Köşe YazılarıFahri Sağlık

Aman ya Rabbi Ne Günlere Kaldık

Geçtiğimiz Cuma günü Diyanet İşleri Başkanlığımız hutbede Cuma günü ve namazının dinimizdeki yeri ve önemini hatırlatan bir hutbe okuttu. Hutbede dinimizin temel hükümlerine aykırı hiç bir cümle olmamasına rağmen bişkaşıksuda fırtınalar koparıp sayın Diyanet İşleri Başkanını neredeyse idam edeceklerdi. De dedi Diyanet bir hatırlayalım.

Aman ya Rabbi Ne Günlere Kaldık.   “… Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığınızda Allah’ı zikretmeye koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.” (Cum’a, 62/9-10) Ayet-i kerimeden de anlaşılacağı üzere kendilerine Cuma namazı farz olan kimselerin, ezan okunduktan sonra yaptıkları alışveriş ve elde ettikleri kazanç helal değildir. Evet, bugün en önemli vazifemiz, bütün işlerimizi bir tarafa bırakarak Cuma namazı için camilerde buluşmaktır…

Gençlerimizi, çocuklarımızı sevgiyle, muhabbetle, güzel bir üslupla camiye teşvik edelim. Kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla Allah’ın evlerine koşalım. Çalışanlarımızın ve öğrenci kardeşlerimizin en önemli farz ibadetlerinden birisi olan Cuma namazını eda edebilmelerine yardımcı olalım. İş yerlerimizdeki mesai saatlerini, okullarımızdaki ders programlarını Cuma namazının vaktine göre düzenleyelim. Unutmayalım ki ibadet özgürlüğü ve insan haklarına riayet bunu gerektirir. Bu hususta hassas davranmayanlar büyük bir vebal altına girmektedir.”

Din İşleri Yüksek Kurulumuz Cuma nazı ile ilgili fetvalarında şöyle diyor:

“ Cuma namazı; Kitap, Sünnet ve icma ile sabit olup, hutbeyi de içeren, cemaatle kılınan iki rekâtlı ve diğer namazlardan farklı özellikler taşıyan ve her mükellefin yerine getirmesi gereken farz-ı ayın bir namazdır. Allah Teala, cuma namazı vaktinde çalışma ve alışveriş yapma ile ilgili olarak, yukarıda meali verilen ayet-i kerimenin devamında “ …Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın, Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz.” buyurmaktadır.

Ayetten anlaşıldığına göre, cuma namazından önce ve sonra çalışmak ve alışveriş yapmakta bir sakınca yoktur. Ancak cuma namazı kılmakla yükümlü olanların cuma saatinde alışverişi terk etmeleri ve camiye gitmeleri gerekir. Bu itibarla cuma namazı kılmakla yükümlü olmayanlar, alışveriş yapabilirler. Cuma namazı kılmakla yükümlü olanların cuma saatinde alışveriş ile meşgul olmaları Hanefi mezhebinde tahrîmen mekruh, diğer üç mezhepte ise haramdır. İslam alimlerinin tamamının ortak hükmü budur. Bu hükmü Diyanet veya veya onun başkanı sayın Ali Erbaş vermemiştir.

Durum böyle olmasına rağmen bir aklı evvel engin fıkıh külliyatını hiçe sayarak, Cuma hutbesinde zikredilen “ Cuma namazı farz olan kimselerin ezan okunduktan sonra yaptıkları alışveriş ve elde ettikleri kazanç helal değildir.” Cümlesini, “ Bu, haram-helal koymak anlamına gelir ve kesinlikle şirktir, Allah’ın yerine geçerek hüküm vermektir. Diyanetin bugüne kadar çok tartışılan işleri oldu ama ilahlık iddiasına şahit olmamıştık.” Demesini anlamak mümkün değildir.

Başka bir dahinin de ağzını köpürte köpürte avaz avaz televizyon ekranında, “ Okulda İslam’ı öğretemezsiniz. Okula mescid yapamazsınız. Okulda namaz kılamazsınız… “ diye haykırışlarını esefle izledik.

Başka bir sözde aydınımız da niyet okuyarak “

…Zaten aslında orada niyet mesai ayarlamak değil. Niyet orada başka. Biz bunları söyleyip, ‘saati değişen namaza göre mesai mi olur’ denilecek ve hak verilecek dolayısıyla ‘ o zaman şöyle yapalım; biz cuma gününü tatil ilan edelim, ‘cuma tatil olsun’. Hedef o, çok açık. Öğrenciler filan bunların hepsi bahane. Orada Diyanet İşleri Başkanının ve onun gibi düşünen bir kısmının niyeti Türkiye’de tatil günü olarak pazar günü yerine cuma günü ilan etmek. Bunun arayışları bunun alt yapı hazırlıkları söz konusu. Bunlar girizgâh, bunlar altlık, bunlar hazırlama operasyonu.” diyerek tepki gösteriyor, karşı duruş sergiliyor.

İşin garibi kendilerine Cuma namazı farz olmayan bazı kadın dernekleri de ayaya kalkmış. Bu devleti savunuyorlarmış! Nasıl bir savunma ise bu anlaşılmadı. Size Cuma’ya gidin diyen yok. Niçin gitmediniz diyen yok. Memleketi savunmaya niyetliyseniz gelin Batının iki yüzlülüğüne, kutsal kitabımıza karşı gerçekleştirilen alçaklığa, her türlü terör ve bölücü mihraklara karşı devlet ve milletimizi birlikte savunalım.

Aman Allahım! Ne günlere kaldık. Bu milleti dinden, diyanetten soğuta soğuta bugünlere geldik. Namaz deyince kala kala bayram ve Cuma namazlarımız kaldı. Onlardan da soğutmayın bu milleti. Bırakın isteyen istediği yere gitsin. Cuma’ya gitmek isteyenlerin öne engeller koymayın. Her Müslüman hiçbir engelle karşılaşmadan Cuma namazına gidebilsin. Sevgili Peygamberimizin “Kolaylaştırınız! Zorlaştırmayınız! Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz! Birbirinizle anlaşın, iyi geçinin, ihtilâfa düşmeyin!” Hadisi şerifi temel prensibimizdir olsun. Yönü kıbleye, alnı secdeye gidenlerden bu devlet ve millete zarar gelmez.

Fahri SAĞLIK

Emekli Müftü

Aman ya Rabbi Ne Günlere Kaldık..

Daha fazla köşe yazısı için tıklayın…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu