GündemKöşe Yazıları

Paylaşmanın İçsel Zenginliği

Paylaşmanın İçsel Zenginliği

 

Varoluşun temelinde olan bir davranış “paylaşmak”. Mesela bir annenin, bedenini bebeği ile paylaşması gibi. Yaşam süreci içinde bir alış-veriş ya da veriş-alış oyunu olarak da düşünebiliriz aslında. Zira paylaşmak deyince aklımıza ilk gelen, bizde olanı bir başkası ile bölüşmek ya da vermek olmuyor mu? Ve doğal olarak insan paylaştıkça, içindeki sevgiyi ve mutluluğu hissediyor ve böylece iç huzuru ya da iç dengesi sağlanmış bir insanın da dünya ile uyumu derinleşiyor.

Paylaşmanın, insanın yenilenmesine, zenginleşmesine ve değişmesine olan katkısı hakkında sizler ne düşünüyorsunuz? Özellikle kendi deneyimleriniz size neler hissettiriyor? Maddi olmayan, mesela aşk paylaşımı içinde iken kendinizi âşık olduğunuz kişinin, kişilik aynasında görebiliyor musunuz? Paylaşım sürecinizde, onun aynasından yansıyan kendinizle yüzleşebiliyor musunuz? Ve zamanla nasıl değiştiğinizin farkına varabiliyor musunuz? Bu soruların cevabını kendim için düşünürken aklıma “BEN” olmasam “SEN” olmazdın gerçeği geldi ve objektif bir bakış, bütünü daha net görmemi sağladı.

Paylaşım konusunda en çok dile getirilen “mutluluk paylaştıkça çoğalır, acılar paylaştıkça azalır” söyleminin, olumlu etkisi bilinen bir gerçek. Elbette paylaşım sadece duygular ile sınırlı değil. Her konuda paylaşım içinde olmak, sosyal iletişimi geliştirdiği gibi gerçek sevgilerin de yaşanmasını sağlayan hümanist bir davranış. Çünkü alış- veriş ya da veriş-alış oyununun içinde şefkat, sevgi ve samimiyet var. Hele de bu paylaşımların bir çocukta bulduğu anlamın, kocaman bir gülümseme ile dışa yansımasını görmek, değer ölçüsü olmayan bir mutluluk bence. Hem de insanı içsel zenginliğe ulaştıran ve bulmak için hep peşinde koşulan bir duygu.

Sevdikçe, sevgi selinin oluştuğunu, elbette imkân dâhilinde yardım ettikçe, maddi varlıkların arttığını deneyimlemiş bir kişi olarak, sıkı sıkıya elde tutulan her şeyin enerjisel döngüsünün yavaşladığına hatta durma noktasına geldiğine inananlardanım. Tıpkı Mevlana’nın Bir mum, diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez” teşbihinde olduğu gibi. Benim diyemediğim ancak sahibi göründüğüm hatta kim bilir kaçıncı sahibi olduğum evimi ve kazancımı sadece hayatta kalmak için destek, asıl karakter olarak sahip olduklarımı ise benim diyebileceğim sınırsız zenginliklerim olarak görüyorum. Bu nedenle her ikisini de mümkün olduğunca paylaşmak, beni mutlu eden ve güçlü hissettiren bir yaklaşım.

Paylaşım konusunda sorun yaşayanlar da var elbette. Onlara yargılayan gözlerle bakmadan önce, nedenleri ile anlamaya çalışmak da duygudaş bir paylaşım olacaktır. Kim bilir yetiştiği aile içinde yeterince önemsenmemiş, nasıl olsa büyüyünce öğrenir diye düşünülmüş ya da paylaşım içinde bulunacakları bir ortamdan yoksun kalmış olabilirler. Yine de geç kalınmış sayılmaz çünkü yaşam yolculuğunda düşünce tarzımızı, duygularımızı, davranışlarımızı güncelleyebilme imkânımız var. Zira iç zenginliğimizi de bu sayede genişletmiyor muyuz?

“Saklamak değil, paylaşmak olsun özün”

“Eleştirmek değil, çözümü göstermek olsun sözün”

“Yıkmakta değil, yapmakta olsun gözün”

“Saldırmak değil, sarılmaktır çözüm”

Konu paylaşmak olunca, ben de OSHO’ya ait olan ve beğendiğim bu güzel sözleri yazmadan geçmek istemedim.

Damlaya damlaya göl olan, kim bilir kaç yaraya derman olan, verene de alana da mutluluk katan, sosyal ilişkileri sağlamlaştıran ve sevgiyi ortaya çıkaran bu davranışın, her yaşamda vazgeçilmez bir öğreti olması ne kadar büyük bir zenginlik olurdu değil mi? İyi niyet çerçevesinde, paylaşımlı yaşamların devamı dileğimle, sevgiler…

 

Demet TOK

Şair/Yazar

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu