Özel HaberlerGörüntülü HaberlerSağlık

Bir Uzmanın Bakış Açısı: Otizme Dair Her Şey

Psikolog Çisem Özkan, Elif Şahin'in sunumuyla gerçekleşen "Sağlığın İzinde" programında Otizm konusunu detaylı bir şekilde anlattı.

Bir Uzmanın Bakış Açısı: Otizme Dair Her Şey

Otizmin çağımızın en yaygın görülen nörogelişimsel farklılıklarından biri olduğunu belirten Çisem Özkan, toplumda AIDS ve Şeker Hastalığı gibi yaygın hastalıklarla kıyaslandığında, otizmin görülme sıklığının oldukça yüksek olduğuna dikkat çekti.

Her 60 çocuktan birisinin günümüzde neredeyse otizm tanısı aldığını vurguladı. Otizmin, tüm dünya genelinde din, dil, ırk veya kültür farkı gözetmeksizin her sosyal ve eğitim grubunda görülebilen bir nörogelişimsel bozukluk olduğunu açıkladı.

Otizm genetik mi yoksa sonradan var olan bir şey mi?

Özkan, otizmin nedenlerinin halen tam olarak anlaşılamadığını ve genetik faktörlerin üzerinde yoğun araştırmalar yapıldığını dile getirdi. Ancak, otizme sebep olan belirli bir genin henüz tespit edilemediğini ve sadece genetik faktörlerle ilişkilendirilen korelasyonel araştırmaların olduğunu ifade etti.

Otizmin doğuştan olabileceği gibi sonradan da ortaya çıkabileceğini ve nedenlerinin tam olarak bilinmediğini vurgulayan Çisem Özkan, genetik faktörlerin önemli bir rol oynadığını ancak tam bir sebep-sonuç ilişkisinin henüz tespit edilemediğini belirtti.

Otizm belirtileri nelerdir?

Psikolog Çisem Özkan, otizmin belirtilerini ve erken yaşlardaki gözlemlerini detaylı bir şekilde açıkladı. Otizm belirtilerinin genellikle bebeklik ve erken çocukluk döneminde fark edildiğini belirten Özkan, bu dönemin otizm belirtilerini gözlemleme açısından önemli olduğunu vurguladı.

Özkan, 6 aylık bebeklerde diğer bebeklere göre daha az sosyal etkileşim ve göz teması kurma eğilimi olduğunu ifade etti. Ayrıca, sosyal öğrenme sürecinde otizmli bebeklerin diğer yaşıtlarına kıyasla gelişme göstermediklerini ve otizm belirtilerinin 6 aydan itibaren yavaş yavaş kendini göstermeye başladığını aktardı.

12 aylık bebeklerde ise sözel iletişimde kendini ifade edebilen diğer yaşıtlarıyla karşılaştırıldığında otizmli bebeklerde bu becerilerde gerileme veya zorlanma görüldüğünü dile getiren Özkan, göz kontağı kuramama, isme tepki verememe ve tekrarlayıcı davranışlar gibi belirtilerin ortaya çıktığını belirtti.

18 aylık bebeklerde ise otizmin belirtilerinin daha belirgin hale geldiğini ve bu dönemde çocukların sosyal ilgisizlikleri, tekrarlayıcı hareketler ve takıntılı davranışlar sergileme eğiliminde olduğunu açıklayan Özkan, bu tür belirtilerin görülmesi durumunda mutlaka bir uzmana başvurulması gerektiğini vurguladı.

Ayrıca, Özkan, ailelerin bazen otizm konusunu görmezden geldiğini veya zamanla iyileşeceğini umut ettiğini belirterek, otizm belirtilerinin erken dönemde fark edilmesinin ve uzman yardımı almanın önemine dikkat çekti.

Otizm tanısı nasıl konuluyor? Konulduktan sonra bu eğitim süreci nasıl işliyor?

Otizm tanısının konulması ve sonrasındaki eğitim süreci hakkında bilgi veren Çisem Özkan, öncelikle otizm tanısının sadece alanında uzman çocuk ve ruh sağlığı uzmanları ile çocuk nörologları tarafından konulabileceğini belirtti. Özkan, otizm tanısının konulması için çocuğun çevresindeki kişilerin gözlemlerinin önemli olduğunu ve aile hekimlerinin de fark edebileceğini ifade etti. Ancak kesin tanının konulabilmesi için çocuk ruh sağlığı uzmanları veya çocuk nörologları tarafından gerekli testlerin uygulandığını ve ölçeklerin değerlendirildiğini söyledi.

Otizm tanısı konulduktan sonra aileler için belirsiz bir süreç başladığını dile getiren Özkan, bu noktada internet üzerindeki bilgi kirliliği nedeniyle ailelerin endişe duyabileceğini ve ne yapacaklarını bilemeyebileceklerini belirtti. Ancak tanı konulduktan sonra uzman rehberliğinde hareket etmenin önemli olduğunu vurguladı.

Özkan, otizm tanısı alan çocuklar için özel eğitim ve rehabilitasyon faaliyetlerinin önemli olduğunu ve devletin bu hizmeti ücretsiz olarak sağladığını belirtti. Özel eğitim hakkı için ÇÖZGER raporu almanın gerekliliğini ve bu rapor sayesinde ailelerin bir yıl boyunca ücretsiz, devlet destekli özel eğitim hakkı elde edebileceklerini ifade etti. Bu eğitimlerin otizm spektrum bozukluğunun semptomlarını hafifletmeye ve bireyin yaşam kalitesini artırmaya yardımcı olduğunu vurguladı.

Peki Otizm’li bireyler için hangi terapi yöntemleri gerekli?

Otizmli bireyler için gereken terapi yöntemleri hakkında bilgi veren Çisem Özkan, öncelikle duyu bütünleme terapisinin özel eğitimle eş zamanlı olarak kullanılan önemli bir yöntem olduğunu belirtti. Bunun yanı sıra dil konuşma terapisinin de Otizmli bireylerin iletişim becerilerini geliştirmek adına önemli olduğunu ifade etti. Özellikle 0-6 yaş döneminde Otizmli bireylerin konuşma becerilerinde gecikme yaşadıklarını ve bu terapinin bu süreçte önemli bir rol oynadığını vurguladı.

Özkan, müzik terapisi ve sanat terapilerinin de Otizm tedavisinde kullanılan yöntemler arasında olduğunu belirtirken, duyusal hassasiyeti olan Otizmli bireyler için Ergo Terapi yönteminin de faydalı olduğunu söyledi. Ayrıca çocukların sosyal ortamlarda bulunmalarının önemini vurguladı ve ailelerin çocuklarını doğayla iç içe tutmalarının ve toplumla kaynaşmalarının da önemli olduğunu dile getirdi.

Aileler otizm konusunda ne yapabilir?

Ailelerin Otizmli çocuklarıyla ilgili olarak neler yapabileceklerine değinen Özkan, “Flar yöntemi” olarak adlandırılan bir modelden bahsetti. Bu modelde, ailelerin teknolojik uyaranları kısıtlamasının önemine vurgu yaptı ve çocukların ifade edici becerilerini geliştirmek için sevgi, şefkat ve sabır gerektiğini belirtti. Otizmli bireye sahip olan ailelerin psikolojik ve fiziksel olarak büyük bir sabırla bu süreci yönetmeleri gerektiğini vurguladı. Ayrıca rutin kontrollerin devam etmesinin ve ailenin çocuğun hayatını etkileyen faktörleri anlamaya çalışmasının önemine değindi.

Tanıyı nasıl koyarız? Belirtileri nelerdir?

Otizm tanısı nasıl konulur ve belirtileri nelerdir hakkında açıklamalarda bulunan Çisem Özkan, Otizm tanısının genellikle 0-6 yaş döneminde konulduğunu belirtti. Özellikle 12. aydan itibaren bu tanının koyulabileceğini ifade etti. Bebeklik döneminde teknolojik uyaranlara maruz kalan bireylerde görülen “Atiklik Otizm” adı verilen bir tip de olduğunu ekledi. Belirtilerine bakıldığında ise göz kontağı kurmama, isme tepki vermemek, iletişim kuramama, oyun oynamakta güçlük çekme gibi durumlar Otizm belirtileri arasında yer aldığını söyledi.

Tanıyı nasıl koyarız? Belirtileri nelerdir?

Otizmli bireylere destek olabilmek için ise Özkan, öncelikle ailelerin eğitilmesinin önemine vurgu yaptı. Ailelerin çocuklarına tanıyı koydurmadan önce yaşadıkları kaygıları ve endişeleri üzerine düşünmeleri gerektiğini belirtti. Otizm tanısının, çocuğun gelişimini desteklemek için bir fırsat olduğunu ve ailelerin bu süreci olumlu bir şekilde değerlendirmesi gerektiğini vurguladı.

Özkan, ailelerin çocuklarını kabul edici bir şekilde desteklemelerinin önemine işaret ederken, toplumsal etiketlerin ve stigmaların Otizmli bireyler ve aileleri üzerinde olumsuz etkileri olduğunu da dile getirdi. Ailelerin öncelikle kendi içlerinde bu stigmalarla başa çıkmaları gerektiğini ve çocuklarının haklarını savunmaları gerektiğini vurguladı.

Haber: Seren Çiftçi

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu