Köşe Yazıları

Kadir Gecesi’ni anlayabilmek

Kadir Gecesi’ni anlayabilmek

Sözlükte kadir (kadr) kelimesi “hüküm, şeref, güç, yücelik” gibi anlamlara gelir. Dinî literatürde ise “leyletü’l-Kadr” şeklinde Kur’an-ı Kerîm’in indirildiği gecenin adı olarak kullanılır. Aynı adı taşıyan 97. sûre bu gecenin fazileti hakkında nazil olmuştur. Surede Kur’an’ın Kadir gecesinde indirildiği ve sözü edilen gecenin bin aydan daha hayırlı olduğu belirtilir. Müfessirler hayırlı olanın bu gecede yapılan ameller olduğunu, bin ayın ise içinde Kadir gecesinin bulunmadığı bir süreyi ifade ettiğini belirtirler.

Demek ki bu gece; içerisinde Kadir gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlı. Yüce Allah’ın insanlara Hz. Muhammet (s.a.v.) vasıtasıyla son hitabı ve nihaî mesajı olan Kur’an’ı indirmesi insanlığın hidayetinde bir dönüm noktası teşkil ettiği için bu olayın gerçekleştiği geceye özel bir anlam yüklenmiştir.

İlgili Makaleler

Kadr suresinde verilen bilgiler, Kur’an’ın Ramazan ayında (el-Bakara 2/185) ve bütün hikmetli işlerin kararlaştırıldığı mübarek bir gecede (ed-Duhân 44/3-4) indirildiğine dair ayetlerle birlikte ele alındığında Kadir gecesinin Ramazan ayı içinde bulunduğu sonucu ortaya çıkar.

Zaman ve mekânlar, kendilerinde vuku bulan önemli hadiselerle değer kazanırlar. Kadir Gecesi’nin kıymeti Kur’an’dan gelmektedir. Çünkü Yüce Allah’ın insanlara son hitabı ve evrensel mesajı olan Kur’an bu gecede indirilmeye başlanmıştır.

Surede geçen “Ruh da iner” ayetindeki ruh, Hz. Cebrail’in diğer bir adıdır.

İnsan için yenilenme ve diriliş vesilesi olan ramazan ayında bulunan Kadir Gecesi, insanlığın sonsuz saadetine vesile olacak fırsatlar sunmaktadır. Peygamber Efendimiz “…Bu ayda öyle bir gece vardır ki bin aydan daha hayırlıdır. Bu gecenin hayrından mahrum kalan, bin ayın hayrından mahrum kalmış gibidir.” buyurarak Kadir Gecesi’nin önemine vurgu yapmaktadır. Bin ay yaklaşık seksen yıl, seksen yıl ise bir ömürdür. Bunun için Kadir Gecesi’nde yapılan ibadetler seksen yıllık bir ömür boyunca yapılanlara bedeldir.

Bu mübarek gece, rahmet meleklerinin yeryüzüne indiği, ev ev haneleri ziyaret ederek gördükleri manzaralar karşısında müstahak olan Müminlerin bağışlanması için yüce Allah’a niyazda bulundukları bir gecedir.

Yeter ki biz bağışlanmak isteyelim. Günah kirlerimizden arınmaya çalışalım. Yüce Allah: “Ey Müminler, hepiniz Allah’a tövbe ediniz ki, felâh bulasınız.” (Nûr:31), “Rabbinizden mağfiret dileyiniz, sonra da ona yöneliniz.” (Hûd: 3), “Ey iman edenler, bir daha günaha dönmeyecek şekilde tövbe ediniz; Allah’a yöneliniz.” (Tahrim:8), “Ey Habibim, kullarıma de ki: Ey kendilerinin aleyhinde, günahta haddi aşanlar, Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.” (Zümer:53) buyurmaktadır.

Sevgili Peygamberimiz (S.A.S.) de birçok hadisi şeriflerinde tövbe etmenin gerekliliğini bildirmişlerdir. Bunlardan birkaç tanesini örnek olarak vermek isterim: “Allah’a yemin ederim ki, ben, Allah’a günde yetmiş defadan fazla tövbe ve istiğfar ediyorum. Ey insanlar, Allah’a tövbe ve istiğfar ediniz.”

“Kulunun tövbesinden dolayı Allah Teâlâ’nın sevinci, sizden birinizin ıssız çölde devesini kaybedip de tekrar bulduğundaki, sevincinden daha fazladır. “Gündüz günah işleyenlerin tövbe etmesi için, Allah, geceleyin; gece günahkâr olanların tövbe etmeleri için gündüzün, tövbeyi kabul elini açar. Bu hal, kıyamete kadar devam eder.”

“Akıllı kimse, kendisini sorguya çeken ve ölümden sonrası için çalışandır. Âciz kimse, nefsini hevasına tabi kılar ve Allah’tan gayret etmeden, çalışmadan birtakım şeyler bekler.” “Allah’ım senden hidayet, takva, iffet ve zenginlik, bolluk isterim.” “İyi işler yapmakta acele ediniz. Her şeyi unutturan fakirlikten yahut azdıran zenginlikten, aklı ve bedeni bozan hastalıktan yahut saçma sapan söyleten ihtiyarlıktan yahut belası daha büyük ve acı olan kıyamet den daha başka bir şey mi bekliyorsunuz.” diye buyurur.

Bir hadiste inanarak ve mükâfatını Allah’tan bekleyerek Kadir gecesini ihya edenlerin geçmiş günahlarının affedileceği müjdelenmiştir. Ramazan’ın son on gününe girildiğinde Hz. Peygamber dünyevî işlerden uzaklaşıp itikâfa çekilir, geceleri daha çok ibadet ve tefekkürle geçirdiği gibi ailesini de uyanık tutardı.

Hz. Aişe validemiz anlatıyor:

“Dedim ki Ya Resulallah, Kadir gecesine rastlarsam ne diyeyim? Efendimiz buyurdular ki şöyle söyle: “Ey Allah’ım, Sen çok affedicisin, affı seversin, beni affeyle

Kadir gecesini anlayabilmek hem zor, hem de kolaydır. İşi kurnazlığa döküp bir gece ibadet, dua ve niyazdan sonra bir ömür isyan, fısk ve fücur içerisinde yaşamayı bir hak olarak algılamak bu geceyi anlamamak demektir.  Bu geceye erişen ve bir daha günah işlememek üzere Allah’a yönelerek söz veren, af edilmesi için gerçekten yalvaran, yakaran, inanç, ibadet ve ahlâkî yaşamında Kur’an ve Sünnet esaslarını esas alan, ihlaslı ve samimi müminler Kadir gecesini görmüş ve idrak etmiş sayılırlar.

Kadir gecesi, Müminlerin Yüce Rabbimizin rahmet ve mağfiret kapısını açıncaya kadar yorulmadan, bıkmadan çalması gereken özel bir gecedir. Kişi kulluğunun şuurunda ise, gerçekten bağışlanmasını, affedilmesini istiyorsa, bu mübarek gece büyük bir fırsattır. Ancak, o kişinin inancında, ibadetlerinde şirk ve riya olmamalı; zimmetinde kul hakkı, devlet ve millet hakkı bulunmamalıdır. Bu tür günah kirleri, o güzel rahmet deryasında yıkanıp temizlenmeye engel olur.

Ramazan Bir Medeniyet Okuludur

Fahri Sağlık

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu