GündemDünyadan Haberler

MAHALLENİN 2 ASIRLIK SU DEĞİRMENİ ZAMANA DİRENİYOR

Su değirmenleri, gelişen teknoloji nedeniyle son yıllarda pek kullanılmasa da halen Manisa’nın Demirci İlçesin’de tarihe tanıklık etmeyi sürdürüyor.

Çağlayan gibi akan derelerin kenarında nereye gittiği belli bir su kanalı. Su kanalının ucunda ilk bakışta ne olduğu anlaşılamayan minik bir gölet şeklindeki su birikintisi. Bu göletin devamında kara taştan yapılmış duvarların üzerinde kurulan derme çatma bir çatı ve altında bir su şırıltısı eşliğinde dönen kocaman çark ya da taşlar. Sıçraya sıçraya dönen tozlu kayışlar ve bir köşede birbiri üstüne yığılmış buğday ve çavdar çuvalları. Onlar unutulmaya yüz tutmuş su değirmenleri.
Geçmişte su değirmenleri ile iki yassı taş arasında ezilen buğday tanelerinden un elde etmeyi başaran insanlar günümüzde unun fabrikalarda üretilmesi sebebiyle değirmenlere eskisi kadar rağbet göstermiyor. Bu nedenle değirmencilik mesleği de unutulmaya yüz tutmuş meslekler arasına girdi.
Bir çoğu teknoloji yüzünden ihtiyaç duyulmaması ve ilgisizlik sebebiyle harabeye dönen su değirmenlerinden bazıları ise sürekli kendileri ile ilgilenen yaşlı kişiler sayesinde Manisa’nın Demirci İlçesin’de asırlardır çarklarını döndürmeyi sürdürüyor.
Manisa’nın Demirci İlçesi Hoşçalar Mahallesi’nde 200 yıl önce dere kenarında kurulmuş su değirmenini gençliğinden beri işleten 70 yaşındaki Necati Çakmak, su değirmenlerinin dereden bir kanalla alınan suyun değirmenin altındaki çarka bırakılmasıyla çalıştığını ifade etti.
Dereden alınan suyun önce giriş kısmı daha geniş olan bir kanala akıtıldığını belirten Çakmak, “Giriş kısmı yaklaşık 35-40 santimetre genişliğinde olan kanala alınan su buradan değirmenin üst kısmında yörede ‘hark’ denilen bölüme getiriliyor. Suyun giriş kısmı 40 santimetre olan kanal, suyun tazyikinin daha fazla olması için giderek daralıyor. Sonra değirmenin üst kısmındaki harkta toplanan su, yaklaşık 4 metre yükseklikten değirmenin alt kısmındaki çarka bırakılıyor. Suyun çarka vurduğu bölümün genişliği 8 santimetre. Bu çarkın hareketi ile çarka bağlı olan değirmenin içindeki üst üste konulmuş 2 yassı taştan birisi dönmeye başlıyor” dedi.
Çakmak, söz konusu taşın dönmesinin ardından ortasında boşluk olan taşların bu boşluğuna bir hazneden buğday döküldüğünü, dönen büyük yassı taşların arasında kalan buğdayın öğütülerek un haline getirildiğini ifade etti.

DEĞİRMENLERE ESKİSİ KADAR RAĞBET YOK

Eskiden yörede yaygın olan su değirmenlerinin artık tercih edilmediğini, birçok değirmenin ilgisizlik yüzünden kapandığını anlatan Çakmak, “Bu su değirmeni 200 yıllık bir değirmen, biz burayı zamanında çok büyük paralarla aldıkBizden önce 4-5 farklı aile burayı çalıştırmış. Bu değirmenlerden burada benim çocukluğumda 2-3 tane vardı ama onlar hep kapandı” dedi.
Necatı Çakmak, gençliğinden beri değirmencilik yaptığını belirterek, “Demirci’de yine su değirmeni var. Müşteri geliyor ama eskisi gibi müşteri yok. Eskisine göre yüzde 10, yüzde 20 müşteri geliyor, o kadar azalmış. Değirmenciliği benden sonra yapan olur mu bilemem. Geliri az olduğu için artık hiç kimse değirmencilik yapmaz. Eskiden yoksulluk vardı, çok kıymet verilirdi bunlara. Bir şeyin geliri olmadıktan sonra o meslek sevilmez. Değirmencilik bize, babadan intikal etti, onun için yapıyoruz” diye konuştu.
Geçmişte yoksulluk olduğunu vurgulayan Çakmak, “Eskiden tarlalarda az buğday olurdu. Her tarafta yoksulluk vardı. buğdayı bulup buraya gelenin yüzü gülerdi” ifadelerini kullandı.
Müşterilerine en iyi hizmeti vermeye çalıştıklarını anlatan Çakmak, “buğdayı öğütmek için buraya çuval bırakan hiç kimsenin hakkını yiyemeyiz.” dedi.
“Tarlada ektiğimiz buğdayların sapını ineklere veriyoruz. Buğday tanelerini de su değirmenlerinde öğütüp ekmek yapıyoruz. Eskiden su değirmenleri daha çok kullanılırdı, şimdi o kadar yaygın değil” şeklinde konuştu.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu