Zan - Hüseyin Yıldırım
Zan – Hüseyin Yıldırım
Bismillâhirrahmanirrahim
“Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü bazı zanlar günahtır. Gizlilikleri araştırmayın, birbirinizin gıybetini yapmayın; herhangi biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Tabii ki bundan tiksindiniz! Allah’a itaatsizlikten de sakının. Allah tövbeleri çokça kabul etmektedir, rahmeti sonsuzdur.” Hucurat,12
Zan; genellikle “sanmak, tahmin etmek” mânasına gelmektedir .
“Hüsn-ü zan” ise kesin bir hüküm ve bilgi bulunmayan bir şeyi veya fiili iyiye yorumlamak, güzel yönünden düşünmek ve bakmaktır.

“Su-i zan” ise kötü düşünce, şüphe, tereddüt, vehim ve hayal gibi manalara gelir. Kesin hüküm veya bilgi bulunmayan bir şeyi kötüye yorumlamak ve hep menfi yönden bakmaktır.
Başka bir ifadeyle su-i zan birisi hakkında kötü düşünmek, fiil ve davranışlarını kötüye yormak, ihtimal ile hüküm vermektir. Bir insanın işlemediği bir günahı, fiili , elinde hiçbir delil ve vesika olmadığı halde işlemiş gibi zannetmek ve hüküm vermek tam bir su-i zandır.
Ebû Hüreyre ra’den nakledildiğine göre, Rasûlullah Peygamberimiz sav şöyle buyurmuştur.
“Zandan uzak durun. Zira zan, sözün en yalanıdır. Birbirinize kulak misafiri olmaya çalışmayın, birbirinizin özel hâllerini araştırmayın, birbirinizle üstünlük yarışı içine girmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize kin beslemeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun.” (Müslim, Birr, 28)

“Birisinin arkasından söylediklerimiz doğru ise, onda bu kötü nitelik varsa yine de yasak olan gıybet gerçekleşir mi?” diye soranlar şu cevabı almışlardır: “Söylediğiniz onda varsa gıybet etmiş olursunuz, yoksa yaptığınız iftira olur” (Müslim, “Birr”, 70).
Rabbimiz bizleri ve tüm inananları zan dan muhafaza eylesin…