Kamil Akyürek

Kamil Akyürek

Yazık ki ne yazık Buldan’a

Hafta başında 22 Haziran 2020 günü Pazartesi saat 11.30’da AK Parti İl Başkanlığı’nın düzenlediği basın toplantısında, bazı iddialara muhatap olan AK Parti Milletvekilleri ve İl Başkanlığına, kamuoyunun da merak ettiği iddiaları içeren sorularım, Emin Buldan’ı niyeyse rahatsız etmiş.

Artık yeteneğini kaybettiğinden emin olduğum Emin Buldan, bu rahatsızlığını yansıtan yazısında bel altına gönderme yapan ifadelerle ilgi çekmeye çalışıyor.

Belli ki bizimde insani olarak üzüntü duyduğumuz cezaevi travmasını biraz derin yaşamış Buldan…

Yazının Devamı

Salgınların Psikolojisi

Küresel bir salgın ve bu salgın sonucunda tüm Dünya çapında bir kırılma yaşıyoruz. Belki de yıllar sonra “dijital devrim” diye tarih kitaplarına geçecek bir döneme şahitlik ediyoruz. Bir çağ kapanırken başka bir çağa mı geçiyoruz bunu zaman gösterecek…

Özellikle son 20 gündür hepimiz ellerimizi 20 saniye boyunca yıkıyor, dışarıdan gelen her şeyi ve dip köşe her yerleri dezenfekte ediyor, evlerimizde bekliyoruz. Çocuklar eğitimlerine, çoğu çalışan da işine evden devam etmeye başladı. Pek çoğumuzun günlük rutinleri değişti. Bu süre içinde “vaktim olsa da yapsam” dediğimiz şeyleri bile yapar olduk. O hep merak ettiğimiz filmleri izleyip, okumak isteyip de okuyamadığımız kitapları okumaya başladık. Yattık kalktık, yattık kalktık hâlâ değişen bir durum yok. İyi ama ne zamana kadar bu durum sürecek? Ya sonra ne olacak? Ekonomi ne olacak? Bu virüs belası gittiğinde, tehlike bittiğinde, geri sosyal hayatlarımıza döndüğümüzde bizi neler bekliyor olacak?

Steven Taylor’ın 2019 yılı Aralık ayında yayınlanan “Salgınların Psikolojisi: Bir Sonraki Küresel Bulaşıcı Hastalık Salgınına Hazırlanmak” isimli kitabında, salgınların esas olarak psikolojik bir olay olduğundan ve konuyla ilgili yaptığı araştırmaların verilerinden bahsediyor. Salgınların, basitçe bazı virüslerin insanları enfekte etmesinden ibaret olmadığını, bir toplumun salgına karşı nasıl tepki verdiğinin, psikoloji ile çok ilgili olduğunu söylüyor.

Yazının Devamı

TÜRKLER ZORU BAŞARAN BİR MİLLETTİR

Türkler, Cumhurbaşkanlığının forsunda yer alan, geçmişten günümüze tam 16 büyük devlet kurup hükmeden bir millettir. Osmanlı İmparatorluğu 600 küsur yıl devam etmiş, bu dönemde üç kıta üzerinde saltanatını sürdürmüştür. İmparatorluğun son dönemlerinde, dışarıdan ve içerden müdahalelerle devletin varlığına kast edilmiştir.

Tarihte Osmanlı Türkleri neden başarılıydı? Çükü onlar fethettiği yerlerde sadece toprağı değil, gönülleri de fethetmeyi başarmış, gittikleri her yere inancının gereği adaleti, barış ve huzuru getirmiştir. Kur’an-ı Kerimde,

“Ey iman edenler adil şahitler olarak Allah için adaleti ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletten alıkoymasın. Allah’tan korkup sakının. Şüphesiz Allah yapmakta olduklarınızdan haberi olandır” (Maide Suresi, 8)

Yazının Devamı

Sınırları Zorlayan Müdür ‘RIDVAN DURAN’

Bazı insanlarda vardır, bulunduğu konumu muhafaza etme korkusu ile sınırlarının biraz daha içinde kalır ve ‘görevimi yerine getirdim’ rahatlığına sığınır.

Bazı insanlarda tersine, sırf daha fazla faydalı olma adına, cesur bir şekilde inisiyatif kullanarak bulunduğu konumdaki olanakları sonuna kadar zorlar.

Eski Türkiye’de bu rahatlığa sığınan siyasi kişilikler ve bürokratlara, iş adamı ve esnafa çokça rastlıyorduk. Ama çok şükür günümüzde artık hemen her alanda sınırları zorlayarak faydalı olmaya çalışan bir anlayış hakim olmaya ve güzel örnekler kendini göstermeye başladı.

Yazının Devamı

PEKİ, EDEP NERDE KALDI!

Covid-19 (koronavirüs) salgını ve tehdidi yüzünden tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz ve ilimizde yaşayan insanlar da bunalmış durumda. Hiç kuşkusuz bu zor süreç ve bu süreçte yaşananlar tüm faktörleri ile insanlık tarihinde yerini alacak.

Ama şahsen, bu zor sürecin adeta bir turnusol etki yarattığı bazı olaylarında tarihe not düşülmesi gerektiğine inanıyorum.

Örneğin; salgın tehdidi ile verilen savaşta, komuta kademesinde yer alan ve masa başında oturmadan, hastanelerde, acil bölümlerde, sahadaki personelinin olduğu her yerde olan Sağlık İl Müdürü’nün, esnek çalışma talebini “şimdi olmaz” diye reddettiği için, sosyal medya hesabı yolu ile ‘ailesi dahil yapılan beddualar ile’ saldırının da tarihe not düşülmesini istiyorum.

Yazının Devamı

BU NASIL SORUMSUZLUK

Bu aralar Büyükşehir Belediyesinin kötü ve ciddi bir sorumsuzlukla yönetilmesine dair bir çok örnek yaşanıyor.

İyi bir bütçe skoru yaparak siyasi bir avantaj yakalama peşinde olan Başkan Yücel Yılmaz, maalesef bu skorun peşinde İnsan sağlığını dikkate almadan koşuyor.

Depremlerle sarsıldığımız günlerde önemi acı bir şekilde ortaya çıkan Kentsel Dönüşüm Planı hakkındaki duyarsızlığı ve Covid-19 salgınının tehdidi altında olduğumuz bu günlerde, haşere ile mücadele gibi hayati bir konuda sorumluluktan kaçınılmasını, bu kötü yönetime örnek göstermiştik.

Yazının Devamı

BAŞKAN YILMAZ’IN TEHLİKELİ DUYARSIZLIĞI

Salgınların tarihine bir göz atarsanız, Salgına neden olan önemli bazı hastalıkların dünyada ortaya çıkmasında, zararlı olan uçucu ve ayaklı haşerelerin önemli bir rol oynadığını görürsünüz. Veba, sıtma, kolera gibi milyonlarca insanın canını alan salgınlar ve maalesef, bu günlerde tüm dünyayı tehdit eden Koronavirüs (Covid-19) buna en iyi örnekler.

Hepimizin bildiği gibi, İnsanlık tarihinde yaşanan tüm bu acı dersler, yerleşim birimlerinde yapılan zararlı haşerelerle mücadelenin hayati gerekliliğini ortaya koymuş ve tüm dünyada bununla ilgili yasal düzenleme yapılarak kanun haline getirilmiş.

Tüm bu acı derslere ve yasalara rağmen Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, halk sağlığını ilgilendiren konularda tehlikeli boyutta bir duyarsızlık sergiliyor.

Yazının Devamı

ALTIN HALKA YERİNE ÇİRKİN TAKLALAR

2014 ‘te Büyükşehir olduğumuza çok sevinmiştik.

Adı üstünde ‘Büyükşehir’ olunca, kasaba görüntüsü taşıyan İl Merkezi Teleferik manzaralı bir kent olacaktı.

Şehri ikiye bölen tren hattı yeraltına alınacak ve şehrin iki yakası aşkla buluşacaktı.

Yazının Devamı

BAĞLANMA STİLLERİMİZ ve İLİŞKİLERİMİZ

Son zamanlarda tv’de veya sosyal medya platformlarında rast gelip izlediğim ilişki yorumcuları, ağız birliği yapmış gibi benzer tavsiyeleri veriyorlar nedense : “Sen arama, bırak o arasın. Azıcık sürünsün. Her düşündüğünü hemen söyleme, Kaçan kovalanır…” vs. Bu tarz tavsiyelerin faydasını görmüş kimse var mıdır bilmiyorum. Ama bu tavsiyeleri verenlerin bağlanma kuramından habersiz olduğunu söyleyebilirim.

Bağlanma kuramı; psikolojide bireyin, başka bir kişiden yakınlık bekleme eğilimi ve bu kişi yanında olduğunda bireyin kendisini güvende hissetmesidir. Bağlanma teorisinin kuramcısı John Bowlby, bir bebeğin birincil bakım veren figürüne (ki, bu genellikle annesidir) arzu ettiği yakınlığı kurması ve devam ettirmesi için gösterdiği her tür davranışı bağlanma davranışı olarak tanımlar.

Bağlanma kuramına göre çocuk, bebeklikten itibaren annesiyle geliştirdiği ilişkisini ilerleyen yaşlarda yakın ilişkilerinde model olarak kullanır. Kişinin “benlik” modeli ve “başkaları” modeli bu sayede gelişir. Benlik modeli, kişinin kendini ne ölçüde sevgiye layık, değerli bir birey olarak gördüğüdür. Başkaları modeli, kişinin diğerlerini ne ölçüde güvenilir, ilgi ve sevgi sunmaya hazır olarak algıladığıdır.

Yazının Devamı

DÖRT MEVSİM ŞİİR

Değerli “MERHABA” Gazetesi Emektarları, Yazarları ve Sevgili Okurlar;

2020 yılının edebî muştusuyla şehitler diyarım Çanakkale’den selâmlıyorum sizleri. MERHABA gazetesinin ismine hitaben “Merhaba!” diye sesleniyorum Balıkesirlilere. Edebî dergiler ve gazeteler okumayı sever misiniz bilmem. Eminim ki az çok iç içe olmuşsunuzdur yahut abone olduğunuz güvenilir yayıncılıklar vardır. Mevsimler dergisini okumanızı tavsiye ederim, sanat ve edebiyattan nasiplenebilmemizi isterim. MEVSİMLER dergimizin 2020 Kış sayısı olan 23. sayısı, 5. yılıyla ne güzel cümlelerle baş tacı olmuş. 2020’nin özel sayısı “SES İPİNE SÖZ ASAN ŞAİR ARİF EREN’E SAYGI GÜNÜ ÖZEL SAYISI” ile yüreğimize aksetti. Değerli öğretmen, yazar, şair, söz ustası kalemimiz Arif EREN Bey sayesinde yakınmak tanımak istedim bu güzel edebî dergimizi. Kelimelerimiz dans etsin de edebiyatla nasiplenelim. Dört mevsimi aynı anda yaşayan cennet Türkiye’min dört mevsim şiir tüten usta yazarlarının meyvesi olmuş Mevsimler dergisi ve başka dergiler. Kıymetli büyüklerimiz sayesinde biz genç kalemler de edebiyat dünyasına bir gül bırakalım.

Kelimelerimden itizar eden (özür dileyen) gönül alfabemin masumane heceleriyle diz çöktüm öykümsü satırlarda. Küçük mutlulukların alevlenmesine hayran kaldı hırçın deniz ve deli rüzgâr da. Rengin (parlak renkli) saçlarını yemyeşil çimlerde savurdu masmavi dalgalar. Eleğimsağmanın (gökkuşağının) renklerine vurgundu yakamoz parıltıları bile. Gözleri hep intizarla (bekleyişle) yanıp durdu hasretimin. Sen yoksun diye bu şehir bize küstü ey şiir! Ay yüzlü simalarımıza randevu verircesine ısıtıverdin sevgiden beslenen yumuşak kalbimizi.

Yazının Devamı

PARANOYAK EBEVEYN OLMAK YA DA OLMAMAK…

Son zamanlarda ailelerle bir araya geldiğimizde, sıklıkla çocukları için kaygılandıkları “komplo teorileri” üzerine konuşuyor olduk. Çoğu anne baba tüm hayatı bir kurgu olarak algılıyor ve dünyayı çocukları için güvensiz bir yer olarak tanımlıyor. Bir kaçı ile “paranoid düşünce” kalıplarını “anne-baba atölyesinde” konuştuk birkaç gün önce. Fark ettik ki; saldırganlık, kin, nefret, utanç, suçluluk gibi kabul edilmesi zor olan duyguları, önce inkâr ediyoruz. Sonra bu kabul edemediğimiz duygularımızı ve eğilimlerimizi, dışımızda bir nesneye veya “şey”e yansıtıyor ve yansıttığımız şeyden gelen bir tehdit olarak algılıyoruz.

Paranoid düşünce yapısının temel inanışı, insanların potansiyel olarak tehlikeli olması fikridir. Bu inanışa göre insanlara güvenilmez çünkü her an herkes ihanet edebilir. Bu nedenle temel savunma mekanizması “kaygı ve kuşku” üzerine işlemeye başlar. Aşırı güvensiz, aşırı kuşkulu olmak, her şeyin ardında bir komplo aramak bir sorun olabilir. Bunun için bir ruh sağlığı profesyonelinden destek istemekten çekinmemek en iyisi. Ama “öğrenilmiş ebeveynlik” rolümüz nedeniyle yaşıyorsak bu kaygıyı, o zaman öncelikle farkında olmaya ihtiyacımız var diyebiliriz. Çünkü olayların ardındaki gerçekleri araştırmak, çocuklarımız veya ailemiz için doğru olanı öğrenmeye çalışmak ve yaşadıklarımızın nedenini anlamaya çalışmak insan olarak ihtiyaç duyduğumuz normal bir duygudur.

Neyin, niçin olduğunu bilmek, hangi davranışlarımızın nasıl sonuçlanacağını anlamayı istemek ve değerlendirme yapabilmek, düşünen her birey için kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Buradaki hassas nokta, ebeveynler olarak endişelerimizi paranoyaya dönüştürüyor muyuz? sorusuna gerçekçi bir cevap verebilmek.

Yazının Devamı

KISA KISA DEDİKODULAR

Çin’i kasıp kavuran “Corona” virüsünün nihayet tedavisi bulunmuş.Hiv virüsü ve grip tedavisinde kullanılan iki aşının karışımından oluşan aşı virüslü hastalara enjekte edilmiş ve hastalarda iyileşme görülmüş. Hadi hayırlısı…

Tarım ve Orman Bakanlığı, çaya boya katarak milletin sağlığıyla oynayan firmaların listesini açıklamış. Malumunuz millet olarak en fazla tükettiğimiz içecek çay. Meğersem bu keyfimizi de artık bize yaptırmayacaklar. Çaya katılan boya maddesi sağlığımıza da zarar veriyormuş. Listede kimler var kimler. Ben şimdi buradan uzun uzadıya yazmayacağım ama siz lütfen bakanlığın sayfasına bir girip bu listeyi inceleyin…

Benim oğlan kaju yemeyi çok seviyor. Hani misafir geldiğinde hemen gidip alıp ikram ettiğimiz küçük fıstığa benzer şey var ya; meğersem o kaju meyvesinin sapıymış.

Yazının Devamı

SABIR ve İNSAN

Sosyal yaşantımızda sabrın ne kadar önemli olduğunu zaman zaman gerçek hayatın içinde yaşayarak görmekteyiz.

Sabır güç bir işe katlanma, ağır bir yüke tahammül etme, üzücü bir olay karşısında ümitle sonucu beklemektir. İnsan ani ve şok olaylar karşısında sabretmesini bilmelidir. Aslında sabır haksızlık karşısında susmak ve ona boyun eğmek demek değildir. Tam tersine bu konuda kişi hakkını sonuna kadar savunmalıdır. Yoksa körü körüne aşağılanmaya razı olmak yanlıştır.

Gerçek sabır bütün olumsuzluklara karşı direnebilmektir. Sabırsız insan her zaman zarar görür, korkak olur. Kendi sonunu kendisi hazırlar. Sabırlı kimse, olaylar ne denli büyük olursa olsun asla dengesini bozmaz. Hal böyle olunca sabırla birçok zorluklar kolayca aşılabilir. Özellikle “Sabrın sonu selamettir”, “Sabreden derviş muradına ermiş”, “Sabırla koruk helva olur” sözleri hayata geçirildiğinde toplumda mutluluk, huzur, birlik, beraberlik, kardeşlik duyguları ön plana çıkar.

Yazının Devamı

HAYATIN GERÇEĞİNİ ANLAMALIYIZ

Aşağıda ki cümlelerin her birinin anlamlarını düşünerek, özümseyerek hayatımıza uyguladığımız zaman farklı bir sonuca varabiliriz. Çünkü hepimiz yaşamın kısalığından dert yanarız. Fakat o kadar çok boş zamanımız var ki, ne yaptığımızı ve ne yapacağımızı bilmeyiz. Çoğunlukla boş ve gereksiz şeylerle uğraşırız dururuz. Bazen de ciddi konulardan çok uzak kalırız. Vaktini değerlendiren akıllı bir insan, sayılı günleri kullanırken boş durmaz, hayattan alabileceği oranda yararlanır. Kendini beğenmeyen insan var mıdır? Aklın rehberliğini seçebilen kimse, zamanı en iyi şekilde kullanabilendir. Aslında tecrübe değerli bir derstir. Fakat bazıları bunu geç fark ederler.

Kötü alışkanlıkları telkin edenlere kulak asmamalı. İyi ve kötü öğütler nasıl anlaşılır? Tıpkı usta bir veznedarın, kalp parayı fark etmesi gibi şaşmadan, aldanmadan anlamalı.

Her daim edepli, olgun, ağırbaşlı, hoşgörülü, gayretli olmak gerekir. Bilinmelidir ki, büyük felaketler çoğu zaman küçük ihmallere göz yummaktan ileri gelir.

Yazının Devamı

ÇEKİÇ-ÖRS-KIVILCIM VE NİHAYET HUZUR…

Geçtiğimiz hafta sonu AK Parti İl Yönetim Kurulu açıklandı. AK Parti Genel Merkezi tarafından onaylanan liste, Ahmet Sağlam’ın istifasının alınmasından sonra önce vekil olarak, sonra ise asaleten İl Başkanlığına atanan Ekrem Başaran tarafından tanıtım toplantısı düzenlenerek açıklandı.

Uzun bir süredir kimi zaman derin travmalara, kimi zaman hafif travmalara sahne olan İl yönetimi değişimi, bu defa sancısız ve önceki travmalarda ortaya çıkan hasarları da onaracak düzeyde yaşandı.

Aslında bu gün yaşanan sancısız dönemi anlayabilmek için, biraz geriye gidip A. Edip Uğur’un AK Parti iktidarı süresi içinde edindiği gücü (3 dönem Milletvekilliği, Genel Başkan Yardımcılığı ve son olarak Büyükşehir Belediye Başkanlığı) adeta bir çekiç gibi sallayarak kullanması ile ortaya çıkan SİYASİ GÜÇ SAVAŞLARI’nı hatırlamak gerekiyor.

Yazının Devamı

AYKIRI SELER İYİDİR, GÜZELDİR, HOŞTUR AMA…

Genelde köşelerimde 20 yıldır içinde yaşadığım ve memleket olarak benimsemeye başladığım Balıkesir ile ilgili hâkim olduğum konularla ilgili yazılara yer veriyorum.

Balıkesir özelinde gerçekleşen ve bende olumlu ya da olumsuz duygular uyandıran gelişmeler üzerinden (elbette verileri teyit edip ve doğruluğundan emin olduğumda) kendi penceremden yorumluyor ve okurlar ile paylaşmaya çalışıyorum.

Ancak bazen Ülke gündemine yansıyan gelişmeler, Balıkesir’in de bir parçası olan Ülkeme ve vatanıma subliminal (Algı altı) mesajlar yolu ile yapılan tehlikeli saldırıları da yine bu köşede teşhir etmeye çalışıyor ve yazım ile erişebildiğim her bir vatan evladının bu konuda dikkatini çekmeye çalışıyorum.

Yazının Devamı

HEM DOĞA HARİKASI, HEM DOĞA KORUMA HEM DE İLGİNÇ BAŞARI HİKÂYESİ

Tam yirmi yıl oldu Balıkesir’e yerleşeli. Meslek gereği, köyleri de dahil olmak üzere nerdeyse ‘bölgede gitmediğim yer kalmadı’ diyecekken, karşıma Balıkesir’in bir başka güzelliği ve içinde barındırdığı iki ayrı harikası çıktı.

Bu gün manşetimizde yer alan Akvaryum Balık Üretme tesisini haberi bu harikanın küçüğü aslında.

Diğer harikası inanılmaz bir güzellik. Öylesine bir güzellik ki bu? Hem muhteşem doğa, hem dünyada örneği olmayan ve milyon yılda oluşan oluşumlar, kendiliğinden kaynayarak yüzeye çıkan, Patates, yumurta haşlayıp, hatta piknikte çömlekte ve doğal bir şekilde fasulye pişirecek düzeyde termal su fırsatı sağlayan bir güzellik.

Yazının Devamı

YILMAZ BU KEZ MECLİSTE DİLE DÜŞTÜ

Yücel Yılmaz sınırları zorlamaya devam ediyor. Aslında bir süredir köşe yazılarımda kırdığı potlara dikkat çekiyor, yaşadığı ‘güç zehirlenmesinin’ ya da ‘Özgüven Patlamasının’ neden olduğu hataların başına bela olacağına işaret ediyordum.

Ne var ki Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, Neredeyse işaret ettiğimiz bu eleştirilerimizi dikkate almak yerine, bu eleştirilere tahammülsüz davrandığına dair mesajları tercih etti. Tam tersine Özgüven patlaması-güç zehirlenmesi giderek artan etkisiyle devam etti.

Her nasıl olduysa biz bu eleştirileri dile getirmeye başladıktan sonra özellikle Yılmaz’a yakın sosyal medya hesaplarından hakaret, saldırı ve baskıya maruz kalmaya başladık. Yetmedi, yakın çevreleri “dikkat edin sizin için düğmeye basıldı, tehlikeliler” cümlelerini sık söylemeye başladı.

Yazının Devamı

ADALET VE HUZUR, İKİ ÖNEMLİ UNSUR

Adalet kelimesi, dengeli davranmak, düzeltmek, bir hakkı sahibine teslim etmektir. Adaletin zıddı zulümdür. Burada ;“Zulüm ile abad olanın ahiri berbat olur” gerçeği vardır.

Adalet saadet getirir. Bu nedenle yönetimde, şahitlikte, yargıda, aile içi ilişkilerde ve ticarî hayatta adaletli olmak gerekir.

Adalet; insanlar arasında herhangi bir makam, mevki farkı gözetmeksizin hükmü yerine getirip hakkı teslim etmektir. Eğer insan insafsız olur ve taraf tutmaya da başlarsa o zaman gerçekleri göremez..

Yazının Devamı

ALTINCI DİN ŞURASI KARARLARI (2)

Camiler ve müştemilatının, yerleşim yerinin özellikleri ve sosyokültürel değişim dikkate alınarak planlanması gerekmektedir. Cami merkezli irşat faaliyetlerinin yanı sıra ilgi alanları ve yetenekleri doğrultusunda vaizlerin bir kısmının dijital ortamlarda, bir kısmının ise gezici irşat faaliyetlerinde istihdam edilerek hizmet alanlarının genişletilmesi ve çeşitlendirilmesi yönünde çalışmalar yapılmalıdır. Hac ve umre organizasyonlarında uygulanan eğitim ve irşat programları; öncesi, ifası ve sonrası itibariyle planlı bir yetişkin din eğitimi programına dönüştürülmelidir. İlahiyat/İslami İlimler fakülteleri öğretim programlarının Başkanlığın, yaygın din eğitimi ve din hizmetleri yeterliliklerine sahip personeli yetiştirecek şekilde çeşitlendirilmesi ve açılacak bu programlardan mezun olacakların istihdamı için gerekli mevzuat hazırlanmalıdır. Başkanlık tarafından gerçekleştirilen farklı tür ve nitelikteki basılı ve görsel yayınların hedef kitle üzerindeki etkisi ve algılanma düzeyleri güvenilir medya araştırma ve analiz yöntemleriyle sık aralıklarla bilimsel olarak ölçülmelidir. Bunların analizi ve yorumlanmasıyla elde edilen sonuçlar ışığında yayın çeşitliliği içerik ve nitelik açısından artırılmalıdır. Başkanlık, farklı dil ve lehçelerde yapmış olduğu yayınları çeşitlendirmeli, bilişim teknolojilerinin sunduğu imkânları kullanarak etki alanını genişletmeli ve uluslararası düzeyde nitelikli yayınlarını artırabilmek amacıyla bir çeviri ofisi kurmalıdır. Başta gençlere yönelik olmak üzere inanç karşıtı akımlara karşı uyaran ve onlara verilecek cevapları içeren yazılı, görsel ve dijital yayınlar hazırlanmalı; bu metinler söz konusu akımları doğuran felsefî, tarihsel ve kültürel arka planı da ortaya koyucu nitelikte olmalıdır. Çocuklar, gençler ve dezavantajlı gruplara yönelik yayınlar, stratejik öncelikler arasında yer almalıdır. Bu kapsamda dijital mecralarda yayımlanacak ürünler farklı disiplinlerden istifade eden bir anlayışla zenginleştirilmeli, ayrıca çocuklara yönelik bir televizyon kanalının kurulması için gereken adımlar atılmalıdır. Dinî duygu ve düşüncenin genç kuşaklara aktarılmasında edebiyat ve sanatın yeri inkar edilemez. Bu amaçla Başkanlığın yayın politikalarında, hat, tezhip, ebru, şiir, hikaye, roman, müzik ve sinema gibi alanlardaki edebiyat ve sanat ürünlerinin teşvik edilmesi, bu amaçla yarışmalar açılması ve uygun projelerin desteklenmesi önem arz etmektedir. Başkanlık, bu faaliyetleri kendi kurumsal kimliği ile planlayıp icra edebileceği gibi, daha geniş kitlelere ulaşma amacıyla kurum dışı projelere destek vermek suretiyle de gerçekleştirebilir. Değişen dünya şartları, uluslararası ilişkilerdeki yeni gelişmeler, hizmet götürülen ülkelerdeki siyasi ve toplumsal değişimlerin; Başkanlığın yurtdışı hizmet ve faaliyetlerini mevcut haliyle sürdürmesini zorlaştırdığı ve uygulamada ciddi sıkıntılarla karşı karşıya bıraktığı gözlemlenmektedir. Bu durum, yurtdışı hizmetlerinin köklü bir biçimde yeniden ele alınmasını ve yapılandırılmasını gerekli kılmaktadır. Bu doğrultuda hizmet yürütülen coğrafyanın yerel şartlarını ve imkânlarını dikkate alan ve hizmet götürecek olan personelin yetiştirilme süreçlerini yönlendiren stratejik eylem planı geliştirilmelidir. Yurtdışı din hizmetlerine muhatap olan kitlenin, geleneksel homojen yapısında farklılaşmanın olduğu; millet varlığımızın yanı sıra diğer müslümanların da camilerin bir parçası haline geldiği, ayrıca kuşak farkından kaynaklanan sorunların yaşandığı, nesillerin dil ve kültür olarak birbirlerine yabancılaştıkları gözlemlenmektedir. Bu itibarla bir öğretici, bir manevi rehber ve cemaati dış kurumlarda temsil eden bir önder konumundaki din görevlisinin mesleki ve pedagojik yeterliliğinin yanında ilgili ülkenin dil, din, kültür, sosyal ve siyasi yapısına ilişkin eğitimden geçirilmesi, özellikle çok kültürlü ve çok dinli ortamlarda iletişim kuracak becerilerle donatılması gerekmektedir. Yurtdışındaki camiler, birer ibadethane olma yanında çocuklara, gençlere ve yetişkinlere hizmet veren birer sosyal, kültürel ve manevi rehberlik merkezleridir. Değişen hizmet beklentilerine uygun bir biçimde bu mekânların yeni işlevlerle donatılması, çocukların, gençlerin, kadınların katılımını teşvik edecek şekilde estetik tasarımlara kavuşturulması gerekmektedir. Bu doğrultuda gençlerin ve kadınların cami yönetiminde daha fazla söz sahibi olmaları yönünde tedbirler alınmalıdır. Başta Batı ülkeleri olmak üzere bütün dünyada İslam ve Müslüman karşıtı söylem ve eylemlerin Müslümanların bireysel ve toplumsal varlıklarını ve kimliklerini tehdit edecek boyutlara ulaştığı gözlemlenmektedir. “İslamofobi” olarak adlandırılan bu olgu ile mücadelenin sağlıklı bir biçimde yürütülebilmesi için insan hakları ve temel hürriyetler çerçevesinde bir strateji geliştirilmesi etkin sonuçlar doğuracaktır. Bunun için Birleşmiş Milletler, Avrupa İnsan Hakları Komisyonu, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi uluslararası kuruluşlar, yerel hukuki zeminler ve anayasal çerçevelerin sağladığı imkânların kullanılmasına dönük girişimlere öncelik verilmelidir. Bu nedenle hak ve özgürlük ihlalleriyle mücadele amacıyla Müslümanlar tarafından kurulmuş organizasyonlarla işbirliği geliştirilmeli ve onların tecrübelerinden yararlanılmalıdır. Müslümanlara veya başkalarına yönelik hak ve özgürlük ihlallerini izleme, belgeleme ve gerekli hukuki mercilere iletme noktasında ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliğine gitmesi teşvik edilmeli ve Başkanlık süreç içerisinde bir “İslamofobiyle mücadele birimi” oluşturmalıdır. Savaş, terör ve zulümler dolayısıyla zor günler geçiren İslam coğrafyasından ülkemize pek çok insan göç etmiştir. Dil, din, ırk, mezhep ve meşrep ayrımı yapmadan yüzyıllarca mazlumların sığınağı olan bu topraklar bugün de aynı sorumluluğu yüklenmenin haklı onurunu taşımaktadır. Zorda kalmış tüm insanlara el uzatmayı kendisine bir vazife addeden ülkemizin alicenap insanları savaş bölgelerinden göçmek zorunda kalan tüm mazlumlara kucak açmayı İslami ve insani bir görev addetmiştir. Buna bağlı olarak ülkemize sığınan mazlumların dinî, insani ve kültürel ihtiyaçlarını karşılama çalışmalarını başarıyla sürdüren Başkanlığın, bu alandaki yetki ve imkanları artırılmalıdır.

