GündemKöşe Yazıları

Başımıza Taş Yağacak!

Başımıza Taş Yağacak!

Geçtiğimiz Cumartesi ( 12.02.2022 ) günü akşam haberleri izlerken spikerin İstanbul ilçelerinden birinin meclis gündemine eşcinseller konusu gelmesi üzerine söz alan bir meclis üyesinin “ Onlarınki sadece bir cinsel tercihtir. Bugün medeni ülkelerde aynı cinsiyetten kişilerin evliliğine dahi artık izin verilir hale geldi. Artık dünyaya Osmanlı’nın eski o kör bakışından bakmayıp daha modern bakmak gerekir.” dediğini aktardığını duyduğumda kulaklarıma inanamadım. Haberi araştırdığımda maalesef doğru olduğunu gördüm. Kendi medeniyet değerlerini elinin tersiyle bir kenara itip körü körüne batı hayranlığı bataklığına saplanan bu zihniyet sahiplerini Allah ıslah eylesin deyip geçelim.

İnsan bir kere rayından çıkarsa nerelere sürükleneceği belli olmaz.

Bana tercihlerini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim demiş bilge insanlar.

– Onlarınki sadece bir cinsel tercihmiş. Hayır efendim, sadece bir cinsel tercih değil, bir cinsel sapıklıktır.

– Bugün medeni ülkeler artık buna izin veriyormuş. Bağışlayın beni, medeniyetiniz batsın demekten daha hafif bir tabir bulamadım.

– Dünyaya Osmanlı’nın eski o kör bakışından bakmayıp daha modern bakmak gerekirmiş.    Biz bu teraneleri çok işittik. İslam’a saldırmaya cesaret edemediği için arkadan dolanıp Osmanlı üzerinden yükleniyor şark kurnazı. Eşcinselliğe karşı duruş Osmanlı’nın eski o kör bakışı değil, Kur’an ve Sünnetin yani yüce dinimiz İslam’ın öz bakışıdır.

Sözü fazla uzatmadan konuyu kısaca özetleyeceğim.

Bütün ilahi dinler eşcinselliği bir bozulma, bir ahlaksızlık, tabii olanın dışına çıkma, bir ayıp, günah ve sapkınlık olarak görürler. Tevrat’ta, Sodom ( Lût kavminin yaşadığı şehir ) halkının Rabbe karşı günahkâr olduğu ve orada her türlü ahlâksızlığın, özellikle cinsî sapıklığın yaygınlaştığı ifade edilir (Tekvîn, 13/13; 18/20). Yahudilikte çirkin bir davranış olarak kabul edilen eşcinsellik yasaklanmış ve bu tür ilişkide bulunanların cezalandırılması gerektiği prensip olarak kabul edilmiştir. (Levililer, 18/22; 20/13). Yeni Ahitte de ( Kitab-ı Mukaddes’in sadece Hıristiyanlara ait olan ikinci kısmı ) eşcinsel ilişkide bulunanlar şiddetle kınanan kimseler arasında zikredilir. (Romalılar’a Mektup, 1/27; Korintoslular’a Birinci Mektup, 6/9).

İslam’da “eşcinsel” kavramının karşılığı olarak “livâta” (Oğlancılık, erkek erkeğe cinsel ilişki) kavramı kullanılmaktadır. Kur’an-ı Kerîm’de “aşırı derecede çirkin davranış, açık hayâsızlık ve sapkınlık” anlamındaki fâhişe ve fahşâ kelimeleri livâta kavramını da kapsayan geniş bir içerikle yirmi dört yerde kullanılmıştır.

Cinsî ihtiyaçların tabii ve meşru çerçevede karşılanması, fıtrat ve iffetin korunması, insanlık onurunu zedeleyen her türlü cinsî azgınlık ve sapıklıktan uzak durulması Kur’an’ın temel mesajlarından biridir. Kur’an’da, Lût kavminin livâtanın yaygınlık kazandığı ilk toplum olduğuna atıfla onların, bu çirkin fiili işlemeleri ve peygamberleri Hz.Lût’un  kendilerini bu işten alıkoymaya yönelik uyarı ve öğütlerine kulak vermeyişleri sebebiyle helâk edildiği anlatılır. (el-A‘râf 7/80-84; Hûd 11/78-83; el-Enbiyâ 21/74; eş-Şuarâ 26/161-175; en-Neml 27/54; el-Ankebût 29/28-35).

Hz. Peygamber’in hadislerinde de livâta kınanmış ve bu fiili işleyen kimseye Allah’ın rahmet nazarıyla bakmayacağı bildirilerek livâta yapanların lânetlendiği ifade edilmiştir.

İslâm dini, cinselliği tabii bir vakıa olarak kabul edip, cinsel ihtiyaçların mâkul ve meşrû zeminde giderilmesine imkân vermiş, ancak cinselliğin insanlık onur ve değerini ihlâl edecek biçimde kontrolsüz kullanımını önleyici bazı sınırlamalar getirmiştir. Evliliğin teşvik edilip aile hayatını ve kurumunu korumaya yönelik tedbirlerin alınması, iffetin ve neslin korunmasının dinin temel gayeleri arasında gösterilmesi, ahlâk eğitimine önem verilmesi, müstehcenlik, fuhuş ve zina ile mücadele edilmesi bu konuda alınan koruyucu önlemlerden bazılarıdır. Alınan önlemlerin en önemlilerinden birisi de livâtanın şiddetle kınanıp büyük günahlardan sayılması olmuştur. İslam’da konu ferdî ve toplumsal ahlâk, cinsiyet ahlâkı ve eğitimi gibi açılardan ele alınıp fert ve toplumların böyle bir sapkınlıktan korunması, fertlerin bu tür davranış ve eğilimlerini önleyici ve tedavi edici tedbirlerin alınması üzerinde önemle durulmuştur.

Günümüzde eşcinsel ilişki bazı toplumlarda bireysel özgürlük kapsamında değerlendirilerek sınırlı ölçüde hoşgörü ile karşılansa da, insanlığın ortak sağduyusu ve kamuoyu eşcinselliği insanî değerlere ve insan haysiyetine aykırı çirkin bir davranış olarak görmeye devam etmekte, onunla mücadelede en etkili yol olarak karşı cinsler arası tabii ve meşru ( nikâhlı ) ilişki önerilmektedir. Eşcinsellik eğilim ve davranışı biyolojik veya psikolojik bozukluğun bir ürünü olması durumunda ise tedavi edilmesi gereken bir hastalık sayılmaktadır.

Eşcinsellik ile ilgili fertlerin farklı kişisel değerlendirmeleri olabilir. Fakat Müslümanı bağlayan Kur’an ve Sünnettir. Kur’an’ın eşcinsel ilişki için “fahişe”, “habâis” kelimelerini kullanması, sevgili Peygamberimizin bunu kınaması ve bu fiili işleyen kimseye Allah’ın rahmet nazarıyla bakmayacağını bildirmesi bizim bundan uzak durmamız için yeterli deliller ve uyarılardır.

Sonuç olarak, insan onurunun bireysel yönü olduğu kadar toplumsal yönünü de vardır. Birey, toplumun bir parçası olduğu için, genel toplumsal yarar göz önünde tutularak bazı davranışları kısıtlanabilir. Bireyin ahlaki tercihi olduğu gibi toplumların da ahlaki tercihleri bulunmaktadır. Müslüman mahallesinde salyangoz satılmamalı, ağzımızdan çıkanı kulaklarımızın duyması sağlanmalıdır.

Fahri SAĞLIK

Emekli Müftü

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu