Fahri SağlıkKöşe Yazıları

Unutmadık, Unutturmayacağız

Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’nın ardından en büyük insanlık trajedisi olarak nitelendirilen Srebrenitsa soykırımı, aradan geçen 28 yıla rağmen asla unutulmadı unutturulmayacaktır. Hatırlanacağı gibi Sırp saldırılarından kaçan binlerce Boşnak, BM tarafından “güvenli bölge” ilan edilen ve 400 Hollandalı barış gücü askeri tarafından korunan Srebrenitsa’ya sığındı. Sığınmacılardan yaklaşık 25.000’i, barış gücü askerlerince Srebrenitsa’ya birkaç kilometre mesafedeki Potaçari’de bulunan bir akü fabrikasına yerleştirildi. Fabrikadaki savunmasız binlerce Boşnak, Hollandalı askerlerce 11 Temmuz 1995’te Ratko Miladiç, nam-ı diğer “Sırp Kasabı”, komutasındaki Sırp askerlerine teslim edildi. Askerler 12 yaş üstü tüm erkekleri bir yana, kadınları da diğer yana ayırdılar. Kadınlara tecavüz edildi, erkekler ise kamyon ve otobüslere doldurularak ölüme götürüldü.

 

Unutmadık, Unutturmayacağız… Srebrenitsa’daki kıyımdan Tuzla’ya kaçmaya çalışan 12.000’i aşkın Boşnak, dağlık güzergâh üzerinde pusu kuran keskin nişancı Sırp askerleri tek tek vurdu. Dağlardaki bu zorlu kaçış yolundan yaklaşık 3.000 kişi sağ olarak Tuzla’ya ulaştı. Srebrenitsa’dan Tuzla’ya uzanan yolda 10 gün içerisinde 10.000’den fazla kişi katledildi. Srebrenitsa’da yaşanan bu katliam Avrupa’da hukuksal olarak belgelenen ilk soykırım olarak tarihe geçti.

Bosna Savaşı’nın Bilançosu

Bosna’da üç buçuk yıl devam eden savaşta 312.000 kişi hayatını kaybetti. Dahası, 2 milyon kişi evini terk etmek zorunda kaldı. Böylece, 27.734 kişi resmî kayıtlara kayıp olarak geçti. Toplu Mezarları Araştırma Enstitüsü’nün gerçekleştirildiği çalışmalarda 20.000 kaybın cesedine ulaşıldı. Bunlardan yaklaşık 18.000’inin kimliği belirlendi. Toplu mezarlarda bulunan cesetlerin çoğu parçalandığı ve yakıldığı için kimlik tespit çalışmalarında zorluklar yaşandı.

Bosna-Hersek Kayıpları Arama Enstitüsü verilerine göre, 1995 yılından bu yana ülke genelinde 500’den fazla toplu, 5.000’in üzerinde müstakil mezar bulundu. Kimlikleri tespit edilen kurbanlar, her yıl 11 Temmuz günü düzenlenen törenle Srebrenitsa’da toprağa veriliyor.

Bosna-Hersek’in merhum Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç, Bosna Savaşı’nda halkının liderliğini büyük bir cesaret ve azimle yaptı. Aliya Izzetbegoviç’ten yakın tarihin acı gerçeklerini, Haçlı zihniyetinin vahşi yüzünü ve Batı’nın, İslam dünyasına karşı beslediği kini anlatan; Anadolu’nun, Kıbrıs’ın, İslam dünyasının, bağımsızlığın, bayrağın, imanın, kardeşliğin kıymetini hatırlatan tarihi bir mektuptan söz etmek istiyorum. Merhum Aliya İzzetbegoviç’in Türk halkına ithafen yazdığı mektubunda diyor ki;

“ Türk’ün evladı unutma!

Ben Aliya. Boşnakların içinde herhangi biriyim. O gün bütün Avrupa bizi yapayalnız bıraktı. Üç gün içinde sekiz bin vatandaşımızı katlettiler. Sonrasında, toplu mezarlara gömdüler. Binlerce kadınımıza tecavüz ettiler. Binlerce çocuğumuzu yetim bıraktılar. Henüz mezarlarını bulamadığımız kaç kardeşimiz daha var, bilmiyoruz. Önce hepsini sıraya dizip tek tek öldürmeye başlamışlar.

İki yüz bin canımızı kaybettiğimizde, binlerce kadınımız karınlarında kocalarını öldüren askerlerin bebekleriyle terk edildiğinde, yirmi dokuz günlük bebeklerimiz öldürülüp toprağa düştüğünde Avrupa’nın anlattığı şeylerin koca bir yalan olduğunu anladık.

Amerikan Başkanı George Bush’a toplama kamplarını, tecavüzleri, ambargoyu delilleriyle gösterdiğimde verdiği tepki dünyanın nasıl yönetildiğini öğretti bana. Petrol için Irak’a bir gecede savaş açan ama buna demokrasi kılıfı uyduran, yıllarca Afganistan’da, Pakistan’da, Afrika’da, Filistin’de, Hindistan’da askeri operasyon yapan Amerikan Başkanı, anlattıklarımı dinledikten sonra tek bir cümle söyledi bana: “Bosna bizim meselemiz olamaz, o, Avrupa’nın bir iç meselesi.”

Unutma, Türk’ün evladı!

Sömürgeciler, bütün ilkeleri kendi menfaatleri için koyuyorlar ve kendi çıkarlarını korumak için denklem kuruyorlar. Onların demokrasi dedikleri, hürriyet dedikleri, aidiyet dedikleri, barış ve hoşgörü dedikleri ilkeler, Saraybosna’da, Srebrenitsa’da, Mostar’da toprağın altına gömüldü.

Hem de çok acı hatıralarla. Biz, kendi çocuklarımız en azından tebessüm edebilsinler diye yaşadıklarımızı yeni nesillere anlatmıyoruz. Dahası, anlatmayacağız. Ama sen, bizim yaşadıklarımızı sakın unutma!

Onlar askerleriyle, basın ve medyasıyla, kurumlarıyla çok güçlüler. Onların güçlerinden değil, ikiyüzlü olmalarından kork.

Biz, senin kardeşin olduğumuz için öldürüldük. Ayrıca boğazlandık. Dahası, tecavüze uğradık.

Senin hafızana sahip olduğumuz için toplu mezarlara gömüldük. Son olarak yok edildik.

Türk’ün Evladı,

Bizim korumaya çalıştığımız sancak, Yemen’de, Çanakkale’de, Filistin’de, Kırım’da, Açe’de, Türkistan’da korunmak istenen sancaktı. O, ne bir dinin, ne bir ırkın, ne bir dilin, ne bir mezhebin sancağıydı. İnsanlığın, tek başına insan olmanın temsiliydi.

Sömürgecilerin karşısında sakın yere düşme. Biz, Çanakkale’den sonra direnişi devam ettiren nesiliz. Sen, direnişin değil, dirilişin nesli olacaksın. Korumak için değil, düzen kurmak için çalışacaksın. Sen varsan biz olacağız. Sen ayaktaysan biz yaşayacağız.

Ama unutma!

Sömürgeciler, seni tamamen Asya’ya sürmek için planlarını adım adım işletecekler. Bir gün sıra sana da gelecek. Seni yok etmek için bin yıldır hazırlananlar, bir gün bile durmadan çalışıyorlar.

Sen Türk’sün. Bir ırk, bir din, bir mezhep değilsin, olamazsın.

Batı, Haçlı Seferlerini düzenlerken Araplara Arap demiyordu, Türk diyordu. Çanakkale’de Kürtleri boğazlarken onlara Kürt demiyordu, Türk diyordu. Ne zaman ki onların çıkarı için yeni devletlere ihtiyaç duydu, Arap’a Arap demeye başladı. Seni ondan, onu senden ayırdı. Bugün de Kürt’ü senden, seni Kürt’ten ayırmak için gece ve gündüz çalışıyor.

Türk’ün Evladı,

Sen var olmak zorundasın.

Bu yüzden bir ve beraber olmak zorundasın.

Sömürgecilerin tezgâhıyla saflara ayrışmamalısın.

Türk’ün Evladı; bizi, onların bize yaptıklarını ve sorumluluğunu sakın unutma…”

Aliya İzzetbegoviç.

Unutmadık, unutturmayacağız. Tıpkı 15 Temmuz Darbe Girişimi gibi biz 11 Temmuzu’ da, 15 Temmuzu’ da asla unutmadık, unutturmayacağız. Ruhun şâd, makamın cennet olsun.

Fahri SAĞLIK

Emekli Müftü

…Unutmadık, Unutturmayacağız…

Daha fazla köşe yazısı için tıklayın…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu