GündemKöşe Yazıları

Ekmeği Yağı Şekeri Terk Et Sağlığa Kavuş

Ekmeği Yağı Şekeri Terk Et Sağlığa Kavuş

 

Ekmeği, yağı ve şekeri terk ederek kilo verip ideal kilosunu koruyan kaç kişi gördünüz?

Farkın damısınız  , insanlar ekmek, yağ ve şeker yasaklandıkça daha fazla özler hale geliyor. Daha çok canı isteyip yeme arzusu çoğalıyor…Üstelik bu kısıtlama öyle bir hale geliyor ki eskisinden daha fazla iştahla yeme isteği ve bağımlılık oluyor. Bu bağımlılıktan kurtulması zor olacağı için atın ölümü arpadan olsun diyerek çaresizlik tercih ediliyor.

Konuyla ilgili yine bir uzman yorumu ve söylediklerinin önemli olduğunu düşündüğüm bilgileri sizlerle paylaşıyorum. Örneğin Sofraya yiyeceğiniz yemekle ilgili kilo yapar mı kaygısıyla oturmamalısınız. Önünüzdeki yemek, kilo yapmayacak bir yemek dahi olsa kaygınızın vücutta yaratacağı korku hormonu(kortizon) yediklerinizi vücutta enerjiye değil yağa dönüştürecektir.

Bu kaygı ile hareket ettikçe kalıcı kilo veremezsiniz!

Öncelikle kilo odağından çıkmalısınız. Yediğiniz gıdanın kalorisine değil canlılığına odaklanın. Nedir bu dilimizden düşmeyen canlılık?

Bu sorunun cevabı için gıdayı baştan tanımlamalısınız!

 

Unnamed 1

 

Ne demek istiyorum?

Kalori enerji kaynağımız olsa dahi mesele kalori hesabından ötedir. Yeni aldığınız arabanıza yakıt alırken gösterdiğiniz hassasiyetin aynısını vücudunuza da göstermelisiniz. Nasıl ki kötü yakıt arabanızı hızla hırpalayıp performans kaybına neden oluyorsa, beslendiğiniz gıdaların niteliği de bedeninizde aynı şeyi yapacaktır. Bu sebeple insanlara kilo verdirmeden önce bedenin doğal akışı temiz ve temizleyici besin kaynaklarıyla doyurulmalıdır.”

“İnsan, hayatı boyunca bir defa beslenmeyi öğrenir. Öğrendiği zaman gerekli besin kombinasyonlarını ve besin dengelerini kendisi oluşturabilir. Çünkü öğrenmiştir. Tekrar tekrar nasıl beslenmeliyiz? sorusu soruluyor ise kafalar oldukça karışık demektir. Bu da ciddi bir sorun. Tıbbi beslenme öğretisinin amacı temel tanımlamalara odaklanır. Hiçbir ürün hatta en yanlış besin bile asla yasaklanmaz. Sadece tanımlanır. Yani kişilerin iradeleri yasaklarla bloke edilmez, tahakküm altına alınmaz.

Besin doğru tanımlanırsa, kişi ne şekilde ne miktarda kullanacağını öğrenmiş olur. Yani, ekmek yeme, demiyor, ekmeği neden yememesi gerektiğini vücutta oluşturacağı riski kendisi bilmiş oluyor. Şöyle ki ekmek için söyleyecek olursak GDO’lu, rafine edilmiş katkı içeren unlardan yapılan her türlü ürün sertleşmiş gluten içerir. Bu da kanda antikor oluşumuna neden olacaktır. Bu antikora bağlı ottoimmün kompleks oluşarak troid bezlerine çökecek ve haşimotaya davetiye çıkaracaktır. Peki bu yaklaşımı bilen bir insan hangi iştah ve irade ile buğday ürünlerine devam edebilir? Devam etse bile bu ürünlerin kullanımını azaltması zor olmayacaktır.”

Kilo verdiren besinleri maydanoz, tarçın, salatalık, zencefil vb ile sınırlandırmak veya kilo verme deyince aklınıza yeşil içecekli bol yasak içeren bir süreç gelmesi bir kere güçlü bir motivasyon oluşturmaz. Bu gıdaları yapacağınız detokstan sonra uzunca bir süre görmek istemeyeceğinizi garanti ederim. Bu yöntemler insanın ruhunu boğar. Asla onaylamıyorum. Her zaman geçerli olan bir şey varsa o da yediklerinizi azaltmaktır. Her şeyden önce kirlettiğiniz bedenin farkına varın. Daha önce beslenme rutininizde olmayan garip karışımları vücudunuza almadan evvel temizliğe yönelin.

EN DOĞRU TERCİH İKİ ÖĞÜNDÜR

Sindirim sistemimizin çalışma dinamiğini düşününce en doğru tercihin iki öğün olduğunu söyleyebilirim. Üç öğün beslenenlerin bu durumda ilk gözden çıkardığı akşam öğünü oluyor. Oysa en önemli öğündür akşam yemeği. Yetersiz malzeme ile canlı ve genç hücre üretemezsiniz. Tam da bu noktada akşam öğününüz besleyici ve onarıcı olmalı ki inşa edilen hücrelerinize doğru yatırım yapmış olun. Gençleşerek yaş alın.

 

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu