TÜRKLER ZORU BAŞARAN BİR MİLLETTİR

Kamil Akyürek

Kamil Akyürek

Tüm Yazıları

Türkler, Cumhurbaşkanlığının forsunda yer alan, geçmişten günümüze tam 16 büyük devlet kurup hükmeden bir millettir. Osmanlı İmparatorluğu 600 küsur yıl devam etmiş, bu dönemde üç kıta üzerinde saltanatını sürdürmüştür. İmparatorluğun son dönemlerinde, dışarıdan ve içerden müdahalelerle devletin varlığına kast edilmiştir.

Tarihte Osmanlı Türkleri neden başarılıydı? Çükü onlar fethettiği yerlerde sadece toprağı değil, gönülleri de fethetmeyi başarmış, gittikleri her yere inancının gereği adaleti, barış ve huzuru getirmiştir. Kur’an-ı Kerimde,

“Ey iman edenler adil şahitler olarak Allah için adaleti ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletten alıkoymasın. Allah’tan korkup sakının. Şüphesiz Allah yapmakta olduklarınızdan haberi olandır” (Maide Suresi, 8)

Osmanlı Devleti İlahi emirlere uygun hizmet etmenin, süper devlet olarak karşılığını almıştır. Bu inanç sisteminin istismar edildiği dönemlerde Balkanlar ve Ortadoğu’daki çalkantılar, isyanlar başlamıştır.

Ünlü tarihçi Jason Goodwin, New York Times gazetesinde “Osmanlı’dan Öğreneceklerimiz vardır” diye yazdığı bir makalesinde;” Osmanlı’nın Balkanlar’da, din, dil ve etnik farklılıkların çok fazla olmasına rağmen, hüküm sürdüğü 14. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar hiçbir zaman kısıtlama yapmadığını ve bu şekilde istikrarı ve düzeni sağlamıştır” diye ifade etmektedir.

Bu gün Osmanlı İmparatorluğunun enkazı üzeride 36 devlet kurulmuş ama bunların hiç birisi huzurlu olmamıştır. Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasıyla birlikte Atatürk, Genç Türkiye Cumhuriyetinin temelini atmış, politikasını, Türk kültür ve medeniyetiyle birlikte, Osmanlı geleneğini çağın ihtiyaçlarına uygun hale getirerek 20. yüzyıla taşımıştır.

Bugün Anadolu’nun huzuru bozmaya çalışan Batılı güçler İstiklal ve Çanakkale savaşlarından ders almamışa benziyorlar.

Son 50 yıldan beri dünyanın kalbi, enerji ve petrol kaynağı olan Ortadoğu’da atmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’ni de bu süreçte bataklığa çekme çabası vardır.

Türk Milleti; sabrı, imanı ve güzel ahlakı ile mazlumun yanında, zalimin karşısında yer almayı prensip edinmiştir. Farklı kültürlerden ve kökenlerden gelen insanları adalet ve merhametiyle “Yurtta sulh, Cihanda sulh” düşüncesini hâkim kılmıştır.

Unutmayalım, Kürtler, Çerkezler, Boşnaklar, Lazlar vs. azınlık statüsünde değildir. Onlar Türk milletinin asli parçasıdır. Lozan Antlaşması’na göre ülkemizdeki azınlıklar yalnızca gayrimüslim Ermeni, Rum ve Yahudi topluluklarıdır. Onlara azınlık statüsündeki hakları, gereğince verilmektedir.

Bilinmelidir ki, Türk milletinin kendini koruyacak güçlü bir ordusu, köklü bir devlet geleneği vardır.

Siyasilerimiz koltuk kavgalarıyla bu milleti ayrıştırma noktasına getirmesinler.

Çünkü bir milletin özüne fitnecilik ateşi düşmedikçe, düşman ona sirayet edemez.

Ayet-i Kerimede: “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın (Âl-i İmrân,103.)

” Bir hadis-i şerifte ise: “Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.” buyruluyor

Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un dizelerinde olduğu gibi;

” Girmeden tefrika bir millete düşman giremez,

Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez”

Ne diyelim; “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul, zurna az” olur.