Fahri SağlıkKöşe Yazıları

Şehitler Ölmez!

Şehit, din, vatan ve mukaddes değerlerin bekası için gerektiğinde can feda eden mümine denir. Üzerinde ezan-ı Muhammedinin yankılandığı vatan toprağını korumak için can verenler şehittir.

 

Şehitler Ölmez!… Kur’an-ı Kerim şehitlerin diri olduklarını bildirmekte, onların ölü olduğuna inanmaktan müminleri sakındırmaktadır. Anlaşılan o ki şehitler; berzahta mahiyetini idrak edemeyeceğimiz bir hayat yaşamaktadırlar. Her şehadet olayı ile bizler bu hakikati bir kez daha idrak ederiz. Cihat meydanında kahpe bir kurşunla vurulan cengâverin, yere düşünce hayatı sona erer. Bu sırada Kur’an’ın müjdesi kulaklarımızda çınlar. Gayb âlemine dair bu haberi âlemlerin Rabbinden başka kim verebilir? Yaşanılan tarifi imkânsız ıstırabın acısını başka hangi haber hafifletebilir?

“ Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma! Bilâkis onlar diridirler; Allah’ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleriyle sevinçli bir halde rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar.” (Al-i İmran 169 )

Bu diriliğin mahiyeti hususunda âlimler farklı yorumlarda bulunmuşlardır. Şehitlerin kabirdeki hayatı ile ilgili ana hatlarıyla iki görüş bulunmaktadır.

Bunlardan birincisine göre şehitler hem bedenen hem ruhen diridirler. Zira Allah Teâlâ mükâfatlarını kendilerine ulaştırmak için onları diriltir. Dirilişten önce daha kabir hayatında onları cennet yiyecekleriyle rızıklandırır. Onlara ruhen olduğu gibi bedenen de nimetler lütfeder. Diğer insanların cennete girdiklerinde istifade edecekleri nimetlerden, şehitler kabir ve berzah hayatında da istifade ederler. Allah dirilişten önce berzahta onlardan başka hiç kimseye bu nimetleri ikram etmemektedir. Bu, şehitlere has kıldığı bir özelliktir. Ancak bizler onların hayatını duyularımızla idrak edememekteyiz.

İkinci görüşe göre onlar bedenen değil ruhen diridirler. Şehitler Rableri katında canlıdır, rızıkları ruhlarına arz edilir, onlara hayat ve sevinç ulaşır. Şehitleri, şehit olmayan müminlerden ayıran şey, Allah’a yakınlığa ve bu yakınlığın verdiği sevinç ve itibara ziyadesiyle nail olmaları, diğer müminlerden daha üst seviyede cennet nimetleri ile ruhen rızıklandırılmalarıdır.

Kur’an’ın bu müjdesiyle, istikbale dair ümidimiz canlanır; şehide minnetimiz, vatana sadakatimiz, Allah’a imanımız daha da artar. Bu müjde ile teselli bulur, şehidi omuzlayıp onu eşsiz yeni hayatına uğurlarız. Gönüllerimizde yer etmiş bu hakikat dillerimizle dalgalar gibi yayılır, her yer bu hakikati haykıran seslerle dolar, yerler ve gökler bu hakikatle yankılanır:

“Şehitler ölmez! Şehitler ölmez! ”

Peki, ne demek şehitler ölmez? Namazlarını kılıp toprağa gömdüğümüz, mezarlarına taşlarını diktiğimiz, ruhlarına Fatihalar, Yasinler okuduğumuz şehitlerin ölmemesi ne demektir.

“Şehitler ölmez” cümlesi manevi ve mecazi bir anlatımdır. Kur’an-ı Kerim’in ifadesidir. Şehitler uğruna can feda ettikleri davaları ile bütünleşerek hem kendilerini hem de davalarını ölümsüzleştirmişlerdir. Türk insanı dini ve vatanı için canlarını feda edenleri de, hainleri de asla unutmaz ve unutturmaz.

Mekkelilerin, zulmünden kaçarak, Medine’ye hicret eden Müslümanlar, ilk savaşlarını Mekkelilerle Bedir civarında yaparak, ilk zaferlerini kazandılar. Böylece Müslümanlar, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) önderliğinde Mekkeli müşriklere ilk hezimetlerini tattırmış oldular. Bedir savaşında başta İslâm’ın ve Hz. Peygamber’in en büyük düşmanı Ebu Cehil olmak üzere yetmiş müşrik öldürüldü, yetmiş kişi de esir alındı. Buna karşılık Müslümanlar sadece on dört şehit verdiler. Hz. Peygamber şehitlerin namazını kıldırarak onları defnettirdi; Kureyş’in ölülerini de gömdürdü. Müslümanların bu savaşta meleklerin yardımıyla desteklendiği Kur’ân-ı Kerîm’de açıkça ifade edilmektedir (Âl-i İmrân 3/123-125; el-Enfâl 8/9-12, 17). Buna mukabil İslâmiyet’e karşı ısrarlı bir direniş gösteren Kureyşliler’in de Allah tarafından cezalandırıldığı anlaşılmaktadır. Nitekim Duhân sûresinde yer alan “batşe-i kübrâ” (44/16), yani “şiddetli yakalayış” tabiriyle Bedir Savaşı’nın kastedildiği müfessirlerin çoğu tarafından kabul edilmektedir

Bedir Savaşı’nda şehit olanlar için insanlar aralarında “Falan öldü, filan öldü.” diye konuşurlarken Kur’an böyle bir nitelemede bulunmaktan sakındırmış, onların diri olduklarını ifade etmiştir. Söz konusu ayet şöyledir: “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz.” (Bakara, 2/154.)

Aradan geçen asırlara rağmen Bedir Şehitleri, Uhut Şehitleri, Malazgirt şehitleri unutuldu mu? Onlar hala kalplerimizde yaşamıyorlar mı? Çanakkale şehitleri, Kurtuluş Savaşı Şehitleri, 15 Temmuz Şehitleri, özetle bütün şehitlerimiz unutuldu mu? Onlar hala kalplerimizde yaşamıyorlar mı? Elbette yaşıyorlar. Kıyamete kadar yaşamaya devam edeceklerdir.

Ölüm yokluk değildir. Başka bir âlemin kapısıdır.

Nasıl ki, toprak altına giren bir çekirdek, görünüşte ölüyor, yok oluyor. Fakat gerçekte daha güzel bir hayata geçiş yapıyor. Çekirdek hayatından ağaçlık, sebze ve meyvelik bir hayata geçiyor. Şehitler de görünüşte toprağa giriyor, kayboluyor ama geçekte kabir ve berzah âleminde daha mükemmel bir hayata kavuşuyorlar.

Beden ile ruh, ampul ile elektrik gibidir. Ampul kırılınca elektrik yok olmuyor, var olmaya devam ediyor. Biz onu görmesek te inanıyoruz ki, elektrik hala mevcuttur. Aynen bunun gibi, insan ölmekle ruh vücuttan çıkıyor. Fakat var olmaya devam ediyor. Yüce Allah şehitlerin ruhlarına daha güzel bir beden ve elbise giydirerek, kabir ve berzah âleminde yaşamlarını devam ettiriyor.

Bu sebeple Peygamberimiz (s.a.v.) ; “Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçe, ya da Cehennem çukurlarından bir çukurdur.” buyurarak, kabir hayatının varlığını ve nasıl olacağını bize haber veriyor.

Herkes şehit olamaz. Ama herkes kabrini Cennet bahçelerinden bir bahçe yaparak şehitlere komşu olabilir. Ne mutlu şehitlere komşu olabilenlere!

Fahri SAĞLIK

Emekli Müftü

…Şehitler Ölmez!..

Daha fazla köşe yazısı için tıklayın…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu