Gündemİlçe HaberleriTürkiye Gündemi

TBMMOB: “Marmara Yaşasın”

TBMMOB: “Marmara Yaşasın”

TMMOB Balıkesir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Mimarlar Odası Balıkesir Şube Başkanı Betül Dikici 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle Marmara’da yaşanan müsilaj tehlikesine dikkat çekti. Dikici, Müsilaj sorununun sadece Marmara Denizine kıyısı olan belediyeler tarafından ele alınmasının bir eksiklik olduğunu, Çevre ve şehircilik bakanlığının çözümüm parçası olması gerektiğini söyledi.

Marmara Denizi’nin  yıllardır içine dökülen kirliliği artık kustuğunu söyleyen Dikici, Müsilaj Oluşum’unun; organik atıkların deniz içinde seyrelmemesi veya seyrelme fazlarının gerçekleşmesinin yavaşlaması ve sekteye uğraması sonucu olduğunu hatırlattı. Çoğalan musilaj veya deniz salyaları gözle görülür duruma geldiğini söylediler. Müsilaj’ın sakin, karışmayan deniz (oksijenlenmesi uzun süren veya az olan) ortamlarında oluştuğunu ifade etti.

MÜSİLAJ’IN İKİ ANA NEDENİ VAR

TMMOB Balıkesir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri  Betül Dikici “Marmara Denizi`ndeki yaşanan Müsilaj sorunlarının iki ana sebebi vardır; Birincisi organik yükün artması ikincisi sıcaklığın bazı mikroorganizmaların üremesi için en elverişli duruma gelmesidir.  Marmara Denizi`nde mevsimsel bir geçişe denk gelen Nisan sonu-Mayıs başı dönemlerinde bir hafta kadar bir periyotta kendini açığa vuran müsilaj sorunu denizin kendi iç dengesi ev yağış rejimi gibi etmenlerle hemen her yıl gözlemlenebilmektedir. Mevsimsel ve doğal olan müsilaj sorununun çok daha uzun süre ve büyük yoğunlukta yaşanmasının sebebinin yukarıda belirtilen iki ana sebepteki değişikliktir.” Dedi.

ÇEVRESEL FAKTÖRLER

TMMOB Balıkesir İl Koordinasyon Kurulu  adına yapılan açıklamada Dikici, “Marmara Denizi`ndeki kirliliğin ve organik yükün yanlış atıksu arıtma sistemlerinden ötürü ciddi bir şekilde artmış durumdadır. Bunun yanı sıra küresel ısınmadan ötürü Marmara Denizi su sıcaklığındaki artış müsilajın bugünkü olumsuz durumuna nedendir. Yanlış Atıksu yönetimi Deniz deşarjlarında atıksuyun bırakıldığı derinlik, denizaltı akıntıları ile ağır metal/kimyasal sanayi kirliliği ve artan nüfus yoğunluğu sorgulanması gereken duruma ulaşmıştır. Müsilajın sürekli ve yaygın halde devam etmesi, deniz içindeki atıksu organik dağılımının seyrelmediğini göstermekte olup, atıksuların bırakıldığı noktalarda yeterli seyrelme olmadığı gerçeği ile karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir. Marmara Denizi çevresinde bulunan çok sayıda kentin (yaklaşık 25-30 milyon eşdeğer nüfusun) atıksuları tam biyolojik arıtma olmadan büyük ölçüde fiziksel çökeltme ve ızgara sistemleri sonrasında Marmara denizine deşarj edilmektedir. Deniz deşarjı sistemleri çoğu zaman hareketli su ortamı kabülüne göre dizayn edilmiş sistemlerdir ” dedi.

ATIK SU YÖNETİM POLİTİKASINA DİKKAT

“Ayrıca Marmara’ya bir başka ciddi kirlilik yükü sağlayan noktanın Ergene havzası ile birlikte İzmit Körfezi, Yalova Tersane Bölgesi ve Güney Marmara kıyılarındaki Biga’daki ağır metal sanayiinin olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Bu bölgedeki yanlış atıksu yönetim politikası Marmara Denizinin kirliliğine nedendir. Bu kirlilik yalnızca biyolojik değil, kimyasal bir muhtevaya da sahiptir. Vakit kaybedilmeksizin atıksu yönetimi planlaması yapılmalı, her türlü denetim, kontrol ve deşarj parametreleri şeffaf ve ulaşılabilir olmalıdır.”

“SADECE BELEDİYELERİN SORUNU DEĞİLDİR”

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın sürece müdahale etmesini ve çözümün bir parçası olması gerektiğini ifade etti. Marmara Denizinin, sanayi atıkları, evsel atıklar ve tarımsal atıklarla denetimsizce kirletilerek adeta foseptik çukuruna dönüştürülmesine seyirci kalan ve bu konuda doğayı korumak adına önlemler almayan idareciler, ilgili kurumlar, belediyeler ile ayrıca herkesin bu sonuçta sorumluluğu vardır’’dedi.

ÇARPIK KENTLEŞME VE DENETİMSİZ SANAYİLEŞME

“Bilim insanları, meslek odaları, STK’lar, hukukçular, yaşam savunucuları olarak yıllardır Marmara Denizi için önlem alınmasını istiyoruz. Bir zamanlar 127 tür balık veren ve tüm ülkeyi balığa doyuran Marmara Denizi’nde insan kaynaklı kirlilik yüzünden 4 tür balık kaldı. Avrupa Birliği ülkeleri Marmara Denizinde üretilen tüm çift kabukluların girişini yasakladı. Kamu yararına aykırı plan çalışmaları, çarpık kentleşme ve ayrıca denetimsiz sanayileşme gibi hukuka ve doğaya aykırı uygulamaların Marmara Denizi ile birlikte çevresindeki hayatı da öldürmeye başladığını belirterek; Şirketlerin ve sermayenin kârlarının daha fazla artması için doğamız ve sularımız kirletilmektedir. Ergene nehrinden Dilovası’na, Nilüfer çayından Güney Marmara Kıyılarına, İzmit Gemlik,  Bandırma, Erdek Körfezlerinde, Manyas, İznik, Sapanca, Uluabat Göllerinde toprağın ve suyun kirletilmesi her gün her an yeniden gerçekleşiyor. Bu doğa suçuna, ayrıca katliamına sessiz kalmak istemiyoruz.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu