Hüseyin Yıldırım

Surre Alayı… Kabe Yollarında..

“Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev (mâbet), Mekke’deki (Kâbe)dir.”Ali İmran,96
“Orada apaçık nişâneler, (ayrıca) İbrahim’in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Yoluna gücü yetenlerin o evi haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilmelidir ki, Allah bütün âlemlerden müstağnîdir.” Ali İmran,97
Surre Alayı, Osmanlı Devleti’nde Mekke ve Medine halkına dağıtılmak üzere gönderilen “Surre”yi taşıyan topluluğa denir. Bu alay hacılar ile beraber yola çıkar. Büyük bir merasimle uğurlanır.
Bilinen ilk Surre alayı Abbâsî Halifesi Muktedir- Billâh döneminde (908-932 ) gönderilmiştir. Eyyûbîler ve Memlüklüler devam etmişler. Ecdadımız Osmanlılarda ilk Sure, kesin olmamakla beraber Yıldırım Bayezid ve Çelebi Sultan Mehmet zamanında gönderilmiştir.(Münir Atalar, Osmanlı Devleti’nde Sürrei Hümayun ve Sure Alayı, Diyanet İşleri Yayını,Ankara,1999,s,11;DİA,ŞitTufan Buzpınar,XXXVII,367-368) Bunu diğer padişahlar takip etmiştir. Fakat Yavuz Sultan Selim zamanında yüklü bir miktar altın belirlenerek Surrenin taksim şekli belli kurallara bağlanarak her yıl gönderilmesi kararlaştırılır. Kanunî döneminden başlayarak Sadakat-ı Cevali adı altında gayri Müslimlerden alınan cizye (baş vergisi)nin çoğu, Mekke ve Medine sakinlerine göndirilirdi.
Surre alayının amacı, Hac döneminde Hacıların rahatlığını, güvenliğini sağlamak, Haremeyn’in (Mekke ve Medine) , ileri gelenlerinden seyyidlere (Peygamberimiz sav ‘in nesline), Kabe ve Mescidi Nebevide hizmet eden tüm görevlilere yıllık maaşları, yoksullara gönderilen; altın, para ve değerli taşlarla süslü kaftan (hil’at)gibi giyeceklerle, yine değerli taşlardan yapılmış avizeler, kandiller, kılıçlar, inci tesbihler, pırlanta yüzükler, elmaslar, paha biçilmez Mushaflar, yünlü dokuma, kadife, gülsuyu, halı , ve benzeri kıymetli armağanlara verilen addır. .Zaman zaman bunların yanı sıra, yiyecek maddeleri (zahire, ekin ) de gönderildiği olmuştur. Surre alayı aynı zamanda Osmanlı’nın kutsal beldelere nasıl sahip çıktığının bir göstergesidir.
Surre Emini; kafileye başkanlık yapan kişiye verilen isimdir. Bu görevi yapan kişiye önceleri “Emirü’l- Hac” denilirdi. Yavuz Sultan Selim’den sonra “Surre Emini” olarak adlandırıldı. Surre Eminlerinin rütbesi Valilik rütbesindedir ve vardığı her Osmanlı vilayetinin hâkimlerini bile azil veya tayin etme yetkisi vardır. Osmanlı, İran, Hindistan ve Arap Hacılarının izni onun elindedir. Eskiden bütün hacılar önce Şam’da toplanırdı. Bu nedenle Surre Emini ilk Şam’a ulaşırdı. Surre Alayında kervanı koruyacak bazı yıllar sayıları beş on bin olan askerler bulunurdu. Bunlar da komutanlarıyla beraber, Surre Emininin emrindeydiler.
Surre Alayında, Akkâm denilen kervanda Hacıların hizmetini yapanlar vardı. Tahtırevancı, mahfeci, hazineci, çadırcı, meşalesi, tercüman, tabipler, mehteran, eczacı, seyis, kâtip, veznedar ve kadı gibi görevliler vardı. Ünvanlı görevli sayısı 473 kişi olduğu zikredilir.
Ayrıca Surre Alayının önünde Surre Devesi diye isimlendirilen süslü püslü çok gösterişli bir deve bulunur. Surre alayı muhteşem bir törenle uğurlanırdı.
Bazı yıllarda surre alayına saldırı da olmuştur. Şam ve Medine arasında çöllerde yaşayan bedevi kabileler zaman zaman kafilelere saldırmışlardır. En büyükleri 1701 ve 1757 yıllarında olmuş ve rivayetlere göre 15-20 bin hacı öldürülmüş ve şehit olmuşlardır.
Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerde aylar süren surre alayının hac yolculuğu, daha sonraları 1864’de gemiler ile 1908’de trenle yapılmaya başlanmış ve süre kısalmıştır.
Rabbimiz tüm ümmete kutsal beldelere sahip çıkmayı nasip eylesin …..

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu