Köşe YazılarıElif YavaşGündem

ASALET TİMSALİ ATLAR  

ASALET TİMSALİ ATLAR

 

Orta Asya kültürünün, Mezopotamya topraklarının, göçebe yaşamın, Yörük obalarının, çiftliklerin, savaş meydanının, hipodromların, dörtnala şahlanışın kahramanıdır at.

 

 

Asalet timsalidir atlarımız, hayvan deyip kenara atılamayacak cinslerdir. Evcilleştirilmiş at ile av köpeğinin sahibine çok sadık olduklarını, ölene dek insanoğluna cesurca hizmet edebildiklerini duymuşsunuzdur. Belgesel, internet sayfası, veteriner, hayvansever bir dostumuzdan da ilginç bilgiler alırız onlara dair. Tay, midilli, kısrak, at, eşek, katır, zebra, zürafa çocukken sanki aynı ailenin kardeşiymiş gibi gelirdi bizlere. Tıpkı kedigiller familyasından bahsederken çita, leopar, puma, aslan, kaplan, vaşak, panter türlerini aynı çatı altında hayal ettiğimiz durumdur.

 

1 48

Atlar ilk olarak Milattan Önce (M.Ö.) 3000 yıllarında evcilleştirilmiş. Bazı yorumlarda dünyada tahmini olarak 58 milyon tane at bulunduğundan bahsediliyor (2021 yılı verilerine göre). “At-kısrak-tay” arasındaki farkı ayıramayan yeni nesil, at-eşek-katır-sıpa arasında da bir bilgi boşluğuna düşüyor. Atı aile reisi gibi düşünürsek dişisi kısrak, yeni doğan yavruları da tay’dır. Tay gibi zıplayanlardan, tay tüyü mobilyalardan bahsederiz hani. Yine yük taşımakta kullanıp da Müslüman toplumu olarak etini yemediğimiz, at gibi geviş getirmeyen türümüz olan eşek de bunun gibidir. Eşek kendi cinsinden bir eşekle çiftleşince yavruları sıpa olur. “Eşek sıpası” deyip de çok sevdiğimiz evlâtlarımızın güncel esprisi buradan gelir ki gerçekten sıpa yavruları çok şirin, hareketli, güzel gözlüdür. Varsın “Ai, ai…” kulak tırmalayan o kaba seslerini çıkarırken karga gibi bizleri rahatsız eden eşeğin sesi kötü olsun, yük taşımada insanlığa olan katkısı büyüktür. At ile eşeğin çiftleşmesiyle katır türemiştir, üzücü olan da bu farklı türün meyvesi neticesinde katırlar kendi türünü doğuramazlar. Kurt ile köpeğin ormanda çiftleşip de ‘kurt köpeği’ ırkının çoğalışı misali katırın da böyle melezleşme durumu vardır. Belki çok basit detay gibi görünebilir lâkin hayatında hiç köye gitmemiş olan, metropolde yaşayan çocuklarımız ve gençlerimiz bilgi yarışmalarında böylesine kolay soruların içinden çıkamıyorlar. Seyirci joker haklarını kullanıp sorduklarında oturduğuz koltuktan gülmeye başlıyorsunuz. Koyun-koç-kuzu-tokluk-şişek, keçi-teke-çepiş-oğlak, inek-manda-öküz-buzağı-sığır-tosun, tavuk-horoz-civciv, kaz-ördek-hindi gibi hayvan örnekleri / kümeleri de işte bunlar gibi günlük hayattan birer parçadır. Yirmi yaşına dek Çanakkale’nin ilçesinde yaşayıp okul öncesi-ilköğretim-lise öğrenciliğimde ilçe çocuğu, üniversite mezuniyetim sonrasında da büyükşehir ve metropol dünyası, çocukluğumun yaz tatillerinde köy ve köye bağlı Yörük obamızda yayla yaşamını gören; öğretmenlik yaptığımda da belde, köy, il, ilçe, mahalle yerleşim birimlerinde yaşayan biri olarak otuz yaşıma kadar hepsinin güzel coğrafyalarını tattığım için Türkiye fizikî ve beşerî haritamızdan yana çok şanslı bir kız çocuğu olduğumu düşünüyorum. Atlar konusuna devam edelim…

 

Atlar gözlerinin yüzlerindeki konumu sayesinde tek seferde 360 derece görüş açısına sahiptirler. Atlar ve bazı cingöz insanlar için“Arkasında gözü var.” diye bahsettiğimiz bu yoruma bazı papağanlarla tavşanları da dâhil edebiliriz. Atlar sürü hayvanıdır, koşuma uygundur, yarışların sevilen hayvanıdır, sahibine sadıktırlar. Ağızlarından nefes almazlar; iyice incelerseniz, kocaman burun delklerinden nasıl da hızlı ve sesli soluduğunu ve burun tüyleriyle salyasının hareketli olduğunu yakından görürsünüz. Atlar geğiremez ve kusamazlar, kusma benzeri ağızdan beyaz köpüklerin köpürüşünü deve güreşlerindeki o kızgın develerimizde fark etmişsinizdir. Atlar hem uzanarak hem de ayakta durarak uyuyabilirler. Mağarada tünediği dalda ters dönerek uyuyan yarasa kuşu, gözlerini bir kırpıp bir açarak gece vakti insanları ışıldak gibi ürküten baykuş da at gibi bizleri şaşırtır. Ayakta öylece gözlerini dinlendiriyormuş gibi olsalar da uyuduklarına şahit olabilirsiniz. Taylar 24 saat sonra dörtnala koşmaya başlayabilir. Buzağı ve tay, anneleri kendilerini yaladıktan sonra çabucak toparlanıp ayaklanarak zıplarken insan yavrusu ise dokuz ay-iki yıl geçince anca emekleme aşamasından yürüme dengesine adımlar.

Kısa at türü olan midilli atları, özellikle mesire alanı ve hayvanat bahçelerinde çocukların çok sevdiği sevimli dostlarıdır. Midilliler yetişkinleri pek taşıyamadığı için süs atı gibi yorumlanmasının yanında belli bir yüke kadar güçleri vardır. “Arabanız kaç beygir?” diye sorduklarında işte at-beygir farkı ne kadar önemlidir ki arabayla bu sektörde bile popüler olmuş hayvanlardır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu