GündemÖzel Haberler

Lezzeti Parmaklarda Tadı Damağınızda

Kasapzade Mahallesi Burhan Alkan Bulvarında hizmet veren Asbava sahibi Rıdvan Üretmen ile görüştük.

 

Her konuda yeniliğe açık olan Asbava’nın sahibi  Rıdvan Üretmen işletmesini ve başarısını Büyükşehir Merhaba ile paylaştı.

 

 

“Yemek üzerine bir çığır açtık”

 

Asbava’nın sahibi  Rıdvan Üretmen, “2 senedir Kepsut ’tayız. Sulu yemek, ızgara, meze ve tatlı çeşitleri ile hizmet veriyoruz. İşlerimiz güzel. Kepsut’ta yemek üzerine bir çığır açtık. Çünkü Kepsut’ta 12-13 yaşlarında lokanta sektöründe çalışmaya başladığımda o zamanlar belli çeşitler vardı. Salçalı köfte, piliç haşlama, kuru fasulye, pilav şeklindeydi. Biz burada hem sebze, hem meze, hem et çeşitleri olarak çok değişiklik yaptık” dedi.

 

“Halkımızı bunu  alıştırdık”

 

Değişiklik adına her şeyi yaptıklarını dile getiren Üretmen, “Değişiklik adına her şeyi yapıyoruz. Örneğin Kepsut’ta bir elvesan tava kimse bilmiyordu. Halkımızı bunu alıştırdık. Aynı zamanda farklı köfte çeşitlerimiz oluyor. Çardak köfte dediğimiz özel sosu olan bir köfte çeşidimiz var. Üzerine patates, patlıcan kızartıyoruz. Domates ve biberi de ekleyip fırına veriyoruz. En üzerine de kaşar rendeliyoruz. Güzel ve lezzetli oluyor. Bunun yanında hasan paşa köfte çıkartıyoruz. Her türlü çeşit oluyor.  Yoğurtlu kabak taratoru çiğden yapıyorum. Önceden genel olarak kavurarak yapılırdı. İçine biraz sarımsak ve üzerine yağ ilave edince  çok hafif ve ferahlatıcı bir meze oldu. Karnabaharın da farklı çeşitlerde yapıyoruz. Sevmiyorum diyen insanlar şimdi onları yemek için geliyorlar” dedi.

 

“Kerevizi portakallı yapıyoruz”

 

Üretmen, “Sebze yemeği Kepsut’ta çok zordur. Diğer arkadaşlar ile konuştuğumda bir çoğu yakınıyor. Ispanak bile yemiyorlar diyenler var. Ben de şahsen karnabahar yemezdim. Kereviz hayatta sevmezdim. Kendim bile artık kerevizden vazgeçemiyorum. Biz kerevizi portakallı yapıyoruz. Pırasayı da portakallı ve ya mandalinalı yapıyoruz. Hem o kokusunu almış oluyor hem de farklı bir aroma vererek lezzeti oluşturuyor. Çok da güzel oluyor. Kereviz karaciğere çok iyi gelen bir sebzedir. Kabağın hem mide hem de sindirim sistemi için faydası vardır. Ben bunları da takip ediyorum. Bunlar da önemli çünkü sağlık açısından neyin neye iyi geldiğini bilmekte fayda var” dedi.

 

“Kepsut bizi sevdi”

 

İşlerinin günden güne çoğaldığını dile getiren Üretmen,  “Allah şükür ilk açtığımız günden beri Kepsut insanı, esnafı olsun, memuru, köylüsü olsun bizi sevdi. Açtığımız günden beri hiç işlerimizde azalma olmadı. Aksine daha da çoğalıyor. Düğün, cemiyet yemekleri için de hizmet veriyorum. Artık insanlarımız da lezzet arıyor. Yemeklerde de bu yönde hafta sonları boş kalmıyoruz. Darbe ve referandum olayları bizi çok etkilemedi. Piyasa gerçekten zor. Durgunluk var. Millet parası olsa bile bunu hemen harcamak istemiyor. Ama bu bize çok yansımadı” dedi.

 

“Kepsut’ta bir çıta yükseltmiş olduk”

 

Üretmen, “Kendi açımdan Kepsut’ta bir çıta yükseltmiş olduk diyorum. Bunu övünerek değil de elimizden gelenin en iyisini yaptığımızı düşündüğüm için söylüyorum. Güleryüz, kalite, hijyene çok fazla önem veriyoruz. Zaten gıda sektöründe hijyen konusunda kesinlikle taviz veremezsin. Ben zaten kendim çok titiz bir insanım. Temizlik olmazsa olmazım. Hizmet konusunda Kepsut’daki arkadaşlar da artık daha farklı çeşitler çıkarmaya başladılar. Arada oturup bir araya geliyoruz. Eksiğimiz, kusurumuz nedir diye, birbirimize yardımlarımız oluyor. Ben gelmeden önce lokantacılar birbirine selam dahi vermezmiş. Biz en kötü ihtimalle ayda bir birbirimiz ile toplanıyoruz. Bunu sağlayamasak bile gelip geçerken birbirimize selam verip çay, kahve içeriz. Hasetlik fesatlık yok bizde. Çünkü rızkı veren Allah. Herkes nasibini alıyor” dedi.

 

“Ciğer günleri çok rağbet görüyoruz”

 

Asbava’nın sahibi  Rıdvan Üretmen, “Çalışan müşterilerim telefon açıp sipariş veriyorlar. İlk açtığımız zamanlarda sadece birkaç okul vardı. Şimdi hastane personeli, eczacılar, belediye çalışanları, esnaflar olarak daha da fazlalaşıyor. Ciğer günleri çok rağbet görüyoruz. 1 saat öncesi haber verip ayırmamızı istiyorlar. Bizim akşam saatinde yemeklerimizin hepsi bitiyor. Et çeşitlerinden farklı yemekler çıkartıyoruz. Yemekleri sabah 11:00 gibi tezgaha çıkartıyorum saat 16:00 gibi de hepsi bitiyor. Yemek altında alev olduğu sürece suyunu kaybediyor. Özellikle patatesli yemeklerde. Yemekler tazeliğini, rengi  kaybetmesin diye saat 11:00 gibi çıkartıyoruz. Ondan öncesi zaten çorba ve kahvaltı servisimiz var. Serpme kahvaltıda da ne isterse onu yapıyoruz” dedi.

 

“Lezzetin adresi”

 

Yeniliklere açık olduklarını dile getiren Üretmen, “Yeniliğe açığız. Bazı yemek türlerini  ben İçine farklı şeyler katıp değiştiriyorum. Örneğin fırın türlü.  Patates, patlıcan, kabak, çiğden hepsini alt alta biraz bahatarlayıp, sarımsak ilave ediyorum. Ayrı bir yerde domates, biber, soğanı kavuruyorum. Bunu malzemelerin üzerine ilave ediyorum. Fırına sürüyorum. Çok lezzetli bir yemek oluyor. Kızartma olduğunda mideyi yakıyor. Ben şahsen kendim de mide rahatsızlığı yaşayan biriyim. Haşlama olarak ve ya fırında yapmaya çalışıyorum. Hem sağlıklı, hem de lezzetli oluyor. Şakşukanın da sıcağını yapıyoruz. Çok da tercih ediliyor. Hafif oluyor. Sebze yemeklerine alıştırdık. Etin yanında farklı çeşit olmuş oluyor. Yaz geldiğimde havuç, biber, kabak tarator gibi yoğurtlu çeşitler çok yapıyoruz.  Bir de yapılıştan yapılışa fark ediyor. Her elin muhakkak farklı bir lezzeti oluyor. Aynı malzemeyi aynı gramajda kullansan bile elin tadı farklı oluyor. Zaten bizim sloganımız ‘ Lezzetin adresi.’” dedi.

 

“Hafif tatlı çeşitleri yapıyoruz”

 

Farklı lezzetleri ortaya çıkartan Üretmen, “Bizim buralarda irmik ve un helvası yaygın ama un helvası ağır gelebiliyor. Ben de bunu biraz değiştirdim. Sütlü irmik tatlısı yapmak için 1 kilo una 2 kilo irmik karıştırıyoruz. 1 kilo tereyağı 1 litre de sıvı yağ katıyoruz. Ben çok katı yapmıyorum. İlk önce irmiği koyuyoruz. Rengini değiştirdikten sonra ununu ilave ediyoruz. Karıştırdıktan sonra soğuk süt ilave ediyoruz. Normalde su katılır ama biz onu süt ile yapıyoruz. Bu şekilde çok daha lezzetli oluyor. Herkes helvayı çok fazla yiyemez. Bu öyle değil. İnsanın yedikçe yiyesi geliyor. İçine de çam fıstığı ilave ediyoruz. Şeker de 1’e 2 oluyor. Bizim verdiğimiz tarifte 3 kilo olduğu için 6 kilo şeker, 9 litre de süt oluyor. Rengi biraz açık, ama lezzeti  ve kıvamı muhteşem oluyor. Elimizden geldiği kadar hafif tatlı çıkarmaya çalışıyoruz” dedi.

 

“Ilık su ve ağır ateş”

 

Kuru fasulye pişirmenin püf noktalarını söyleyen Üretmen,  “Kuru fasulye akşamdan ılık suya ıslanması gerekiyor. Sıcak olursa çabuk bozuluyor, hemen kokusu değişiyor. Soğuk suya ıslarsanız da diri kalıyor. Kuru fasulye ve nohudun bir püf noktası çok harlı ateşte pişirmemektir. Biz ilk önce haşlıyoruz. Suyunun bir miktarını döküyoruz. Bir miktarı kalıyor. Dökmemizin sebebi de gaz yapmaması amaçlı. Ayrı tarafta da sosunu hazırlayıp döküyoruz. Ağır ateşte yapıyoruz. En son da domates, biberini koyuyoruz. Bizim Kepsut’ un toprağı gerçekten çok verimli, ürünlerin lezzeti farklı oluyor. Kokusu, lezzeti illa farklı oluyor. O yönden şanslıyız. Kepsut ’tan ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz. Yerli ve taze ürünler seçiyoruz” dedi.

 

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu