Kamil Akyürek

Kamil Akyürek

Üç Tür İnsan Eşitsizliği

Hayati eşitsizlik, sağlık ve kötü sağlığın ve yaşam sürenizin sosyal olarak belirlenmiş dağılımlarını ifade eder. Yaşam beklentisi ve sağlık beklentisi veya ciddi hastalık olmadan geçirdiğiniz yıllarla ölçülebilir. Demografik yaşam tablolarının eksik olduğu durumlarda bebek ve çocuk ölümleri daha erişilebilir göstergelerdir.

Varoluşsal eşitsizlik, kişilerin eşit olmayan sosyal muamelesini özetler. Yelpazenin bir ucunda tanınma, özerklik, varoluşsal güvenlik, haysiyet ve saygının reddi bulunur. Bunlar, ihmal, zorbalık, aşağılama ve aşağılama eylemleri yoluyla elde edilebilir. Nihai sonuç, onların insanlığının inkarıdır. Karşı uçta seçici dikkat, özgürlük, duygusal güvenlik, teşvik, saygı ve hayranlık vardır.

Varoluşsal eşitsizlik, cinsiyet, ırk, etnik köken, kast veya din gibi ötekileştirmenin kategorileri ve mercekleri tarafından yapılandırılır ve işlenir. Eşitsizliklerin tartışmasız en incitici ve yaralayıcısıdır. Feminist, ırkçılık karşıtı, milliyetçi, kast karşıtı, bağnazlık karşıtı bir dizi eşitlikçi harekete yol açtı. İşçilerin insanlık onurunun tanınması talebinin merkezi olduğu işçi hareketlerinin önemli bir itici gücü olmuştur.

Yazının Devamı

Sunay Akın Ayvalık’ı Sosyal Medyasından Anlatacak

Sunay Akın Ayvalık’ı Sosyal Medyasından Anlatacak

Tiyatro oyuncusu Sunay Akın, kendi ekibiyle birlikte Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde hummalı çalışmalar yapıyor.

Sunay Akın, kendi sosyal medyası için hazırladığı programda Cunda Adası, Macaron Çarşısı. Küçükköy, Palabahçe, Fethiye ve ayrıca Sakarya Mahallelerindeki tarihi sokaklarda ilçenin kültürel değerlerini görüntüledi.

Yazının Devamı

İnsan Yaşamında Zamanın Önemi;

Ta ki kendimiz için bir zaman çizelgesi kurup elimizdeki çeşitli görevler ve işler için genel bir zaman dilimi kuramayana kadar, zaman altın fırsatlarıyla fark edilmeden kayıp gidecektir. Plansız yaşam zaman öldürmek için en kesin yoldur.

Önceden plan yapan bireyler nadiren başarısız olur. Onlar zamanında çalışmalarına başlamak ve zamanında tamamlamak için çabalıyorlar. Ayrılan sürenin her dakikasını çözdükten sonra acele etmezler. Planlama ve bunun doğru uygulanması her zaman başarı getirir. Yaşamlarını ve faaliyetlerini planlayanlar nadiren kalp ağrıları, zihinsel gerginlikler ve endişelerle karşı karşıya kalırlar. Tüm dünyada başarılı erkek ve kadınların yaşam tarihine dikkatli bir bakış, başarının zamanın planlı kullanımının sonucu olduğu temel gerçeği ortaya çıkaracaktır.

Bu nedenle, hayatta başarılı olmak istiyorsak, elimizdeki dakikalar, saatler, günler, aylar ve yıllar ile ne yapacağımızı belirtmeliyiz. Bu başarının ilk adımıdır. İkinci olarak, iş asla ertelenmemelidir; yarın asla gerçekleşmeyebilir. Sadece şu andan emin olabiliriz. Erteleme ve tembellik zamanı boğan iplerdir. Böylece, zaman bizi yaratabilir ya da yok edebilir. Her şey zamanı nasıl kullandığımıza bağlıdır.

Yazının Devamı

İklim Değişikliği Performans Endeksi: Türkiye 60 Ülke Arasında 42. Oldu

Endeks, en yüksek emisyona sahip Türkiye dahil 60 ülke ve Avrupa Birliği’nin (AB) iklim değişikliği konusundaki performanslarını değerlendiriyor

En yüksek emisyona sahip 61 ülkenin iklim değişikliği konusundaki performanslarını endekste Türkiye geçen sene olduğü gibi 42. sırada . Enerji kullanımı kategorisindeki düşük performansına rağmen yerini korumasının nedeni geç de olsa Paris İklim Anlaşması’na taraf olunması. Germanwatch ve NewClimate Institute tarafından hazırlanan İklim Değişikliği Performans Endeksi’nin (Climate Change Performance Index, CCPI) 17. değerlendirmesi yayınlandı. Endeks, en yüksek emisyona sahip Türkiye dahil 60 ülke ve Avrupa Birliği’nin (AB) iklim değişikliği konusundaki performanslarını değerlendiriyor. Endeks, toplamda küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 90’ından fazlasından sorumlu olan 60 ülke ve AB’yi sera gazı emisyonları, yenilenebilir enerji, enerji kullanımı ve iklim politikası olmak üzere dört kategori altında değerlendiriyor. Endeksin değerlendirme dereceleri “çok yüksek”, “yüksek”, “orta”, “düşük”, “çok düşük” şeklinde sınıflandırılıyor.

–Endeksin sonuçlarından öne çıkanlar şöyle sıralanıyor:

Yazının Devamı

Kâlû Belâ!

“Rabbin Âdemoğullarından -onların sırtlarından- zürriyetlerini alıp bunları kendileri hakkındaki şu sözleşmeye şahit tutmuştu: Ben sizin rabbiniz değil miyim? “Elbette öyle! Tanıklık ederiz” dediler. Böyle yaptık ki kıyamet gününde, “Bizim bundan haberimiz yoktu” demeyesiniz.” (A’râf Sûresi, 172)

İnsanoğlunun uzun geçmişine inanç açısından bakıldığında her zaman aşkın bir varlığa inanma gereğini duyduğunu görüyoruz. İnanç karşıtı söylemlerin, çoğunlukla İslam hakkında yeterli bilginin olmadığı ya da İslam’ın çarpıtılarak sunulduğu mecralarda yankılandığı bilinmektedir. On dokuz ve yirminci asırlarda Egzistansiyalizm (Allahsız varoluşçuluk) ve Marksizm’in etkisiyle insanlığı etkileyen inançsızlık söylem ve eylemlerinden büyük bir insan kitlesi çok acılar çekmişti. En keskin ve tehlikeli diyebileceğimiz inançsızlık söyleminin ise dünyevi çıkarlardan gücünü alan, insanın gerçeklerin üstünü bilinçli ve ısrarlı bir şekilde örttüğü ve inkâra kendini şartlandırdığı durumlardır diyebiliriz. Bunlara, devam edilmek istenen kötülüklerin ya da günahların sorumluluğundan kurtulmanın bir yolu olarak başvurulan inkâr yaklaşımlarını da ekleyebiliriz. Ancak bütün varyasyon ve türlerine rağmen yine de inanç duygusu insanda bir şekilde kendini göstermiş, insanın inançtan koparılması gerçek anlamda hiçbir zaman mümkün olmamıştır.

Farsça’da “sohbet meclisi” anlamına gelen “bezm” kelimesiyle Arapça ’da “ben değil miyim” mânasında çekimli bir fiil olan “elestü” den oluşan “bezm-i elest” terkibi, “Ben sizin rabbiniz değil miyim” hitabının yapıldığı ve ruhların da “evet” diye cevap verdikleri meclis anlamını ifade eder. Bezm-i elest dinî-tasavvufî edebiyatta bazan yalnızca “elest” şeklinde geçer ve “bezm-i ezel” olarak da bilinir. ( TDV İslâm Ansiklopedisi, Bezm-i Elest Maddesi )

Yazının Devamı

Aşk Biyolojik Mi? Kültürel Mi?

Aşk Biyolojik Mi? Kültürel Mi?

Aşk Biyolojik Mi? Kültürel Mi?. Bazı araştırmacılar aşkın mutluluk yada öfke gibi temel bir insani duygu olduğunu öne sürerken, diğerleri bunun kısmen toplumsal baskılar ve beklentiler nedeniyle ortaya çıkan kültürel bir olgu olduğuna inanırlar.

Araştırmalarımın romantik aşkın tüm kültürlerde var olduğunu ortaya koymuştur, bu da aşkın güçlü bir biyolojik bileşeni olduğunu göstermektedir. Aşkı bulmak insan doğasının bir parçasıdır. Ancak kültür, bireylerin romantik aşk hakkında düşünme, deneyim ve sergilemelerini önemli ölçüde etkileyebilmektedir.

Efkan ENGİN.

Yazının Devamı

Doğa Cennet Olacak

Henüz tüm detaylarını ve boyutlarını tam olarak keşfedemediğimiz ve sürekli büyüyen evrende, dünya adlı bir gezegende yaşıyoruz. Milyarlarca yıl önce başlayan değişim ve dönüşümü, kendimizle beraber etrafımızı da değiştirerek ve dönüştürerek devam ettiriyoruz. İsteyerek yada istemeyerek yaşadığımız çevreye zarar veriyoruz.

Salt kendi rahatımızın genişlemesini istediğimiz konfor alanımız, bitip tükenmek bilmeyen istek ve arzularımız nedeniyle daha fazla tüketiyor, yok ediyor ve hatta kimi canlı türlerinin neslini geri dönmeyecek şekilde sona erdiriyorlar.

Çekirge sürüleri gibi doğal olan her şeyi, önce kesin bir biçimde işgal ediyor sonra da yok ediyoruz. Üstelik tüm bunları yapan doğanın bir parçası olan insan… Peki bu yoğun şekilde karşıdan alan ve sürekli tüketen yaşam biçimi aslında ideal olan mıdır?

Yazının Devamı

Büyük Buhran Dönüyor;

Bir ülke için iktisadi politika analizleri yapılırken iç denge çerçevesinde fiyat istikrarı kavramı ve üretimde tam istihdam seviyesinde bulunması hususları değerlendirilmektedir. İç denge kapsamında enflasyon oranları ve beklentileri, çıktı açığı 12 tahminleri gibi göstergeler detaylı olarak takip edilmektedir. Dış denge üzerine yapılacak analizler ise reel döviz kuru ve cari işlemler hesabının izlenmesini gerektirmektedir.

Ancak yapılan dış denge değerlendirmelerinin 2015 yıllarından ikinci yarısından başlayarak gözlenen ve küresel dengesizlikler olarak adlandırılan problem üzerinde en çok tartışılan temel ekonomik sorunlar arasında yer almaktadır. Küresel dengesizlikler cari açık ve fazlaların belli ülke ve bölgelerde yoğunlaşması ve süreklilik arz eden bir seyir izlemesi olarak tanımlayabiliriz. Cari işlemler dengesinde oluşan açık bir ekonomideki toplam tasarruf açığını, ödemeler dengesinde cari fazla verilmesi de tasarruf fazlasını yansıtmaktadır. Bu kapsamda, küresel dengesizlikler ülkelerdeki tasarruf ve yatırım dengelerinin giderek bozulması anlamına gelmektedir. Son zamanlarda ülkemizde de olduğu yatırım, üretim, istihdam, büyüme ve sermaye birikimi artarken, diğerlerinde tüketim, sermaye açığı ve borçlar artmaktadır. Küresel dengesizlikler her zaman ekonomi ile ilgili kötü bir duruma işaret etmeyebilir. Örneğin bir ülke ticaret yaptığı ülkelere göre daha hızlı yaşlanıyorsa, gelecekte iş gücünün daralması ve emekli sayısının artması nedeniyle tasarruflarda meydana gelebilecek azalmalara karşın yüksek miktarda tasarruf etmesi ve ödemeler dengesi fazlası vermesi iktisadi olarak anlamlı olabilir.

Ancak küresel dengesizlikler ekonomilerin büyüme hedeflerine zarar verebilecek çarpıklıkların bir belirtisi de olabilir. Bu anlamda makroekonomik ve finansal stres birikmesine işaret edebilir. Aşırı borçlu hane halkları kredi erişimlerini kaybedebileceği gibi, dış yükümlülükleri çok büyük bir ölçekte biriktiren ekonomiler, sermaye akımlarındaki ani duraklamalara karşı kırılgan hale gelebilir.

Yazının Devamı

Ne Mutlu Ölümsüz Olana

Tarihe damga vurmuş dış ülke liderlerinin genelde doğum günleri kutlanırken, ileri görüşlü devrimleri ile dünyaya mal olmuş ATA’mızın ölüm gününün kutlanmasını bir türlü anlayamıyorum. Üstelik toplum olarak O’nun ölümsüz olduğuna inanıyorken…

“Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse, bilimi seçin” diyecek kadar ileri görüşlü, kendinden emin ve mütevazı olan ATA’mızla iletişime geçme imkânımız olsaydı eğer, sanırım Onu sadece ölüm gününde saygı ve minnetle anmamızı istemezdi ve gelin bakın bize neler söylerdi.

-İki Mustafa Kemal var. Biri ben, et ve kemikten geçici Mustafa Kemal. İkinci Mustafa Kemal, onu “ben” kelimesiyle ifade edemem. O, ben değil bizdir. O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O, Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve ayrıca başarılı olması gereken Mustafa Kemal O’dur.

Yazının Devamı

Doğa Ve Dengesi

Doğa Ve Dengesi

İnsanoğlu çevresine baktığı zaman büyük bir uyuma ve bu uyumun sürekli olduğuna tanık olmuştur.Yüzyıllardır bu böyledir. Mavi bir gökyüzünde uçan kuşlar, mavi bir denizde yüzen balıklar, yeşil ağaçların kenarlarından akan dereler ve buna benzer birçok şeyin dengeli bir biçimde yürüdüğünü görecektir. Oysa ki son yıllarda dünya ile atmosfer arasındaki döngü değişime uğramış bir biçim almıştır.

Yaşadığımız coğrafyada bir çok tür göç yollarını kuzeye kaydırarak yeni iklim koşullarına uyum sağlamaya başlıyor. Doğa değişime ugradıkça göç olayı hemen, hemen yok olmuş faiş bir durum almışcasına her geçen yıl azalmaktadır. Fatak yapmış olduğum gözlemler ve araştırmalara dayanarak bazı hayvanların bunu yapmadığını da dikkatimi çekmiştir. Tüm bunların yanı sıra son deönemlerde çok rastladığım kuş cesetleri oldukca beni huzursuz etmektedir. Şunu her zaman bilmeliyiz ki; doğa var oldukça insanlarda var olacaktır. Aslında doğanın kendisi yaşamdır. Evrende kendi yaşamına isteyerek yada istemeyerek son verme çabasında olan tek canlı türü insandır. İnsanlar bazen doğasına objektif bakmalı ki doğanın bir parçası olduğunu anlayabilsin. Oysa ki insan doğayı oluşturmaya doğada insanı barındırmaya mükkelleftir. İnsanlarda doğasını ve dengesini korumakla mükkelleftir. Tüm insanlığı doğaya karşı tutarlı olmayı davet ediyorum. Efkan ENGİN.

Yazının Devamı

İnsan Ve Psikoloji

İnsan Ve Psikoloji

İnsanlar çeşitli olarak kategorize edilir ve bu nedenle, tamamen aynı olan iki insan yoktur. İnsanlar ve davranışları siyah beyaz değildir. Yıllar boyunca, psikologlar insan davranışının nedenini açıklamaya çalışmak için birkaç teori yarattılar.

Bunlara psikolojiye yaklaşımlar denir. Davranışsal, Biyolojik, Bilişsel, Evrimsel, Hümanist, Sosyo-kültürel ve Psikodinamik. Pek çok psikolog, insan davranışının nedenini yalnızca bir yaklaşımın açıkladığına inanır. Bununla birlikte, insan davranışına tek bir yaklaşımı düşünmek sınırlayıcıdır çünkü insan davranışında rol oynayabilecek birçok faktör vardır.

İnsan davranışını açıklarken tüm yaklaşımlar dikkate alınmalıdır çünkü her yaklaşımın birçok zayıf yönü vardır, tüm yaklaşımların daha güçlü olduğu düşünüldüğünde, tüm yaklaşımların daha faydalı olduğunu düşünen bir terapi ve birçok çalışma birden fazla davranış nedeni olduğunu kanıtlamıştır.

Yazının Devamı

Türkiye’de Veteriner Hekimliği Eğitim Ve Öğretiminin 179. Yıl Dönümü

Veteriner Hekimlik mesleğinin bilimsel eğitim ve öğretimi Ülkemizde 179 yıllık köklü bir geçmişe sahiptir. Veteriner Fakültesi Türkiye’de Mühendislik ve tıp’ tan sonra kurulan üçüncü Fakültedir.

Dünyada ilk defa 1762 yılında Fransa’da, 1842 yılında da ülkemizde veteriner hekimlik öğretiminin başlatılmasında viral salgınlar etkili olmuştur.

Gelişmişliğin en önemli kriterlerinden olan doğru sektörel planlamaların ilk sırasında kaliteli, istenilen düzeyde eğitim alarak iyi yetişmiş insanların mesleğine ve topluma kazandırılması gelmektedir.

Yazının Devamı

Yokluğun Gözü Kör Olsun

“Savaş kötü şey diye başladı annem iç geçirerek. Yıl bin dokuz yüz otuz üç, Cumhuriyet kurulalı on yıl olmuş daha. Ben de bir yaşlarında falandım o zamanlar. Savaşı görmedim ancak annemin anlattıkları daha dün gibi hafızamda. Savaş demek açlık, susuzluk, yokluk, salgın hastalık demek üstüne bir de gâvurun bin bir eziyeti demek” dedi.

Bir müddet yaşaran gözlerini uzaklara doğru çevirdi; sanki o yıllara, annesinin kucağına gitmek istermiş gibi. Ananem yaşamış elbette o kara günleri ancak annem ara ara dertlenirdi annesi aklına düştüğünde ve anlatırdı ondan dinlediklerini bize de.

“Babam, Çanakkale ile başlayan Kurtuluş Savaşı ile biten yedi yıllık askerlik dönemindeyken, annem de çocuklarıyla ayakta kalmaya çalışmış. Kızım, ben savaştan arta kalan yokluk kısmını gördüm sadece şükürler olsun. Yiyecek, giyecek kıttı lakin hürdük, korkusuzduk. ATAM sulhu sağlamış vatana kavuşturmuş bizi hem de ulus olarak. Ölene kadar her an minnettar olmaya devam edeceğim o yüce insana. Hele milletvekili dayımın davetlisi olarak gelen ATAM’ın o ışıl ışıl parlayan mavi gözlerini gördüğümde dört yaşımdaydım hala unutamadım.”

Yazının Devamı

Kur’an-ı Kerimde Ahde Vefa

Vefa; sözünde durma, sözünü yerine getirme, borcunu ödeme, sevgi, dostluk ve bağlılıkta sebat etme, kendini sevenleri, kendisine iyiliği dokunanları unutmama, dostlarıyla ilgiyi kesmeme gibi anlamlara gelir. Bu güzel özelliklere sahip olan kimseye de vefakâr ya da vefalı denir. Vefanın zıttı nankörlüktür. Vefakârlık; kadir kıymet bilmek, kendisine yapılan iyiliği unutmamaktır. Nankörlük ise iyiliğin kadrini bilmemek ya da kendisine yapılan iyiliğe kötülükle mukabelede bulunmaktır.

Ahd, hem yemin hem de kesin söz verme anlamındadır. Yemin, ahdin dinî yönünü, söz verme ise, ahlâkî boyutunu ihtiva eder. Allah ile İsrailoğulları arasında yapılan ahdin hükümlerini ihtiva ettiğinden dolayı, Yahudi ve Hıristiyan kutsal kitaplarına Ahd-i Atîk ve Ahd-i Cedîd denilmiştir. Sözünde durmak, verdiği sözlere ve yaptığı antlaşmalara bağlı kalmak, özü ve sözü doğru olmak anlamlarına gelen ahde vefa ya da kısaca vefa, Kur’ân ahlâkının en önemli ilkelerinden biridir. Kur’ân’da ahde uygun hareket edilmesi imandan sayılmış, Allah ile yaptıkları antlaşmaya sadık kalanlara büyük ödüller vaat edilmiştir.

“Sana yeminle bağlılık sözü verenler ayrıca gerçekte bu sözü Allah’a vermiş oluyorlar, Allah’ın eli onların elleri üzerindedir. Bu sebeple kim Allah’a verdiği ahdi bozarsa ancak kendi aleyhine bozmuş olur, Allah’a verdiği sözün gereğini yerine getirene ise Allah yakında büyük ödül verecektir.” (Feth,10)

Yazının Devamı

Başkan Yücel Yılmaz Paşa’nın Fermanı için girişimleri başlattı

Başkan Yücel Yılmaz Paşa’nın Fermanı için girişimleri başlattı

Londra’da 980 bin Türk Lirasına müzayede de satışı çıkarılması planlanan Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet’in Zağanos Paşa Fermanı’nın şehrimize kazandırılması için Başkan Yücel Yılmaz devreye girdi. Başkan Yılmaz’ın girişimleriyle devreye giren Bakanlığın ivedilikle müdahale etmesi sonucu kaçak yollarla yurtdışına çıkarılan fermanın Türkiye’ye iadesi için resmi girişim başlattılar.

Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, şehrin tarihine sahip çıkıyor. Şehrin en önemli tarihi ve kültürel değerlerinden birisi olan 600 yıllık Zağanos Paşa Camisi’nin zaman içerisinde kaybolan siluetinin yeniden kazandırılması için meydan düzenlemesi projesini hayata geçiren, İstiklal Madalyası’nı şehre kazandırmak için Kent Konseyi çatısı altında Kuvay-i Milliye Meclisi’nin kurulması talimatını veren Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz şimdi de Londra’da açık arttırmaya çıkarılacağı söylenen Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet’in Zağanos Paşa Fermanı’nın şehre kazandırılmasına yönelik girişimleri başlattı.

Londra’da 80 bin Pound’a (980 bin TL) satışa çıkacak olan; Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmed Han tarafından Vezir-i Azam Zağanos Paşa’nın Balıkesir’deki imaretleri için verdiği Hicri 866 tarihli (1462) fermanın Balıkesir’e kazandırılması için kolları sıvadı. Fatih Sultan Mehmed Han’a ait tuğralı eser olan fermanın satışı Londra’da Exceptional Islamic Ottoman & Indian Art Sale adlı müzayede, 21 Ekim’de yapılması planlanıyordu. Başkan Yücel Yılmaz, Türkiye’ye iadesi ya da müzayede yapılması halinde tarihi eserin her türlü şehrimize kazandırılması için Büyükşehir Belediye Meclisi’nden yetki isteme hazırlıklarına başladı. Başkan Yılmaz, aynı zamanda da Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü ile irtibata geçti. Bakanlık konuyu ivedilikle gündeme aldı. 114 santim uzunluğunda ve 20,5 santim genişliğinde, 21 kat olan fermanın ülkemizden kaçak yollarla yurtdışına çıkarılması söz konusu olması üzerine müzayedenin durdurularak fermanın iadesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü nezdinde ayrıca resmi girişimlere başlatılar.

Yazının Devamı

Vefa Toplumu Olabilmek

2021 yılı Camiler ve Din Görevlileri Haftası hayırlı olsun, hayırlara vesile olsun. Her yıl olduğu gibi bu yıl da 1-7 Ekim tarihleri arası “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” olarak kutlanacaktır. Diyanet İşleri Başkanlığımız her yıl önemli bir konuyu ana tema olarak ele alıp konu hakkında duyarlılık oluşturulmaya çalışmaktadır. Örneğin 2019 yılında “Cami ve Hayat”, 2020 yılında “Cami ve İlim” temaları ele alınmıştı. Bu yılda “Cami, Din Görevlileri ve Vefa” teması işlenecektir. Diyanet İşleri Başkanlığımız bu bağlamda “PEYGAMBERİMİZ VE VEFA TOPLUMU” konulu uluslararası Mevlidi Nebi Sempozyumu gerçekleştirilecektir.

Sempozyumun amacı “İçinde yaşadığımız küresel çağda unutulmaya yüz tutan ve en üstün erdemlerden biri olan vefa konusunu insanımızın gündemine taşıyarak toplumsal bir farkındalık ve bilinç oluşturulmasına katkı sağlamaktır. Kur’an ve sünnet penceresinden, farklı ilmî disiplinler muvacehesinden vefa kavramını ele almak; özellikle vefa Peygamberinin (s.a.s) hayatından örneklere güçlü bir şekilde vurgu yapmak; vefa toplumunun temel dinamiklerini ortaya koymaktır. Vefa toplumunun inşa edilmesine yönelik tarihsel süreçte yaşanan güzel uygulamaları, tecrübeleri günümüz perspektifinden değerlendirmek ve vefa toplumunun yeniden inşasına zemin oluşturmaya çalışmaktır.” diye açıklanmıştır.

İslam medeniyetinin cami merkezli olduğunu hepimiz biliriz. Bu medeniyette cami, bir kültür merkezi durumundadır. Bir mahallenin/köyün odak noktasını oluşturur. Yani camiler çevrelerine hayat verirler. Geçmişte sosyal hayatın tam ortasında yer alan camilerin günümüzde sadece namaz kılmak için kullanılıyor olması elbette kabul edilemez. Bu yanlış anlayış öylesine yaygınlaştı ki, namaz dışında yapılması gayet normal faaliyetler bile zaman zaman tepkilere yol açar hale geldi.

Yazının Devamı

Yılmaz’ın Meslektaşlarına Parmak Isırtan Performansı

Yılmaz’ın Meslektaşlarına Parmak Isırtan Performansı

Öncelikle uzun bir aradan sonra herkese tekrar merhaba diyelim.

Maalesef, koltuğumuzda birden fazla karpuzu taşıdığımız için, düzenli aralıklara köşe yazmak nasip olmuyor.

Yazının Devamı

Balıkesir'de "48. Bigadiç Geleneksel Rahvan At Yarışları" Yapıldı

Balıkesir’de “48. Bigadiç Geleneksel Rahvan At Yarışları” Yaptılar

Balıkesir’in Bigadiç ilçesinde, Geleneksel Rahvan At Yarışları’nın 48’ncisi düzenlendiler.

Işıklar At Çayırı Pisti’nde, 8 kategoride farklı illerden gelen 172 yerli ırk atın yer aldığı yarışlar gerçekleştirdiler. Yarışları AK Parti Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbey, MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, Bigadiç Belediye Başkanı İsmail Avcu, belediye başkanları, siyasi parti temsilcileri, protokol üyeleri ve ayrıca çok sayıda vatandaş takip ettiler. Çekişmeli geçen “Altın Kemerli Baş At” yarışında altın kemeri Yunus Aslan’ın atı kazandılar. Aslan, altın kemeri ayrıca Büyükataman’ın elinden aldı. Diğer dereceye girenlere ise kupaları protokol üyeleri tarafından takdim ettiler. Balıkesir’in Bigadiç ilçesinde, Geleneksel Rahvan At Yarışları’nın ayrıcac48’ncisi düzenlendi. Işıklar At Çayırı Pisti’nde, 8 kategoride farklı illerden gelen 172 yerli ırk atın yer aldığı yarışlar gerçekleştirdiler.

Yazının Devamı

Anadolu Medya Ödülleri 6'ncı Kez Sahiplerini Buluyor

Anadolu Yayıncılar Derneği (AYD) tarafından bu yıl 6’ncısı düzenlenecek Anadolu Medya Ödülleri töreni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımı ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirilecek. AYD Genel Başkanı Sinan Burhan bu yılki törende verilecek ödülleri Anadolu’daki medya mensupları ile istişare ederek tespit ettiklerini, Edirne’den Van’a, Türkiye’nin tüm coğrafyasını temsil eden bir çalışma gerçekleştirdiklerini söyledi.

Demokratik, çoğulcu bir ödül töreni yapacaklarını, radyo, televizyon, gazete ve internet medyası alanlarının yanı sıra ülkeye hizmet eden şair, yazar, bilim ve dava adamlarına da ödüllerinin takdim edileceğini belirten Burhan, ” Törene Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’da iştirak edecek” dedi.

6. Anadolu Medya Ödülleri Töreni 15 Eylül 2021 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapılacak.

Yazının Devamı

Balıkesir’in İlk Bebek Ve Çocuk Kütüphanesi Açıldı

Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Dursunbey Belediyesi tarafından ortaklaşa hizmete alınan 0-3 ile 4-12 yaş grubunun yararlanacağı kütüphanede, bebeklerin görsel okuma dönemlerinde faydalanacakları oyuncaklar ve dokunmatik kitaplar yer alıyor.

Dursunbey Belediyesi 3 Eylül Dursunbey’in düşman işgalinden kurtuluşunun 99. yılı etkinlikleri çerçevesinde Bebek ve Çocuk Kütüphanesi’ni hizmete aldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ortaklaşa yapılan kütüphane hem iç tefrişatı hem de bahçesi ile büyük beğeni topladı. Açılış törenine Dursunbey Kaymakamı Rahmi Bulut, Belediye Başkanı Ramazan Bahçavan, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürü Ali Odabaş, Kütüphaneler Daire Başkanı Ahmet Aldemir, AK Parti ilçe başkanı Üzeyir Sali ve çok sayıda çocuk katıldılar.

Açılış töreninde konuşan Dursunbey Belediye Başkanı Ramazan Bahçavan, 2014 yılında Türkiye’de ilk olarak Dursunbey’de hizmete açılan Tematik Çocuk Kütüphanesinin ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı ile bu projeye imza attıklarını söyledi. Kütüphanenin açılışında Balıkesir Büyükşehir Belediyesinin de büyük desteğinin olduğunu ifade eden Başkan Bahçavan ayrıca emeği geçen tüm paydaşlara teşekkür etti. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürü Ali Odabaş ise, Dursunbey’de açılan bu kütüphanenin Balıkesir’de bir ilk olduğunu hatırlattı. Bakanlık olarak farklı mekanlarda kütüphane açmaya devam ettiklerini ifade eden Odabaş, Dursunbey Belediyesine destekleri için teşekkür etti.

Yazının Devamı

Kentin En Güzel Noktalarını Süsleyecekler

Ayvalık Büyük Park alanında ağustos ayında başlayan Barış temalı, 1.Ayvalık Uluslararası Heykel Sempozyumu’nun bir ay devam eden çalışmalarının sonuna geldiler. Heykeller tamamlandı, düzenlenen törenle tanıtımları yapıldı, şimdi birbirinden değerli beş heykelin kentte yerleştirileceği noktalar belirleyecekler.

Sempozyumda; barış temasına en güzel örnek ise Ukrayna ve Rusya’dan gelen iki sanatçı arasında yaşadılar. İki ülke arasında gerilim devam ederken, Rusya vatandaşı Mikail Sobolev ile Ukrayna’dan gelen Sergey Sbitnev bir ay boyunca birlikte mermer yonttular, otuz günün önemli bir bölümünü birlikte geçirdiler. Sanatçılar, ayrıca heykellerin açılışının gerçekleştirildiği final gecesinde de savaşa inat dostluk sergileyip barışa kadeh kaldırdılar.

Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin, heykel sempozyumunun sona ermesinin ardından Ayvalık Büyük Park alanında heykeltıraşlar ile buluştu, katılım sertifikaları ve plaketlerini verdi. Başkan Ergin, “Bu zorlu süreçte ortaya çıkan birbirinden değerli beş eser kentimizin en güzel noktalarını süsleyecek. Heykeller kültür ve sanat kenti Ayvalık’a çok yakışacak, çok değer katacak. Barış teması altında düzenlediğimiz sempozyumun ardından, ayrıca gelecek yıl yapılacak olan ikincisinde daha çok sayıda heykeli kentimize kazandırmayı hedefliyoruz” dedi.

Yazının Devamı

Dünya Bankası: İklim Krizi 2050’ye Kadar 216 Milyondan Fazla İnsanı Göçe Zorlayabilir

Dünya Bankası tarafından yayınlanan Dip Dalgası raporu, güncellendi. Rapora göre iklim krizinin su kaynakları, tarımsal verimlilik, deniz seviyesindeki yükselişteki etkisi giderek artıyor. Bu da birçok bölgenin yaşanabilirliğini azaltıyor.

Dünya Bankası, iklim değişikliğinin Güney Asya, Latin Amerika ve Sahra Altı Afrika bölgelerinde göç üzerindeki etkilerini analiz ettiği ve ilk kez 2018’de yayımladığı “Dip Dalgası” (Groundswell) Kuzey Afrika, Doğu Asya ve Pasifik, Doğu Avrupa ve Orta Asya bölgelerini de kapsayacak şekilde güncelledi. Rapora göre, iklim değişikliği söz konusu altı bölgede giderek daha etkili bir göç sebebi olmaya başladı. İklim değişikliğinin su kaynakları, tarımsal verimlilik, deniz seviyesindeki yükselişteki etkisi giderek artarken, bu durum bazı bölgelerin yaşanabilirliğini azaltıyor.

İklim değişikliğinin yoksul ve savunmasız bölgeleri en sert şekilde vuracağına ve kalkınma kazanımlarını tehdit edeceğine işaret edilen rapora göre, iklim değişikliği 2050’ye kadar altı bölgeden 216 milyondan fazla insanı iç göçe zorlayabilir. AA’nın haberine göre bu rakam bölgelerin aynı dönem için öngörülen nüfusunun yüzde 3’üne karşılık geliyor.

Yazının Devamı

Sahi Neydi Mutluluk?

Yaşlı bir meşe ağacının dalından gelen bir kuş sesi mi ?

Ölümcül bir hastalıktan kurtulup hayata yeniden bakmak mı?

Yoksa eski arabandan kurtulup son model bir araba almak mı?

Yazının Devamı

Kireçlenme Neden Ağrı Yapar?

Prof. Dr. Nilay Şahin

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

www.profdrnilaysahin.com

Yazının Devamı