GündemKöşe Yazıları

Sessiz Çığlık

Sessiz Çığlık

 

Bin bir ezayı derdi, yüreklere hapsettik

Tarlada ırgat olduk, yuvada hizmetçi

Saygı mı? Korku mu? Yoksa cehalet mi?

İtirazsız kabullendik, bize biçilen değeri

Lakin ne aklımız kısa, ne de saçımız uzundu

Her birimiz neferiydik, namus bekçiliğinin

Yine de hercai gönüllere boyun eğdik, yıllarca

Eş olduk, ana olduk, hepimizin adı aynıydı

Kadın demek, ana demekti, özveri demekti

Özetle, sessiz çığlık demekti

El sıkıştılar değer biçmek için, haraç mezat sattılar

Hiç düşünmediler, küçücük yürekler nasıl kanar

Hiç düşünmediler, bu canlar nasıl yanar

Kısaca kadının yok sayıldığı bu âlemde

Üstün olan, cehaletti sadece

 

***

 

Toplumumuzda özveri ile çalışan ve üretken olan kadın “ana” olarak yüceltilmiş olmasına rağmen, ne yazık ki kültürel ve eğitimsel etkiler nedeniyle, hala hak ettiği değeri ile değer görememekte.

Bu duruma biraz da biz kadınların sebep olduğunu düşünüyorum. Çünkü erkek çocuklarına, erkek olmalarının haricinde farklı özellikler yükleyerek büyüten, onları kız çocuklarından üstün tutan, biz anneler değil miyiz? İnsan olarak aynı duygulara sahip olan erkek çocuklarımızdan, güç sembolü olmalarını bizler istemiyor muyuz?

Öğrenilmiş çaresizlik olan bu ayrımı, eğitim-öğretimin bile çözememiş olmasının nedenini düşünüp, çözümü de bu doğrultuda bulmamız gerektiğine inanıyorum. Zira anne olan biz kadınlar, soyun devamlılığı ya da başka nedenlerle “önce insan” olmayı değil de, “cinsiyeti” aşılıyoruz farkında olmadan erkek çocuklarına.

Ana olmanın haricinde, öncelikle kadın olarak var olmamıza rağmen, bunun bilincine mi varamadık yoksa biz kadınlar? Kadın olmanın ve bizlere bahşedilmiş olan “anaçlığın” yani üretkenliğin gerçek anlamını kavrayıp, değerini mi anlayamadık? Ya da varlığımızın bir başkası ile anlam bulduğuna ve tamamlandığına mı alıştık?

Yıllardır aşılmaz sorunlarımızın olduğuna, ezildiğimize, ikinci sınıf vatandaş olduğumuza, eşimize, ve çocuklarımıza adanmamız gerektiğine inandık, inandırıldık. Hele de üretimde bu kadar varken ve omuz omuza mücadele ediyorken…

Kadını, erkeğin namusu olarak gören bir kültüre sahibiz. Oysa Namus, temel kelime anlamı itibari ile “Toplumsal değerlere bağlılık gösterme, ahlak kurallarına değer verme, dürüstlük ve doğruluk” gibi anlamlar taşıyor. Bu perspektifle değerlendirildiğinde, her iki cinste de zaten olması gereken insani bir özellik, öyle değil mi? 

Her hangi bir sınıflandırma olmadan da, kadının kendini tanımlayabiliyor olabilmesi önemli. Çünkü bu tanım, aynı zamanda onun yaşamdaki yerini ve değerini belirler. Aslında kadın bütün sıfatlardan arındığında, yalnızca kadındır ve yalnızca kadın olmalıdır.

***

Saçını süpürge etmesi ile ün salan biz kadınların, şiddetle ödüllendiriliyor olmasının nedenlerinin ortadan kaldırılmasının, çok da caydırıcı olmayan cezai müeyyidelerden daha önemli olduğuna inanıyorum. Bunun için okuyan, araştıran ve sorgulayan bir geleceğe ihtiyacımız var. Çocukların ilk eğitimini genelde anneden aldığı bir sistemde, onların da bir gün anne-baba olacakları unutulmamalıdır. Çözüm beklemek yerine çare olmak daha etkili ve kalıcı olabilir.

Kadın haklarının, kadın-erkek ayırımı ile çözülemeyeceğine, ancak kadın ve erkek omuz omuza, aynı safta yer almaları halinde, saygı, sevgi ve hoşgörü ile sorunların aşılabileceğine inanıyorum. Ve inanıyorum ki anlamak, anlatabilmek çözüm için en önemli adımlardan biri olacaktır. Kaldı ki kadın ve erkek birbirini tamamlayandır. Cinsler arası üstünlük savaşı vermek ve ezmek, insan olmayı özümseyememiş cahil düşüncelerin üretimidir.

Bu nedenle kadınlarımıza sesleniyorum; maruz kalmak istemediğimiz durumları bertaraf etmek ve “önce insan” odaklı bireylerin yetişmesi için neler yapabiliriz?

Kadın olarak hayata kattığımız değerden dolayı hepimizi kutluyorum ve her alanda kadına destek olan erkeklere de sonsuz teşekkür ediyor, sevgi ile hepimize aydınlık günler diliyorum.

 

İlgili Makaleler

Bir Yorum

  1. Harika bir tespit ve anlatım 👏🏻
    Bilinçli ve entellektüel kadınlardan başlayarak tüm kadınların kendisini öncelikle insan olarak görmesi ve “Hak verilmez, Alınır” sloganıyla mücadele etmesi gerekmektedir.
    Gününüz kutlu olsun 🌹

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu