Hüseyin YıldırımKöşe Yazıları

Hz. Ali rh ve Cömertlik

“Kendileri istekli oldukları halde yemeklerini yoksula, öksüze ve esire verirler ve onlara: ‘Bunu size Allah rızâsı için yediriyoruz. Sizden karşılık ve teşekkür beklemiyoruz. Biz Rabbimizin sert, belâlı bir gününden korkarız’, derler. Allah da onları o günün fenalığından korur. Yüzlerine parlaklık, gönüllerine sevinç verir.” İnsan, 8-11

Rasûlullah Efendimiz sav buyur,
“Allah, bir kuluna hayır murâd ettiğinde onu insanların ihtiyaçlarını karşılama yolunda istihdâm eder.” Süyûtî, II, 4/3924
Bir gün Hz. Ali, zevcesi Fâtımatü’z-Zehrâ’ya:
“–Çok acıktım, evde yiyecek bir şey var mı?” diye sordu. Hz. Fâtıma, evde yiyecek bir şey bulunmadığını, yalnız altı akçelerinin olduğunu söyledi. Hz. Ali bu altı akçeyle yiyecek almak üzere çarşının yolunu tuttu. Yolda giderken birinin, bir müslümanın yakasına yapışmış:
“–Ya hakkımı ver ya da yürü hesap vermeye gidelim!” dediğini duydu.
Borçlu adam biraz mühlet istiyorsa da alacaklı müsâade etmiyordu. Adamların çekişmelerini gören Hz. Ali:
“–Münâkaşanız kaç para içindir?” diye sordu.
“–Altı akçe için.” cevâbını alınca, kendisinin de muhtaç olduğu o altı akçeyi vererek, borçlu müslümanı sıkıntıdan kurtardı.
Ardından Hz. Fâtıma’ya ne cevap vereceğini düşünmeye başladı.
Sonunda; «Nasıl olsa Fâtıma, kadınların seyyidesi, Rasûlullâh’ın kızıdır, anlayış gösterir.» diyerek evine döndü. Hz. Ali rh yaptığı îsârı Fâtıma vâlidemize anlattı. O da:
“–Çok iyi yapmışsın, elhamdü lillâh, bir müslümanı dar dan kurtarmışsın. Hak Teâlâ bize kâfîdir.” buyurdu. Fakat biraz da mahzun oldu. Hz. Ali, onun üzüntüsünü sezip, iki oğlunun da açlıktan ağladığını görünce gönlünde bir kırıklık hissederek dışarı çıktı.
«Bâri Rasûlullâh’a gideyim de O’nun mübârek yüzünü seyrederek üzüntümü unutayım.» diye düşündü. Bu düşünceyle yürürken, elinde besili bir deve olan bir kimseye rastladı. O şahıs Hz. Ali’ye:
“–Bu deveyi satıyorum, alır mısın?” diye sordu.
Hz.Ali parasının olmadığını söylediyse de adam veresiye olarak deveyi yüz akçeye sattı. Hz. Ali, elinde deve ile biraz uzaklaşmıştı ki, yolda rastladığı başka bir adam:
“–Bu deveyi bana üç yüz akçeye satar mısın?” diye sordu.
Hz. Ali kabul etti ve deveyi o şahsa sattı. Üç yüz akçeyi peşin alınca da çarşıdan yiyecek bir şeyler alıp evine götürdü. Hz. Fâtıma’ya, olup biteni anlattı. Yemeklerini yiyip Allâh’a hamd ü senâlar ettiler.
Daha sonra Hz. Ali, evinden çıkıp Peygamberimiz Efendimiz sav ’in yanına gitti. Efendimiz sav
“–Yâ Ali! Deveyi kimden alıp, kime sattın biliyor musun?” buyurunca:
“–Allah ve Rasulü bilir.” dedi. Peygamberimiz Efendimiz sav
“–Sana deveyi satan, Cebrâil as, satın alan da İsrâfil as idi. Deve de cennet develerinden idi. O müslümanı sıkıntıdan kurtardığın için Hak Teâlâ dünyada bire elli verdi. Âhirette vereceğinin hesabını ise kendisinden başka kimse bilmez.” buyurdu. Ramazanoğlu Mahmud Sâmî, Hz. Ali rh, s. 54. s. 119-122
Hz. Ali rh’nin şu sözleri¸ onun infakı ve cömert olmayı ne kadar önemsediğini gösterir.

 

İlgili Makaleler

“İki nimet vardır ki¸ beni hangisinin daha çok sevindirdiğini bilemiyorum. Birincisi¸ bir kimsenin¸ ihtiyacını karşılayacağımı ümit ederek¸ bana gelmesi ve bütün samimiyetiyle benden yardım istemesidir. İkincisi ise¸ Allah’ın¸ o kimsenin arzusunu benim vasıtamla yerine getirmesi veya kolaylaştırmasıdır. Bir Müslümanın sıkıntısını gidermeyi¸ dünya dolusu altın ve gümüşe sahip olmaya tercih ederim” Ali Müstakil, Kenzü’l Ümmal, VI, 598/17049.
Rabbimiz tüm İnananlara hakiki ümmet ve infak ehli olmayı nasip eylesin….

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu