Kamil Akyürek

Kamil Akyürek

Kentsel Dönüşüm mü Rant Planı mı?

Balıkesir’de Vakıflar İşhanı’nın kentsel dönüşüm kapsamında yıkılması bekleniyor. Ancak bu sürecin çevresindeki küçük dükkânlarla birlikte “rant odaklı bir planlamaya” dönüştüğü iddiaları kamuoyunda tepki çekiyor.

Şehir merkezinde bulunan bazı mülklerin, özellikle meclis üyeleriyle bağlantılı isimler tarafından “yasaya aykırı şekilde” satın alındığı öne sürülüyor. Gece yarısı yapılan ihaleler ve “komik rakamlarla” el değiştirdiği iddia edilen taşınmazlar, meclis kararlarının şeffaflığına gölge düşürüyor.

Yazının Devamı

Güneşli Günün Karı Nedir?

Son zamanlarda sıkça sorduğum bir soru var kendime: “Güneşli günün karı nedir?”

Kâr derken sadece ekonomik bir çıkarı kastetmiyorum. İnsan, güneşli bir günde ne kazanır? Hangi duygular, hangi farkındalıklar, hangi küçük mutluluklar cebine girer?

Şehir hayatında çoğu zaman gökyüzüne bakmayı unuturuz. Betonun griliği, takvimdeki görevler ve üzerimize yapışmış acele, çoğu zaman güneşi gölgeliyor. Oysa güneş, hem bedenimize hem ruhumuza iyi gelir. Bir sabah ışığında uyanmak, pencereyi açıp yüzümüze vuran ılık bir rüzgârla derin nefes almak, çoğu zaman en pahalı terapiye bedeldir.

Yazının Devamı

Kurban Bayramı: Paylaşmanın ve Sevinmenin En Güzel Hali

Kurban Bayramı geldiğinde, şehir başka bir sessizlikle uyanır. Sabahın erken saatlerinde kılınan bayram namazı, ardından dualar ve kurbanlar… Fakat bayramın gerçek sesi, belki de sokaklarda koşuşturan çocukların kahkahalarıdır. Onlar için bayram, sadece büyüklerin değil, kalbinin temizliğiyle dünyaya bakan minik yüreklerin de en heyecanlı zamanıdır.

Bayram sabahı yeni alınmış kıyafetlerini giyen, el öpmeye giden çocukların gözlerindeki ışıltı, bayramın neşesini en saf haliyle yansıtır. Çocuklar için bayram demek; harçlık demek, şeker demek, dede ve nine kokusu demek. Ama aynı zamanda çocuklara değerlerimizi öğretmenin de en güzel zamanıdır.

Yazının Devamı

Yazın Tatlı Hediyesi: Meyveler

Yaz mevsimi sadece deniz, kum ve güneş değil; aynı zamanda doğanın bize sunduğu en tatlı armağanları da beraberinde getirir. Karpuz, kavun, çilek, kiraz, kayısı…

Bu meyveler sadece serinletici değil, aynı zamanda sağlığımız için de faydalı. Antioksidanlarla dolu, vitamin deposu yaz meyveleri, hem bağışıklığı güçlendiriyor hem de tatlı ihtiyacını doğal yoldan karşılıyor. Serin bir karpuz dilimi ya da birkaç çilek, yaz günlerinin vazgeçilmezidir.

Yazının Devamı

Fenerin Işığında Geleceğe Yürüyenler | 19 Mayıs Balıkesir

19 Mayıs gecesi… Balıkesir’in caddeleri birden renklendi, sesler yükseldi, adımlar hızlandı. Yine bir bayram geldi; yine bir fener alayı, ama bu defa başka bir ruhla…

Sadece ellerimizde bayraklar yoktu… Yüreğimizde umut, gözlerimizde Atatürk’ün o kararlı bakışı vardı.

Altıeylül’den Karesi’ye, Zağnos Paşa’dan Kuvayi Milliye Meydanı’na… Her adımda bir marş yankılandı; her gençte bir gelecek umudu vardı.

Yazının Devamı

Küçük Şeylerin Büyük Gürültüsü

Sabahın köründe alarm çalıyor. Bir elinle telefonu sustururken öteki elinle bildirimlere göz atıyorsun. Henüz yataktan kalkmadan günün ilk haberleri: Döviz fırlamış, siyasette yeni bir kriz, biri boşanmış, diğeri evlenmiş, öbürü Bali’de yoga yapıyor.

Gözlerin hâlâ çapaklı, ama zihnin çoktan “yetişmeliyim” moduna geçmiş. Bizi bu kadar telaşlı yapan ne? Nereye yetişiyoruz? Dünyayı kurtarmıyoruz, bir hayat yaşıyoruz sadece. Ama sanki her gün çok önemli bir yarışın içindeyiz ve bir an bile yavaşlasak tüm sistem çökecekmiş gibi.

Bir öğrencinin günü: Sabah sekizde okul, öğleden sonra etüt, akşam özel ders, gece deneme sınavı… Bir de üzerine “ders çalışırken kahveni estetik şekilde paylaş” baskısı. Genç yaşta yorgunlukla özdeşleşmiş yüzler. Bir gülümsemenin içinde bile stres saklı. Ya evlilikler? Akşam aynı masaya oturmuş iki insan. Biri çocuğun ödeviyle boğuşuyor, diğeri telefondaki iş mailleriyle.

Yazının Devamı

Dijital Gelişim: Geleceği Şekillendiren Sessiz Devrim

İçinde yaşadığımız çağın en belirgin özelliği, dijitalleşmenin hayatımızın her alanına nüfuz etmesi. Bundan sadece 20 yıl önce hayatımızda olmayan teknolojiler, bugün gündelik yaşantımızın vazgeçilmezi haline geldi. Artık saatlerce kütüphane arşivlerinde gezinmeden bilgiye saniyeler içinde ulaşıyoruz. Haber almak, eğitim görmek, alışveriş yapmak, hatta sosyal ilişkiler kurmak bile dijital araçlar üzerinden gerçekleşiyor.

Bu baş döndürücü dönüşüm, yalnızca teknolojik cihazların çoğalmasından ibaret değil. Aynı zamanda zihniyetlerin, alışkanlıkların ve yaşam biçimlerinin de değişimi. Dijitalleşme artık bir seçenek değil; bir zorunluluk. Kurumlar, bireyler, şehirler bu dönüşüme ayak uydurdukça rekabetçi, etkin ve sürdürülebilir hale geliyor.

İletişimin Evrimi: Parmak Ucundaki Dünya Bir zamanlar mektuplarla aylar süren haberleşme, yerini anlık mesajlaşmalara bıraktı. Gazete bayiine gidip haberleri almak, yerini sosyal medya bildirimlerine devretti. Bu hızlı değişim, gazetecilikten eğitime, sağlıktan sanayiye kadar her alanda yeni kapılar açtı.

Yazının Devamı

Balıkesir’de Sabah Yolculuğu

Sabahın ilk ışıkları, Balıkesir’in üstüne yavaşça serilirken başlıyor yolculuğum. Henüz ortalık tam aydınlanmamış oluyor. Gökyüzü griyle mavi arasında bir yerde salınırken, sokak lambaları hâlâ sönmemiş oluyor. Günün telaşına karışmadan önce, şehir sessizce nefes alıyor.

Otobüs ya da kimi sabahlar minibüs… Hangisi denk gelirse. O da ayrı bir ritüel. Durağa vardığımda ilk karşılaştığım, elleri ceplerinde bir iki yorgun yüz. Belki mesaiye giden bir temizlik görevlisi, belki sabah nöbetinden dönen bir hemşire… Hepimiz, aynı şehrin uyanışına tanıklık eden sessiz tanıklarız.

Otobüse adım attığımda, camlardan içeri sızan ilk ışık göz kırpar. Şoförle selamlaşırım, bazı sabahlar sözsüzdür, bazı sabahlar kısacık bir “Günaydın” yeter. Otobüs ilerledikçe şehrin ritmi hızlanır. Okula giden çocuklar biner, kahvaltısını elinde taşıyan gençler, gözlerini ovuşturarak iş yerine yetişmeye çalışanlar…

Yazının Devamı

Otopark Değil, Sabır Testi: Balıkesir’de Araç Sahibi Olmak

Balıkesir’de araç sahibi olmak, bir yerden bir yere gitmekten çok, park edecek bir yer bulmakla eşdeğer hale geldi.

Şehir merkezinde, özellikle Anafartalar Caddesi ve civarında yaşanan çift sıra parklar artık kronik bir sorun değil, adeta trafik güvenliği tehdidi haline gelmiş durumda. Geçtiğimiz aylarda yaşanan bir motosiklet kazası, bu sorunun nelere yol açabileceğini açıkça ortaya koydu.

Bir başka dikkat çeken bölge ise bazı muhtarlarımızında ifade ettiği gibi, otopark sorunu caddelerde sokaklarda artık kangren halini almış. İşyerine gelen vatandaşlar araçlarını gelişigüzel park edince, mahalle sakinleri için yaşam alanları adeta sıkışıyor. Üstelik bu sadece belli bir mahalleye özgü değil; Karesi ve Altıeylül’ün pek çok mahallesinde benzer şikayetler yükseliyor.

Yazının Devamı

Bandırma’da Bir Yaz Akşamı

Haziran ayının sıcak bir günüydü. Okuldan yeni çıkmıştık, yorgun ama enerjiktik. Bir anda ortaya atılan fikirle sekiz kişilik bir arkadaş grubuyla kendimizi mangal yapma planının içinde bulduk. Bandırma’da öğrencilik günlerimizdi. Hava güzel, zaman bol, niyet keyifliydi.

Önce markete uğradık. Alışveriş kısa sürdü ama eksiksizdi. Biber, domates, salata malzemeleri, hazır köfteler ve tavuk aldık. İçimizden biri “ekmekleri de unutmayalım” dedi. Herkesin elinde bir poşet, doğanın yolunu tuttuk.

Mangal yapılacak alanı bulduk ama kömürümüz yoktu. Doğal yollarla işi çözmeye karar verdik. Etraftan çalı çırpı topladık, kurumuş dallarla küçük bir ateş yakmaya çalıştık. Biraz uğraşlıydı ama birlikte olunca her şey kolaylaşıyor gibiydi.

Yazının Devamı

Yasada Var, Hayatta Yok!!! Kadın Olmanın Yüzyıllık Sınavı…

Elimde saman kâğıda basılmış, kokusu tarihle karışmış bir kitap var. “Hükmeden Erkek Boyun Eğen Kadın”. Tim Marshall’ın 1998’de kaleme aldığı bu kitap, zaman tünelinde bize sadece bir rehber değil, aynı zamanda bir ayna tutuyor. Kadınların kimlikleri sayım tablolarında eksik, görünürlükleri istatistiklerde silik. Ve daha fenası: yasa metinlerinde var olan hakları, gerçeğin sokaklarında çoğu zaman bir hayal gibi. Yani anlayacağınız parlamentoda kadın var. Ama pencerede hâlâ demir parmaklık…Peki bu nasıl başladı?

1800’lerin Başında Kadın: “Doğuran, Susan, Bekleyen”

Osmanlı’da Tanzimat’a kadar kadının adı yoktu desek, pek de abartmış olmayız. Kadınlar nüfus defterlerinde “Ali’nin karısı, Mehmet’in kızı” olarak yer alıyor, bir birey değil; bir eklenti, bir isim eki gibiydi. Eşitlik bir hayaldi, çünkü hak talep edebilecek sosyal pozisyondan bile yoksundular.

Yazının Devamı

Motorun Ötesinde: Arabalar ve Biz

Arabalar, bir yerden bir yere ulaşmanın ötesinde anlamlar taşıyor artık.

Onlar sadece taşıt değil; hızın, özgürlüğün, statünün ve hatta duyguların bir yansıması haline geldi. Kimimiz için çocukluk hayallerinin metalik sureti, kimimiz içinse hayatın rutinini kolaylaştıran bir yardımcı.

Yazının Devamı

Şimdi Değilse Ne Zaman ?

Bu sezon Balıkesirspor’umuz adına biraz hayal kırıklığı ile biten bir sezon oldu. Herkes büyük beklentiler içindeydi nitekim güzel de bir sezon başlangıcı yapmıştık fakat sonrasında inişli bir grafik yaşadık Levent hoca gitti ardından Veyis hoca geldi yapılan yanlış çok geç olmadan farkına varıldı ve Veyis hoca ile de yollar ayrıldı.

İsmail Ertekin takımın başına getirildiğinde taraftarlarımızın çoğu tericihin doğru olduğunu bulurken, bir kesim de yine hoca tercihinin yanlış olduğunu vurguladı. İsmail hoca ile çıktığımız 18 maçta 11 galibiyet 3 beraberlik 4 mağlubiyet almışız ve ligi 2.tamamlamışız. Kısıtlı kadroya ve imkanlara rağmen bunu başardı İsmail Ertekin. Bir noktada burada yönetimi eleştireceğim. Yönetim eğer devre arası transferinde alternatifli planları hazırlasaydı biz rahatlıkla 3-4 kaliteli transfer yapardık ; belki kış transfer döneminin bitmesine 4 gün kalmıştı ama yaparmıydık yapardık. Yönetim burada transfer havuzu listesi oluşturmalıydı. Lobimiz olsa Kelkit deplasmanında bize verilen saçma penaltının hesabını rahatlıkla sorardık. Maalesef yönetimimiz bu hakem konusunda gerekenleri yapamadı. Biraz ağırlığımızı koysak bir daha hakem hataları asla yaşamazdık bu sezon.

Yazının Devamı

Perdede Kayıp Zamanlar: Balıkesir’de Sinemanın İzleri

Bir zamanlar Balıkesir’de sinema, sadece film izlemek değildi. Aynı zamanda şehrin kalbinin attığı yerdi. Öyle ya, herkesin belleğinde bir “Zafer Sineması” sahnesi vardır. Elinde gazozu, mis gibi patlamış mısır kokusu eşliğinde perdede dönen bir Türkan Şoray bakışıyla büyülenmiş kaç çocuk büyüdü bu şehirde?

Zafer, As, Şafak, Şehir, Dilek… O eski sinema salonları artık ya başka işlevlerde ya da tarihin tozlu raflarında. Ama Balıkesir’in sinema hafızası, duvarlardan silinse de insanların belleğinde hâlâ capcanlı.

Yazının Devamı

O Balıkesir Bir Daha Gelir mi?

Çocukluğumuzun Balıkesir’i bir başkaydı… Ne dijital ekranlar vardı ne de bu kadar beton yığını. Mahalle aralarında top oynarken çarpılan dizlerimizin acısını, annemizin avucundaki şefkatli dokunuş hafifletirdi. O mahalleler artık ya otopark, ya da apartman.

Sabahları mahalle bakkalının önünden geçen simitçinin sesiyle uyanırdık. “Taze simit var, gevrek gevrek!” diye bağırırdı. Bugün çocuklar kahvaltıya telefondan çizgi film açarak oturuyor. O zamanlar televizyon bile akşam saatlerinde açılır, çocuk kuşağını beklemek sabır işiydi. Ama ne tatlı bir bekleyişti o…

Yazının Devamı

Balıkesir’in Güneşi Boşa Gitmesin

Balıkesir, sadece zeytiniyle, peyniriyle, havasıyla değil; aynı zamanda güneşiyle de bereketli bir şehir. Hemen her gün üzerimize doğan o cömert ışık, sadece sabah yürüyüşlerimize eşlik etmiyor. Aslında evlerimizi, çiftliklerimizi, hatta fabrikalarımızı bile aydınlatacak kadar enerjiyle geliyor. Ama biz bu gücün, bu doğa armağanının farkında mıyız?

Türkiye’nin güneş enerjisi haritasına baktığınızda, Balıkesir oldukça avantajlı bir noktada. Yılda ortalama 2.700 saatlik güneşlenme süresiyle, birçok Avrupa kentinin önündeyiz. Ne var ki, bu potansiyel şehir merkezinde bile yeterince değerlendirilemiyor. Çatı üstü güneş panelleri hâlâ az sayıda. Güneşi sadece ısı kaynağı olarak görüp geçiyoruz.

Yazının Devamı

Avucumuzdaki Aşklar

90’lardan Bugüne Bir Flört Yolculuğu

Hayat bazen öyle bir hızla akıyor ki, dönüp bakmaya fırsat bulamıyoruz. Oysa bir an durup sorsak kendimize: “Gerçekten yaşıyor muyum, yoksa sadece zaman mı dolduruyorum?” Bu soru sadece hayat için değil, ilişkilerimiz için de geçerli. Özellikle de aşk için…

90’larda birini sevmek, bir kelebeği avucunda tutmak gibiydi. Ne çok sıkacaksın ne de salıvereceksin. Bir denge gerekiyordu. Sabır gerekiyordu. Sevgilinle konuşmak için sabırsızlıkla çalan ev telefonunun başında beklerdin. Mesaj değil, mektup yazılırdı. Kalbinin en derininden geçenleri kağıda döker, belki aylarca saklanacak hatıralar yaratırdın. O zamanlar aşk; sabırla, özenle, emekle büyütülen bir çiçekti.

Yazının Devamı

Mayıs Ayının Güzelliği

Mayıs ayı, doğanın uyanışıyla birlikte Balıkesir’de yaşamın taptaze bir boyut kazanıyor. Baharın taptaze havası, doğanın uyanışı, sıcaklıkların artmaya başlaması ve balıkların avlanmaya çıkmasıyla şehre özgü bir atmosfer yaratıyor. Balıkesir ve Mayıs ayının güzelliklerini keşfetmek hem şehri hem de bu özel zamanı daha derinden anlamayı sağlar.

Doğanın Uyanışı: Şehirde Bahar Esintisi

Balıkesir, Mayıs ayında doğanın uyanışıyla adeta yeniden doğuyor. Bu şehirde, ağaçlar yemyeşil olurken, sokaklar çiçek açar, her köşe başı daha canlı bir hale gelir. Baharın taptaze havası, erkeklerin ruhunu da canlandırır. Doğayla iç içe olma arzusuyla, Balıkesir’in yaylalarına ve köylerine yapılan geziler artar. Özellikle Karesi ve Bandırma gibi bölgelerde yapılan doğa yürüyüşleri, bu dönemde erkeklerin favorisi haline gelir.

Yazının Devamı

Direk Değil, İstikamet Sorunu: Altıeylül’de Liyakatsizlik Dersi

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri ruhuna aykırı ne yapılabilir deseler, “Gece kulübü estetiğinde direk dansı” gösterisi düzenlemek, herhalde en uç örneklerden biri olurdu.

Geçtiğimiz günlerde Altıeylül Belediyesi’nin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında çocuklara yönelik olarak düzenlediği programda, bir gece kulübünü andıran sahnede direk dansı gösterisi yapılması büyük bir infial yarattı. Bu olay ne yazık ki sadece Balıkesir halkının değil, tüm Türkiye’nin tepkisini çekti ve haklı olarak ulusal medyada geniş yankı buldu. Bu skandal, sadece bir organizasyon hatası değil; liyakatsizliğin, vurdumduymazlığın ve “ben bilirim” zihniyetinin ete kemiğe bürünmüş hâlidir.

Yazının Devamı

İşçinin Ücret Hakkı

Bismillâhirrahmanirrahim

İşçinin Hakkını Vermek İslam’ın Emridir

Kur’an ve sünnet, çalışanların hakkını koruma konusunda net ölçüler sunar. İslam, adil ücret, insanca yaşam ve ibadet hakkı gibi temel insan haklarını garanti altına alır.

Yazının Devamı

Balıkesir’e Neden Gelmeliyiz

Balıkesir, hem Ege’nin hem Marmara’nın havasını bir arada sunan şanslı bir şehir. Kaz Dağları’nda ciğerlerine oksijen depolar, Ayvalık ve Cunda’da taş sokaklarda gezip gün batımına âşık olursun.

Manyas Kuş Cenneti’nde doğanın sesini dinler, Erdek’te denize girip huzuru bulursun. Tarih diyorsan Altınoluk’taki Antandros Antik Kenti seni geçmişe götürür.

Yemekleri de cabası! Bigadiç güveci, Balıkesir mantısı ve höşmerim tatlısıyla karnın da bayram eder.

Yazının Devamı

BAŞARI NEDİR, KİM OLMAK İSTERSİN?

Başarı, çağımızın en çok kullanılan ama belki de en az sorgulanan kelimelerinden biri. Onu ne zaman duysak, zihnimizde otomatik olarak belli imgeler canlanır: yüksek maaşlar, prestijli unvanlar, alkışlar, ödüller…

Bütün bu göstergeler dışarıya yöneliktir ve ne yazık ki, modern insanın başarı tanımı artık tamamen vitrine endekslenmiş durumda. Peki ama biz, gerçekten başarılı olmak mı istiyoruz; yoksa başarılı görünmek mi? Bu sorunun cevabını bulmak, belki de hayatın en çetin yolculuklarından biri. Çünkü başarıyı yalnızca dışsal ölçütlerle tanımladığımızda, içimizdeki eksiklikleri daha çok hissediyoruz. Dışarısı gürültülü alkışlarla doluyken, içerisi bazen sessiz bir sorguyla yankılanıyor: “Ben kimim bu hikâyenin içinde?”

Kendini Bilmeden Başarı Olur mu?

Yazının Devamı

Kokuların Hatıra Defteri: Mandalina ve Portakal

Bazı kokular vardır ki sizi zamanın ötesine taşır. Tek bir solukta çocukluğunuzun kış sabahlarına, sobanın üstünde çıtırdayan portakal kabuklarına, annenizin sesine, evin sıcaklığına dönersiniz. Mandalina ve portakal kokusu, işte tam da böyle bir köprüdür geçmişle bugün arasında.

Kış mevsimi geldiğinde sadece soğuklar değil, bu narenciye kokuları da kaplar evi. Okuldan gelmişsinizdir, elleriniz buz gibi, ama sobanın yanında sizi bekleyen bir tabak portakal ve mandalina vardır. Soyarken ellerinize sinen o ferah koku, avuçlarınızda kalır saatlerce. Bir çocuk için ne büyük mutluluk… Hem tatlı hem ekşi, hem ferahlatıcı hem de huzur verici.

Yazının Devamı

Türkiye’de Esnaf Olmak: Bir Meslekten Fazlası

Esnaf olmak, ülkemizde sadece bir ticaret yapmak anlamına gelmez; bu, sabır, emek ve insan sevgisiyle yoğrulmuş bir yaşam tarzıdır.

Mahalledeki abimiz, komşunun yardımcısı, sabahın ilk ışıklarından akşam son müşteriyi uğurlayana kadar ter döken, koca yürekli bir insan… Esnaf, sadece kepenk açıp kapatan biri değil; bir yaşam biçimidir, bir duruştur.

Ancak, esnaf olmanın yalnızca duygu boyutu değil, aynı zamanda ciddi bir resmi süreci de vardır. Türkiye’de dükkan açmak için öncelikle ne iş yapacağınızı karar vermelisiniz. Bakkallık mı yapacaksınız, çay ocağı mı açacaksınız, yoksa telefon tamircisi mi olacaksınız? Seçiminizi yaptıktan sonra, işin evrak işleri başlar: Vergi dairesinden vergi levhası almak, odada kayıt yaptırmak, belediyeden ruhsat çıkarmak ve tabii ki Bağ-Kur primlerini yatırmak gibi bir dizi işlem sizi bekler. Kira, stopaj, fatura işleri gibi ekonomik sorumluluklar da işin içinde olur. Bu anlamda, esnaflık cesaret işidir.

Yazının Devamı