Semra AMAN AKYÜREK

BOŞUNA DEĞİL BUNCA YAYGARA BİR İŞÇİLİK Kİ HAKKA YARAYA

BOŞUNA DEĞİL BUNCA YAYGARA

BİR İŞÇİLİK Kİ HAKKA YARAYA

Kıymetli okurlarım bugün sizlere 2015 yılında başlayan ve şehirde çok konuşulan yıllara meydan okuyarak ihtişamı ve mimari yapısıyla öne çıkan bir restorasyon ve restorasyon aşamasından bahsedeceğim.

İlgili Makaleler

*Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, restorasyon sırasında Paşa camiye çok alışmış olan Balıkesir cemaati, bu ayrılığı kabullenemedi. Restorasyon başlar başlamaz haklı olarak camiye alışmış bazı esnaf ve bazı vatandaşlar, 2 senede bitmesi planlanan restorasyonun uzamasına tepkiler göstermiş ve mahalle muhtarının da etkisiyle kahvehane sahipleri de ‘’çok uzadı kardeşim böyle olmaz diyerek’’ demeçler vermişti.

*2 yıllık süre verilen cami henüz 1’inci yılını geride bırakıyordu ki ‘artık bitsin’ denilerek çeşitli haberlere konu oluyor ve birtakım yorumlar yapılıyordu. 2016 yılında bazı gazetelerde olumsuz haberlerle adı gündeme geldi bu restorasyonun. Kimi zaman doğum günü partisi var kimi zamanda imam işçiye tokat attı gibi cümleler kullanılıyordu. Araştırmadan ve sormadan kulaktan kulağa yayılan fısıltı gazeteleri de revaçtaydı geçtiğimiz yıl. Gündeme gelme sebebi ise araştırmadan ve sadece tek taraflı istekler doğrultusunda yayınlanan haberlerdi. Oysaki haklı eleştirilebilecek yönleri de vardı aslı astarlı kanıtlı belgeli işte  bu! Diyerek ama nasılsa oturduğumuz yerden haber yazmak ve bol bol dedikodu üretmek vardı…

*Şehirde önemli bir değişim ve dönüşüm hâkimken, Balıkesir’in iki büyük camisinden biri olan muhteşem yapıyı merak etmemek bir gazeteci olarakta doğru değildi ve yazılı izinlerle bu aşamayı özellikle Vakıflar haftası gibi zamanlarda takip edebilmiştim.

*Heyecanlıyım! Niye mi? Bu mimari yapı çok özel. Balıkesir’in en önemli muhteşem külliyesi. Bu yapı ‘’Benim şehrim Balıkesir’de’’ Şehir dışından gelenlere, meraklılarına tek tek anlatılabilecek özelliklerle dolu. Burası geçmiş tarihi, anlatılabilecek güzellikleri, hüzünlü yaşanmışlıkları ve maneviyatı hissettiriyor, hissettirmekle de kalmayıp adeta yaşatıyor. Zaman diliminde ise; hala muvakkithanesinde gösterdiği saatler gibi. Bir zamanı anlatıyor. Tik tak tik tak namaz vakti…

* Cami çevresindeki bir kahvede 2016 yılının sonlarına doğru yaptığım bir sohbette 92 yaşındaki Hasan amca şöyle demişti; ‘Kızım dedem de anlatırdı hani evdeki saatler bile orada bir küçük oda var ya oranın saatine göre ayarlanır.’ Bu sözler geçmişte yaşananları anlatıyordu bir nevi… Yıl 2017 ve Mayıs ayındayız. Geçtiğimiz gün Cuma akşamı kaybettik Hasan amcayı.

*Çınaraltında 20 yıllık esnaflık yapan Şadi amca ve Fevzi amcayı da anmadan geçemeyeceğim. Hala aralarında münakaşa ediyorlar. Biri diyor ki hemen bitmeli diğeri diyor bu cami tarihi olduğu için bu kadar çabuk bitmaz, bitmemeli. Ben onları Hacivatla Karagöze benzetiyorum. Çınarın altında oturdum konuştum. Biri diyor ki hayır kızım benim dediğim doğru diğeri yok kızım sen ona bakma benim dediğim. Siz çok yaşayın emi…

Daha yazacağım çok şey var bu restorasyonla ilgili haliyle üç yıllık bir restorasyonun gerçek öyküsü bu kadar çabuk bitmemeli.

Gün sayan açılış için yazıma da ara verme vakti.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu