Köşe Yazıları

Mevlid Gecesi …

Bismillâhirrahmanirrahim  “(Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.”Enbiyâ, 107

Bismillâhirrahmanirrahim  “(Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.”Enbiyâ, 107

 

Mevlid Gecesi …… Bu yıl Mevlidi Gecesi 26 Eylül Salı gününe denk gelmektedir. Yani Rabi’ül’ Evvel ayının onikinci gecesidir.

Mevlid Peygamberimiz sav’den üç dört asır sonra kullanmış olmakla  birlikte, bid’atı hasene denilen bir uygulamadır.

Mevlid kelimesi “doğum” manasına  gelmektedir. Müslümanlar, her yıl Rebiü`l-evvel ayının on ikinci gecesini miladî 910’lü yıllarından beri kutlamaktadır.

Hz. Peygamberimiz sav’in   kendisine pazartesi günü oruç tutmanın fazileti sorulduğunda, “Bu benim doğduğum ve bana vahiy indirilen gündür” buyurmuşlardır. Müsned, V, 297, 299; Müslim, “Śıyâm”, 197; Ebû Dâvûd, “Śavm”, 54

Fakat bu konuda İslam alimlerinin farklı görüşleri vardır. Hadis ve fıkıh alimi  İbni Hacer, mevlit kutlamaları için “Böyle bir günde, mevlid gecesinde Allah’a şükretmek tam yerindedir. Fakat mevlid merasiminin Peygamberimiz sav’in doğum gününe denk getirilmesi için dikkat etmek gerektir.” Demiştir.

İmam Suyuti ise müminlerin  Hz. Peygamberimiz sav ’in doğumu ile ilgili Kur’an-ı Kerim okumaları, bu nedenle yemek ve ikram yapmaları bida-i hasenedir  yani güzel bir bidattır. Çünkü, bu merasimlerde Hz. Muhammed sav’e karşı büyük bir tazim, bir saygı, onun dünyaya teşriflerinden ötürü büyük bir sevinç söz konusudur. Bu ise, sahibine büyük bir sevap kazındırır.”  Demiştir, İmam Suyuti, Hüsnü’l-Maķśid fî Ameli’l-Mevlid, 42

İslâm dünyasında ilk Mevlit Kandili kutlaması , Mısır’da hüküm süren Fatımîler Devleti döneminde olmuştur (910-1171). Rivayetlere göre bu merasimler saraya ait olup, sadece devlet erkanı arasında yapılmakta idi. Aynı zaman da bu Fatimîler Devleti , Hz. Ali ra ve Hz. Fatıma rah’ın doğum günlerinde de mevlid merasimi tertip ederlerdi.

Ayrıca çok geniş boyutta ve devlet geleneği şeklinde ilk mevlid merasimi, “Hicri 604 (miladi 1207) yılında, Selahaddin Eyyubî’nin eniştesi ve Erbil atabeği Melik Muzafferuddin Gökbörü tarafından düzenlenmiştir. O dönemde çok önem verilen bu merasimler, bütün halkı kapsayacak bir şekilde düzenlenirdi. Muzafferuddin, çevre şehirlerden  fakih, şeyh, vaiz ve diğer alimleri Erbil’e çağırır ve kutlamalar gayet görkemli bir şekilde yapılırdı. Bir kutlama sırasında 5000 koyun, 10.000 tavuk, 100 at kesilmiş, 100.000 tabak yemek ve 30.000 tepsi helva dağıtıldığının zikredilmesi törene katılanların sayısı hakkında bir fikir vermektedir”. Diyanet İslam Ansiklopedisi, XXIX, 475-479

Daha sonraki tarihlerde Mekke’de de mevlid merasimleri tertiplenmeye başlanmıştır. Mekke ve Medine’den sonra mevlid merasimleri, genellikle İslam dünyasında her yerde birbirinden farklı şekillerde düzenlenen bu merasimler, bugüne kadar sürekliliğini korumuştur.

Ecdadımız Osmanlılar tarafından mevlit merasimlerı, bazı tarihçilere göre Osman Gazi döneminde başlamış ve Kanuni Sultan Süleyman devrinde sarayda kutlanmış hatta Kanuni vefat ettiğin de bile Zigetvar da 1566 yılında çadırında mevlid okunmuştur. Fakat Osmanlı Devletinde ilk defa III. Murat zamanında, 1588’de resmi hale getirilmiştir. Merasimler, belirlenmiş teşrifat kurallarına göre çok titiz bir tarzda sarayda tertiplenir, ayrıca, önceleri Ayasofya Camii’nde kutlanmış, daha sonraları ise Sultan Ahmed Camii’nde yapılan merasimler, devlet erkanıyla; yani padişah, vezirler, paşalar, ağalar ve halk hep birlikte katılırdı. Diyanet İslam Ansiklopedisi, XXIX, 479-480

Medine-i Münevvere de sabaha karşı Bâb-ı Nisâ önünde toplanılır, burada kurulan kürsü üzerinde güneşin doğmasıyla birlikte beş hatipten ilki bir hadis okuyup padişah için dua eder, diğerleri sırasıyla mevlidin vilâdet, radâ ve hicret bahirlerini okurlar, sonuncusu dua ederdi. Daha sonra halka ikram edilen şerbet içilirdi. Mir’âtü’l-Haremeyn, II, 101-102)

Bu merasimlerde, önce Kur’an-ı Kerîm okunur, sonra mevlit den bölümler okunur. Vaz ve nasihat yapılır. En son dua yapılması adet olmuştur. Öyle ki bu merasimler belli kurallar içinde yapılmıştır.

Bugün hemen hemen her İslam ülkesinde Peygamberimiz sav’ in  doğumunda okunan çeşitli dillerde yazılmış mevlidler vardır.

Ülkemizde  en çok okunan mevlid  Bursa Ulu Cami İmam Hatibi olan Süleyman Çelebi merhumun 1409 yılında yazdığı Vesiletü’n-Necât isimli mevlidi dir.

Ülkemizde ise mevlid okumak  yaygın bir adet olmuş,  ölüm, hastalık ve daha birçok nedenlerle okunmaktadır.  Bazı İslam alimleri mevlid okumayı  bid’at sayarak karşı çıkmışlardır. İbni Hacer, İmam Suyuti gibi bazıları da bid’atı  hasene diyerek okunmasına cevaz vermişlerdir. Günümüzdeki uygulamaları gören Said-i Nursi ise “Mevlid-i Nebevî ile Miraciyenin okunması gayet nâfi ve güzel âdettir ve müstahsen bir âdet-i İslâmiyedir. Belki hayat-ı içtimaiye-i İslâmiyenin gayet lâtif ve parlak ve tatlı bir medar-ı sohbetidir . Belki hakaik-i imaniyenin ihtarı  için, en hoş ve şirin bir derstir. Belki îmanın envarını ve muhabbetullah ve aşk-ı Nebevîyi göstermeye ve tahrike en müheyyic (heyecan uyandıran) ve müessir bir vasıtadır.”  Meklubat, s. 281-285

Rabbimiz, Efendimiz sav’ in doğumunu bizlerin hakki kul ve ümmet olmamıza vesile eylesin….

Enbiyâ da Eğitim……

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu