Gündem

İLKBAHAR YAZISI

İlkbahar kokusu yudumladı kalbim, şiirime muhabbet çayı demlendi bahar gelince. Hayallerimin yeşilliği meneviş rengi günbatımına sevdalandı. Gökten serenat yağdı sanki ansızın ve kır çiçekleri tebessümle şahlandı. Yazar ve sanatçı insanların sıradan bireylerden farkı vardır toplumda. Onlar bir çiçeğe, resme, doğaya, sokağa, bir tutam ota sizlerden farklı bakarlar. Entel ruhlarında barınan sanatsal haz günışığına çıkma çabasındadır ki hiç üretmeden yapamazlar. Farklı olan insanlarla, bir şeyler üretmeyi bilen güzel yüreklerle yeni hayaller doğar şu fani dünyada. Beğendiğim kitap notlarındaki anılardan, yaşanmış hikâyelerden paylaşım yapayım sizlere:

 

“Ünlü yazarlardan Mrs. Brooks, liseye devam ettiği yıllarda, saçların arkadan öne doğru taranması moda olmuştu. Bayan Brooks bu modeli yapmayı bir türlü beceremiyor, bu yüzden çok üzülüyordu. Kızını bu halde gören babası, ona dedi ki:

“Kızım, saçlarını ortadan ikiye ayır, geriye doğru tara ve bir kurdele ile bağla. Bak göreceksin, sınıftaki kızların yarısı senin yaptığın gibi yapacaklar.”

Babasının dediği yaptı Bayan Brooks. Hafta sonunda neredeyse bütün kızlar onun yaptığı gibi taramaya başlamıştı. Kızını artık memnun gören baba, ona şu nasihati verdi:

“Herkes gibi olma. Dünyada yeterince alelâdelik var zaten.”

 

Lise ve ilkokuldayken ben de renkli toka ve saç modelleriyle cici pozla fark yaratırdım ve hep kendi’m oldum öz tarzımla. 1990’lı yılların çocuğu olarak anneciğim her sabah saçlarımı farklı desenle örer, kurdele takar, el emeği oyalı fular ile süsler, su yahut gülsuyu ile yatıştırıp sımsıkı toplardı. Pırıl pırıl altın sarısı saçlarım dalgalı duruşuyla akşama kadar bozulmazdı. Çocukken at kuyruk ile sımsıkı toplanan, örgü ile örülüp de güzelleşen saçların özel günlerde topuz ile şık bir kıvama bürünüp hafta sonu tatillerinde de salık saçla renk katması her kız çocuğuna apayrı bir özgürlük katmıştır eminim.

Bir ilkbahar nefesi takılır saçlarımıza da rüzgâr eşliğinde salınır gider. Kızıl kahve günbatımına sevdalı anılar gönlümüzün nirengi noktasında takılır gider. Kır çiçekleri ile papatyanın güzelliği, gelincik çiçeğinin narin kanatlarında gezinir. Hayallerin yeşilliği toprağın tazeliğine eş olur da ormanın gökyüzüyle düğününe şahit olur çiçekler. İlkbahara gebe kalır mutluluk. Hazan yapraklarının hışırtısına saklanan sonbahar sessizce evine gider, komşusu ilkbahar sahneye gelir. Dört mevsim apayrı yaşanıyor Türkiye’mde. Uğultulu ve bulanık ruh hâlleri kar beyaz hayallere bürünüp papatyadan umutlar taşıyor huzurlu cebinde.

 

“Romanlar çıkardı yaşayışlarından

Bambaşka romanlar/yazamayacağımız

Çünkü hayat başka, görünüşü başka”

 

Attila İLHAN

 

Kimi zaman bir şairin mısralarında huzur bulursunuz. Kitap aralarında kuruttuğunuz menekşe çiçekleri kitap ayracınız olur. Musmutlu ilkbahar mevsimini kitap arasında kurutmak istersiniz elinizden gelse. Umutlar öksüz kalmasın diye gülümser papatyalar. İlkbahar sevinciniz papatya tadında kalıp çocuksu düşleriniz her daim masumca umut bulsun.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu