GündemKöşe Yazıları

Eyvah Yaşlanıyorum

Eyvah Yaşlanıyorum

Yaşlanmanın, geri dönüşü olmayan, üzücü ve kaçınılmaz bir fizyolojik süreç olduğunu biliyoruz elbette. Lakin herkesin yaşlanma hızının ve biçiminin birbirinden farklı olduğunu söylüyor uzmanlar. Yani yaşlanma, bizim onu nasıl algıladığımıza ve bedenimize nasıl davrandığımıza bağlıymış. O halde bu süreci iyi yöneterek durumu lehimize çevirebilir miyiz?

Nörolog-Yazar Oliver Sacks The New York Times’daki “The Joy Of Old Age” başlıklı yazısında “bir zamanlar ailemin ve sınıfın en genç üyesi iken, şu anda en yaşlısı olsam da, en genç olma hissimi hep korudum” demiş.

O halde yaşlanmamızın tek sebebinin geçen yıllar olmadığı aşikâr bu durumda. Nice seksen yaşında gençler ve otuz yaşında ihtiyarlar görüyoruz çevremizde değil mi, sırf hayata bakış açılarından kaynaklanan. Bu arada genç kalan yaşlıları incelediğimde, kendilerini seviyor ve değer veriyor olmalarının, ortak özellikleri olduğunu fark ettim. Zira uzmanların da açıkladığı gibi sevgisizlik ve bir işe yaramadığını hissetmek, insanı hasta eden ve yaşlanma sürecini hızlandıran bir durum.

Yaşlanmayı yavaşlatmak için, zihni sürekli genç tutmak önemli.  Sanırım gençlerle sohbet etmenin, onlarla bir aktivite paylaşmanın verdiği yaşam enerjisinin nedeni de bu olmalı. Bunun yanında güncel konuları, teknolojik ve bilimsel gelişmeleri, yaşama dair olup bitenleri vesaire takip ederek zihnin sürekli meşgul edilmesi, insanın kendisi ile uğraşmasına fırsat vermediği gibi, yaşamsal gelişmelerden de koparmamış oluyor böylece.

Yeniliğe ve değişime açık olmak, her gün yeni bir şeyler öğrenmek, rutin işlerin haricinde hobiler edinmek, sosyal sorumluluk projelerinde yer almak, az yemek, çok hareket etmek, kaliteli uyku, neşeli olmak, takıntılardan mümkün olduğunca kurtulmak, geçmişi geçmişte bırakmak, üretken olmak gibi elbette yapılabilecek bir sürü alternatif bulabiliriz kendi yaşam tarzımıza göre.

Mesela zihnimizin emekli olmaya ihtiyacının olmadığını biliyor muydunuz? Hatta onun yaşla ve yaşlanmayla ilgili bir sorununun olmadığını, ileri yaşlarına rağmen zihinsel becerilerini kaybetmeyen insanlarda görüyoruz.  O halde biyolojik yaşımızı sadece rakamsal değer olarak kabul edip, yaşsız yaşamayı seçmek elimizde demek ki.

“Eyvah yaşlanıyorum” paniği, altında başka nedenler içeren ve kişiye göre değişen psikolojik bir sorun da olabilir. Kimileri için güzellik kaybı, kimileri için ölüm korkusu, kimileri için yalnız kalma, kimileri için de kendi işini dahi yapamayacak olma düşüncesi ve daha birçok neden sayılabilir bu hisle ilgili.

Bu gün ne yapıyorsak aynı zamanda geleceğimizi de şekillendiriyor olmanın bilinci ile yaşlılık dönemlerimizin temellerini atabiliriz aslında. Gülümseyerek “geç kaldık yahu” diyenleriniz olabilir, kim bilir belki de o gün bu gündür. Ne dersiniz?

Bırakın yüzünüzdeki çizgiler yaşanmışlıklarınızın şahidi olarak bilgelik katsın size. Önemli olan her ne yaşta olursanız olun, geriye dönüp baktığınızda gülümseyeceğiniz bir hikâyeniz olsun sevgi ile.

Demet TOK

Şair/Yazar

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu