Köşe Yazıları

Ormanların Kralı: Ormancı

Ormanların Kralı: Ormancı

 

Ağaçlar kesilirken, ormanlar cayır cayır yanarken orada yaşayan canlıların gözyaşını yakından hissedelim. Ormancı, korucu olmak büyük bir sorumluluk ister. Aşırı yaz sıcaklarında her yıl meydana gelen Akdeniz’deki orman yangınları, kasten çıkarılan Ege adalarımızdaki yangınlar, cahil insanımızın otlak ve meralarda bilinçsizce anız yakımı sonrasında yükselen alevler, söndürülmeyen sigara izmaritinin çam kozalığına tutuşması sonucu insan kaynaklı çıkan yangınlar, ormanlarda gizlice içilip de doğaya atılan içki şişelerinin kızgın güneşe maruz kalarak ısınması sonucu etrafı alevlendirip kuru çam yapraklarını tutuşturması, kaçak kesilen ağaçlar, yaş iken kesilen gencecik orman ağaçlarımız hepimizi çok üzmüştür. “Çıkan orman yangınında hiçbir can kaybımız olmadı. Çok şükür…” cümlesi çok yanlıştır. O ormanda evi ve ailesi olan binlerce hayvanımız, bitkimiz yaşıyor.

        “Aman ormancı…” türküsünün acılı sözleri dolanır etrafta. Ormanlar ki bizim gözbebeğimiz, oksijen depomuz, her bir ağaç ise şeceremizdir. Bir ailenin soyağacı gibi kutsaldır her bir ağaç topluluğu. Orman mühendisi, korucu, bekçi el birliğiyle çırpınır ormanda fakat erken göremezler bazen o büyük orman yangınlarını. Ormancı, ormanların kralıdır. Helikopter, uçak havada uçarak tonlarca suyla yeryüzündeki yanan ağaçlarımızı söndürmeye çalışsa da su depoları ve itfaiye ekipleri orman yangınını yok etmek için saatlerce çabalasalar da minicik bir kıvılcım rüzgârların etkisiyle köy evlerine, ahırlara kadar kilometrelerce mesafeye uçar da kül olur her yer. Nedense hep fakirlerin evi yanıyor diye üzülürüm. Kerpiçten, ahşaptan, topraktan yapılma minik kulübe evinde toprağını çapalayarak geçinen çiftçimizin o yangında telef olan hayvanlarına ağlarız kimi zaman. Göz nuru olan bahçe ürünleri talan olmuştur bir anda. Ormancı olmak zordur, stres yüklü meslektir.

O yangınlardaki can kaybında ölenlerin illa insan olması gerekmez. Yuvadaki yumurtalarını bırakıp da gidemeyen fedakâr bir anne kuş, çok yavaş bir hayvan olduğu için kabuk evinden çıkıp da yangından hızlıca kaçamayan yaşlı kaplumbağa, henüz uçamayan yavrularını düşündüğü için kuş yavrularına kanat gerip orman yangınında kendisi kül olup yanmasına rağmen kanatları altındaki tüysüz yavrularını gelecek adına mucizeyle yaşatan ölü bir ana serçe aslında çok şey öğretir şu insanlığa. Piknikçilerimiz ormana saygıyla mangaldan vazgeçmeli ve anız yakmamalı çok sıcak aylarda. Yaktığımız ateşi suyla iyice söndürerek, sigara izmaritlerini kuru otların arasına atmayarak, hayvanları tüfekle ve tuzak ağlarıyla avlamayarak, çocuklara ağaç sevgisini küçükken öğreterek bilinçli olmalı herkes. Ormancılar, doğaseverler, izciler bilinçlensinler ki yeşili korumak adına ormanda yaşayan her canlımız huzurla yaşasın şu hayatta. Yaşamak, nefes almak her canlının en doğal hakkıdır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu