GündemKöşe Yazıları

Milli ve Manevi Değerlerimiz

Değer yargıları, uzun zaman sonucunda içinde oluştuğu toplumun büyük çoğunluğu tarafından benimsenmiş, fert ve toplumun huzur ve mutluluğu için oluşturulmuş temel unsurlardır. Toplumda büyük çoğunluk tarafından benimsenerek yaşanılan bu değerler genel bir tanımlama ile “millî ve manevi değerler” olarak adlandırılmışlardır.

Milli ve Manevi değerler düşünce, tutum ve davranışlarımızı etkileyen, onlara yön veren zihinsel olgulardır. Toplumda değerli olarak görülen, herkes tarafından ulviyeti kabul edilen vatan, devlet, millet, bayrak, sancak, hürriyet, bayramlar, din, ahlak, namus, vicdan, içtenlik, dürüstlük, dostluk, sevgi, saygı, hoşgörü vb. kavramlar milli ve manevi değerlerimizin önde gelenleridir. Zamana ve zemine göre bazı değerler ön plana çıkar yükselir, bazıları da bir adım geride dururlar.

Bazı insanlar değer kazanayım, değerimi herkes takdir etsin derken alçalır, bazıları da topumun değerleri ile bütünleşip, onları özümseyip yaşayarak gönüllerde taht kurarlar. Fertlerin değeri değer verdiği şeyler kadardır.

İnsani ilişkilerde içtenlik, dürüstlük, dostluk ve güvenirlilik en kıymetli değerlerdir. Bu değerleri benimseyip yaşayanlar toplum nezdinde daha çok değer kazanırlar; bencil, çıkarcı, duygu ve düşünce yoksulu, düzenbaz kişiler ise değerlerini azaltarak itibarsızlaşırlar.

Değerimiz giyim kuşamla, rütbeyle, makam ve mevki ile artmaz. Ziya Paşa’nın dediği gibi, “altın işlemeli palan vursan eşek yine eşektir”. Değerin eski adı kıymettir. Altının kıymetini sarraf bilir demiş atalarımız. Namık Kemal, Hürriyet Kasidesinde ; “yere düşmekle cevher kıymetinden bir şey kaybetmez.” Der.

Kişinin davranışlarını yöneten, yönlendiren kural ya da ilkeler kişinin değer yargılarıdır. Değerlerimizden bağımsız davranışlarımız yoktur. Değer yargılarımızın temelini inancımız ve kültürümüz oluşturur. Değerlerimiz bir bakıma hayatımızın gayeleridir. Değer yargılarımız; kimliğimizdir, bizi yansıtır.

Demokrasilerde halka kızılmaz, halk kazanılır. Halkı kazanmak için, halk nezdinde değer kazanmak için halkın milli ve manevi değerleri ile bütünleşmek, onları benimseyip, özümseyip yaşamak gerekir. Özellikle toplumun önünde olan başta din, siyaset, yönetici, sanatçı, ilim ve fikir erbabı kişiler toplumsal değerlere daha fazla saygılı olmalı, değerleri ile kavga etmemelidirler. Aksi takdirde toplumun desteğine muhtaç oldukları zaman destek göremezler. Örneğin bir seçim sonrası hayal kırıklığına uğrayan siyasetçi hiddet ve öfke ile “ buradayım be buradayım…” diye avaz avaz bağırdığı zaman kimse onu duymaz, görmez. Daha doğrusu duyumsamazlıktan, görmemezlikten gelir. Bazıları da “…cahil kadın gibisin Türkiye’m. Yazık!” , “ Bakın çevrenize, Türkiye ne yazık ki eğitimli ve eğitimsiz cahillerle dolu.” diyerek kendilerine oy vermeyen halkı suçlamaya yeltenir. Hâlbuki yapmaları gereken iş, yüce milletimizi suçlamak değil,  yaptıkları hataları tespit edip onlardan dersler çıkarmaktır. Halkımızın değerleri ile hemhal olur, onları elinizin tersi ile bir kenara itmezseniz, işte o zaman bu millet sizleri de bağrına basar ve hayır dualarını ve desteklerini esirgemez.

En değerli şey nedir? sorusu çoğu zaman kafamızı kurcalamıştır. Değerler güzellik açısından ortaya konulduğuna göre, gelin değerlerimizi bu açıdan dile getirenlere kulak verelim.

En güzel köprü; Gönüller arasında kurulandır.
En güzel göz; Her şeye sevgiyle bakandır.
En güzel söz; Yalansız olandır.
En güzel ateş; Benliğimizi ısıtandır.
En güzel çiçek; Sevgiliye sunulandır.
En güzel ırmak; Dost bahçesine akandır.
En güzel ağız; Gerçekleri konuşandır.
En güzel yol; Hasret kavuşturandır.
En güzel kol; Zalime karşı kalkandır.
En güzel el; Bilgiye, kültüre uzanandır.
En güzel kapı; Mutluluğa açılandır.
En güzel kalem; Doğruyu, iyiyi, güzeli yazandır.

Fahri SAĞLIK
Emekli Müftü

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu