Oyun Sahnesi Misali

Elif Yavaş

Elif Yavaş

Tüm Yazıları

Dünya bir tiyatro olsa her insan da capcanlı bir oyuncusu olurdu. Açık hava tiyatrolarının en müzikal dilli örneğini nefes alış verişimizle ıslık çalarcasına yaşatıyoruz. Duyu organlarımız, günlük hayatta yaptığımız her eylemin canlı şahidi iken iyilik melekleri de her birimizin muhasebe defteri. Asıl oyun ana rahmine düştüğümüz an başlıyor ve mezara dek yazılıyor ömür senaryomuz.

FAUST: – Kendimi bacaklarım üstünde sapasağlam hissettiğim sürece, bu düğümlü değnek bana yeter. Bahar, kayın ağacının damarlarında harekete başladı; çam bile onu hissediyor; bizim durumlarımız üzerinde niçin etki yapmasın? Fakat söyle bana; duruyor muyuz, yoksa ileri mi gidiyoruz? Yüzlerini buluşturan kayalar ve ağaçlar, çoğalan ve kabaran kıvılcımlar hepsi, hepsi nasıl döner gibi görünüyor! Havada fırtına nasıl bir kudurganlıkla dolaşıyor, ensemi nasıl kamçılıyor!

(GOETHE, “FAUST” adlı manzum tiyatro kitabından. ‘On İkinci Sahne: Hartz Dağı’, Karanfil Yayınları. Faust’un cümlesine ait diyalogdan bir örnek. )

Bir kıvılcım düşse çam ağaçlarına, parıldasa dallardaki her bir yaprak. Orman yangınlarında parlayan ateş kıvılcımı değil de tabiata renk katan kıvılcım ışınlansa. Yer ile gök, bulutla rüzgâr nasıl da en güzel dansını canlandırmak uğruna yemyeşil ormanda sahne alırdı. Kitap aralarına saklandı en güzel cümleler, hammaddesi ağaç olan atasını unutmadı. Bir tiyatro şu yaşadığımız dünya, oyunumuzu en güzel son ile noktalamak da tamamen bizim elimizde.

Aklım Çıkıyor//

elif yavaş köşe yazıları Oyun Sahnesi Misali