ilgili olduğu için soyut olması, üçüncüsü ise bir süreci kapsamasıdır. Nerededir kısmına gelirsek, tanımdan da anlaşılacağı üzere bireyin kendisindedir, bütünüyle bizdedir.

Mutluluk bazen bir yaşama amacı, bazen de bir ihtiyaçtır. Fakat kişi kendiyle barışık değilse, kendi kusurlarını sevemiyor ve kapatamıyorsa, olumsuz bakış açısından kurtulamıyor ve etrafına da negatiflik saçıyorsa mutluluk ona sanıldığı kadar yakın değildir. Bu tür durumda psikolojik tedavi alması onu hayata bağlamada yardımcı olacaktır. Aksi takdirde mutluluğu bilerek kendi elleriyle uzaklaştırmış olacak, hayata karşı duruşunu ve kendini kompleks hale getirmeye başlayacak yaptığı şeylerden keyif almayacak ve buna devam edecektir.

Çağımızda mutluluk, görsellik ve maddiyatla çok ilişkilendirilir oldu. Çok para kazanmak, güzel yemekler, güzel arabalar, güzel ilişkiler, konforlu yaşam, her türlü imkâna sahip olmak ve benzeri unsurlar mutluluğun kaynağı gibi görülmektedir. Oysa bunlar mutlu eden değil, bizi mutluluğa götüren araçlardır. Bunlar elbette mutlulukta etkin paya sahiptir. Fakat bunlara ulaştıktan sonra mutlu kalacağımızın garantisi yoktur. Mutsuz olan birine araban, evin, maaşın ve benzeri imkânların var mutsuz olmak için bir sebebin yok diyemeyeceğimiz gibi bunun yanı sıra sınırlı geliri olan insanların da mutsuz olduğunu iddia edemeyiz.

Yazının Devamı

Hayat bir okuldur..

Süreklilik isteyen bir etkinlik olarak öğrenmenin sınırı olmaz. Edinilen her yeni bilgi, öğrenme istek ve sorumluluğunu kuşanmış her bireyi araştırma ve incelemeleri ışığında yeni ufuklara doğru yönlendirir.

Bir hayattan (pratiğin içinden) bir de kitaptan (okuma faaliyetinden) öğrenmek vardır. Bütünlüklü ve gelişkin bir öğrenme pratiği, bu iki yönün birleştirilmesi doğrultusunda sergilenebilir. Bu noktada asıl önemli olan, bu pratiğin yöntemine sahip olma becerisini gösterebilmektir.

Bilginin ve bu bilgiyi öğrenme sınırı olmadığı gibi bu sonsuzluk deryasında, hedefleri doğrultusunda, yılmadan ve usanmadan yüzmeyi becerebilmektir. Ve yine öğrenme isteği canlı kaldığı müddetçe gelişerek yetkinleşir. B. Brecht, öğrenmenin önemini “Öğrenmeye Övgü” adlı şiirinde şöyle dile getirmektedir; “Öğren en basiti, zamanıdır/Sakın geç deme/öğren abeceyi, çok geç değil gerçi/Öğren ama, başla/Koru kendini yılgınlıktan/her şeyi öğrenmelisin/Çünkü sensin artık yönetecek.

Yazının Devamı

ÇEK Bİ ADANA !

Furkan, Beleck, Uğur, Foxi, Nizamettin ve Otto ile girdiği pozisyonları cömertçe harcadı. Belki ilk yarıda işi çözüp ikinci yarı dinelenebilirdik; fakat son vuruşlardaki başarısızlık buna engel oldu. İkinci yarı oyun biraz Adana lehine dengelenir gibi olduysa da Sedat ve M.Ali değişiklikleriyle Giray hocanın müdahalesi tekrar oyunu bize çevirdi.

Vukoviç’in ikinci yarı başında iki kritik kurtarışı alkışlanacak cinstendi, adeta geçen haftaki hatalarını telafi etmiş oldu.

Burak Çalık geçen hafta etkisiz kalmış, bu hafta maça yedek kulübesinden başlamıştı. Son dakikalarda oyuna girip tabelayı değiştiren ve skoru belirleyen oldu. Attığı golde onun tekniğine ve klasına yakıştı doğrusu…

Yazının Devamı

Balıkesir'de sanat...

Önceki gün özel bir haber için Balıkesirli bir sanatçı hanımefendiye konuk oldum. Çok güzel eserler yapıyor. Hemde Türkiye’de belki örneği olmayan farklı bir bakış açısıyla. Kendisiyle röportajımızı yaptık, çekimlerimizi tamamladık. Tabi bir çayı da hakettik. Çay söyledi. Oturduk sohbet ediyoruz.

Bana bir zamanlar saat kulesi yanında Devlet Güzel Sanatlar Galerisi olduğunu söyledi. Ama sonra depo ihtiyacı nedeniyle Balıkesirli sanatçıların kendilerini ifade edebildikleri bu yer kapatıldı. Sanırım yeniden açıldı yada açılacak.

Sanatçı arkadaşım bana 3 yıldır Balıkesir’de sergi açacak yer bulamadığından bahsetti. Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere çalmadığı kapı kalmadığını da söyledi. Ama malesef ne yer veren olduğunu nede bir yer gösteren olduğunu söyledi.

Yazının Devamı

MERHABA

Ne güzel şeydir merhaba.İçtenlik samimiyet vardır merhaba da o zaman selam olsun Merhaba okurlarına… Bu benim ilk yazım.İlk yazımda ne anlatsam ne ile başlasam diye düşünüp durdum. Eee tabiki de hayatımdan parça ile başlamalıydım Tiyatro… Evet evet yanlış duymadınız hayatımda önemli bir parçadır tiyatro eeee koskoca 8 yılı devirmişiz.Geriye baktım da nereden nereye be kardeşim…

Küçükken taklit yapmayı çok severdim.Evde annemi babamı eğlendirir okulda ise öğretmenlerimi taklit ederek sınıf arkadaşlarımı güldürürdüm. Popstar Bayhan’ın taklidini bile yapardım.Bunlarla insanları güldürmek mutlu ederdi beni. Sahi bu neydi ya ? tiyatronun bir parçası değil miydi taklit ? Bu soruya evet cevabını verdikten sonra gerçekten tiyatroya ilgi duymaya başladım.Okulda sahne gördüğüm zaman çıkıp oynamak gelirdi içimden ve nitekim de ilk sahneme ortaokulda çıktım.Bir izdivaç hikayesinde yaşlı amca olarak buluverdim kendimi.Güzel bir oyundu. Belki de ilk heyecan… Sonra başladık tabi Balıkesir’de tiyatro nerede yapabilirim? Bununla ilgili eğitim alabileceğim bir kurum var mı ? diye soruşturmaya.Lisede rehber öğretmenimin tavsiyesiyle Balıkesir Sanat Merkezi’ni bulduk.Kaydımızı yaptırdık ve artık Cahit Can Tekin bir tiyatro öğrencisiydi.

İlk dersime annemle gittim.Evdeki heyecanım derse girdiğimde de devam etti.O zamanlar çekingen,pasif biriydim.Belki de ilk dönemimde bunu aşmak için uğraşacaktım.Bu kolay olmadı tabi.O yıl kıymetli bir hocanın dersine girme şansına sahip oldum.İlk Hocam Sinema ve Tiyatro Sanatçısı Tümay Torun’du Tümay hocayla çok kısa bir süre beraber olsak ta onun derslerini özlüyor ve o kısa sürede öğrendiklerimi unutmuyorum.Yıl sonunda çıkardığımız tek perde komedi oyun ile ilk kez büyük bir oyunda oynadım.Başrol olmam oyun öncesi heyecandan bacaklarımı titretirken çok da sırıtmayan bir performans geceyi mutlu bitirmeme sebep oldu.Ertesi yıl yine derslere devam ettim o yılın sonunda da bir oyun çıkardık.Böylece ikinci büyük oyunumun da sınavını başarıyla vermiştim.

Sonra sıkıntılı bir rahatsızlık süreci bir dönem tiyatroya ara vermeme neden oldu.Çektiğim sıkıntılar hayattan beni soğutuyor ve sadece bana mutsuzluk veriyordu.Enteresan bir şekilde takıntı rahatsızlığım başladı.Bunun adı Tıpta”Obsesif Kompülsif Bozukluk”imiş.Ciddi bir tedavi süreci,psikiyatri desteği çabalar az da olsa sonuç verdi.Ama bana bunu unutturacak bir şey olmalıydı bu da tiyatrodan başka bir şey olamazdı.Bir yıl aradan sonra yeniden döndüm sahalara derslere girmeye başladım. Tiyatroyla uğraştıkça,ona sarıldıkça iyileşiyordum sanki ve öyle de oldu.Dört yıllık kursiyerlik döneminin ardından Genel Sanat Yönetmenimiz Onur Ayan hocamın isteğiyle BSM Oyuncuları kadrosuna dahil oldum.Artık ana kadrodaydım.İşe dekor taşımak,kurmak,misafirlere yer göstermek ile başladım.Sonra ise oyunlarda teknik görevli olarak çalıştım.Bazen insana önemli fırsatlar gelir işte o da bana geliverdi.O sezon bol oynadığımız gerçekten kaliteli bir metne sahip çocuk oyunlarımızdan birinde baş rolümüz ekipten ayrıldı.Ve oraya dahil olmam Benim için dönüm noktası oldu o gün bu gündür hemen hemen her oyunda rol almaya başladım ve gerçekten aftif tiyatro yapmak beni ciddi anlamda mutlu ediyordu. Tiyatro festivallerine gidiyor,festival kapsamında oyunlar oynuyordum .Tabi ki Onur hocamın ciddi anlamda desteği,bana güvenmesi,benim kendime olan inancımı ve güvenimi arttırıyor ve yoluma umutla bakmama sebep oluyordu. Bende ki emeği büyüktür. Her kademesini gördüğüm,adeta tabandan geldiğim BSM’ de iki yıldır Tiyatro Bölüm Başkanlığı ve BSM Oyuncuları Ekip Sorumlusu görevini yürütmekteyim.Hayat bazen size fırsatlar sunuyor marifet bunu iyi kullanabilmek te…

Yazının Devamı

8 Mart Kadınlar Günü bitti, nerede kalmıştık?

Bu hafta kadınların başrolde olduğu bir haftaydı. Ne haftaydı ama!

Ekrandaki reklamlar, sosyal medya mesajları hepimize böyle günlerin önemini hatırlatmada büyük rol alıyor. Eşine yılın belli başlı günleri hariç iltifat etmeyen erkek bile(o da yine sosyal medya baskısı) kendini bu role kaptırıp sosyal medya aracılığıyla eşinin ya da annesinin kadınlar gününü kutluyor, bak sen şu işe. Akşam eve gelince bir sarılmak, kutlamak yok ama. Neden? Paşam kutladı ya sosyal medyadan, vır vır edip durmayın siz de canım. Misafirliklerde hangi reklam daha iyi konuşmaları, hangi ünlü nasıl video çekmiş, toplumsal farkındalık yarıştırmacaları. Yanlış anlaşılmasın yarıştırılsın, bir şeyler yarıştırılıp bir kategoride sıralanacaksa bu tür projeler konu olsun bizlere. Olsun ki günün anlam ve önemini iyice kazıyalım zihnimize, yedirelim hayatımıza.

Bu yazıyı yazmadan önce Kadınlar Günü hakkında birçok yazı okudum, toplumun önde gelenleri bu gün hakkında ne düşünüyor diye merak ettim. Açıkçası iç ferahlatıcı bir tane bile yazıya rastlamadım desem yeridir. Kadının toplumdaki yeri, kadınların istihdama katılım oranı, kadına şiddet, kadına tecavüz, kadına ölüm! O yüzden pek de haksız sayılmazlar; çünkü bugünün ortaya çıkışı bile kadınlara yapılan haksızlıklardan meydana gelmemiş miydi?

Yazının Devamı