Fahri SAĞLIK

Karesi Müftüsü

Yazının Devamı

UĞUR’UN SAHNESİNDE YILMAZ’IN BUZ DANSI

AVLU Balıkesir eğlen-dinlen alanında yaşanan ilginç soğuk savaş, Büyükşehir Belediyesi ve ilk etabın açıldığı dönemde 30 yıllığına kiralayan şirket arasında sıcak çatışmaya dönüşmek üzere.

Hani şu Uğur’un vizyon projesi olan ve henüz yarım yamalak, kör-topalken şov yaparak açtığı ve de hala sosyal medya hesaplarından hala gururla bahsettiği AVLU Balıkesir, bugün isim verilmeden Habertürk’te köşe yazarı olan Fatih Altaylı tarafından gündeme getirildi.

Altay’lı hem projenin uyuklamasına hem de devri sabık yaratma konusuna değinmiş.

Yazının Devamı

40 GÜN ÖNCE YAZDIK 40 KEZ DAHA YAZARIZ

Dün gece hepimiz sarsıldık.

Dün gece hepimiz korktuk.

Deprem anı ve sonrası için yetkili ve bilgili kişi ya da kurumların önerileri, hayati anlamda çok çok önemli ve de hazırlığı olmazda olmaz bir konu kabul ediyorum.

Yazının Devamı

BALIKESİR İL BAŞKANLIĞI SAMİMİ ELLERDE

Okurlarımız Ahmet Sağlam’ın istifasının alınması ile boşalan Balıkesir AK Parti İl başkanlığı koltuğuna Ekrem Başaran’ın atandığını gazetemizde ve gazetemize ait olan gazetemerhaba.com sitesindeki haberlerde okumuştur.

06 Aralık Cuma günü Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Ankara’ya davet edilen Ekrem Başaran, Mesut Eray ve Özkan Savran isimlerini AK Parti Genel Merkezinde kabul ettiğini ve akabinde İl başkanlığı görevini Ekrem Başaran’a tevdi ettiğini de okumuşsunuzdur.

İşte bu atama sonrasında önceki Cumartesi günü Öğretmenevinde Milletvekilleri, Belediye Başkanları, İlçe Başkanları, İl-ilçe yöneticileri, istifası alınan eski İl Başkanı ve İl Başkan adayı olarak Ankara’ya davet edilen Özkan Savran ile Mesut Eray’ın yer aldığı geniş katılımlı bir basın toplantısı düzenlendi.

Yazının Devamı

BİRLİKTE ÜRETMEMİZE ENGEL YOK

Zaman zaman kulis yapmak ve özellikle siyasi gelişmeleri yakından takip etmek için Semra Hanım ile birlikte Ankara’ya gidip ürettiğimiz haberleri biliyorsunuz. Geçtiğimiz Pazartesi ve Salı gününü yine benzer nedenler ve RTÜK’te yaptığımız hayırlı bir görüşme için yine Ankara’da idik.

Sıcağı sıcağına Ankara kulislerini yazacaktım aslında, ama önce döner dönmez dikkatimi çeken ve bence takdire şayan bir mesaj ileten, Karesi Belediye Başkanı Dinçer Orkan’ın Fırıntaş kafede “Engelliler günü” ile ilgili düzenlediği etkinlikten bahsetmek istiyorum.

Açıkçası şehir dışında olmam sebebi ile katılamadığım birçok toplantı oldu şimdiye dek. Ama ilk defa kaçırdığıma bu kadar üzüldüğüm bir etkinlik olmuş. Hemen dikkatimi çekme nedeni ise ‘Engelliler Günü‘ nedeni ile aynı resim karesi ile ilgili olarak iki ayrı manşet atılmış olmasıydı.

Yazının Devamı