Köşe Yazıları

Dedikodu ve Sokrates’in Üçlü Filtresi

DEDİKODU VE SOKRATES’İN ÜÇLÜ FİLTRESİ

Kimsenin iyi alışkanlık olarak tanımlamadığı ama yapmadan da duramadığı bir konu : Dedikodu !

Çocukken oynadığımız “kulaktan kulağa” oyununu hatırlamayan var mı? Dedikodu da dinamik yapısıyla tıpkı bu oyun gibi !

Dedikodu hepimiz için  çok kötü çağrışımlar uyandırsa da hepimiz hayatımızda bir çok kez dedikodu yaparken ya da yapılan dedikoduya eşlik ederken kendimizi bulmuşuzdur.

Dedikoduyu birinin yokluğunda onun gıyabında konuşmak olarak tanımlayabiliriz. Gıybet kelimesi de buradan geliyor. Dedikodu kelimesi kötü çağrışımlar uyandırsa da hepimizin içindeki masum arayışlarımıza da ayrıca dokunuyor. Yapılan araştırmalar kötü niyet olmadan makul oranda yapılan dedikodunun grup içi üyelerin birbirine bağlanmasını sağlıyor.

Peki neler oluyor ?

  1. Bilgi paylaşımı
  2. Ortak anlayış, sosyal bağlılık
  3. Sosyal normları ve beklentileri tespit etme
  4. Cinsiyete dayalı ön yargıların kırılması ( Kadın dediğin kahkaha atmaz, giyimine kuşamına dikkat eder vb. )
  5. Toplumsal dayatmalara at sineği olmak ( Bkz. At Sineği Metaforu)
  6. Eğlencelidir, rahatlatır, gevşetir, sakinleştirir.

NEDEN BAŞKALARI HAKKINDA BİLGİ TOPLAMAYA İHTİYAÇ DUYUYORUZ ?

Antik Mısır hiyerogliflerinde bile o dönemde yaşayan kral ve kraliçelerin özel hayatlarına dair içerikler var. Binlerce yıl sonrasına bırakılmak istenen kral ve kraliçenin aşk hayatı olmuş ( tabi ki tıp ve astronomi gibi çok önemli aktarımlar da var ) !

Antik Mısır örneğinden de anlaşılacağı gibi insanlık tarihi kadar eski diyebiliriz dedikodu için.

Evrimsel Psikoloji Perspektifinde Dedikodu

Bir eylem bir tür için evrensel olduğunda evrimsel psikolojiden de bahsetmek zorunlu hale geliyor. Yaş, çağ ve kültür farkı gözetmeksizin tüm insanların yaptığı bir şeyi keşfeden evrimsel psikologlar bu yapılan şeyin insanlık için bir yararı olduğunu varsayar.

Bu varsayımla dedikodu:

Evrimsel açıdan bakıldığında insanlık için bir amaca hizmet ettiği varsayılır.

Tarih  öncesi atalarımız küçük gruplar halinde yaşıyordu. Grup dışından gelen yabancılarla başa çıkabilmek için grup içinde enformasyon zinciri kurdular. Yani dedikodu yaptılar : bu yabancı kim, güvenilir mi zararlı mı ? Türü devam ettirirken yabancıyla temas kurulmalı mı kurulmamalı mı? Hepimiz dedikoducu atalarımızın torunlarıyız !

Dedikodu yapmak kim olduğumuz ve nerede durduğumuzu da tanımlıyor. Ötekilerin hayatlarına bakarak kendi hayatlarımızı görmeye çabalarız.

Kimse dedikodusu yapılsın istemez, bu korkuyla birlikte davranışlarımızı düzenleriz. Ahlaki normlarda mahkemeler devreye girmez. Örneğin eşini aldatan bir erkek için dedikodu cezalandırıcı bir işlev görür.

(Ahlak neye göre kime göre ?)

Dedikodu neden kadınlara atfedilir ?

Araştırmalar gösteriyor ki erkeklerle kadınların dedikodu yapma oranlarında çok da fark yok. Kadınların buluştuğu yerler dedikodu yuvaları olarak görülür: kuaför salonları, ev buluşmaları vb. Halbuki erkeklerin buluştuğu yerlerde de “önemli mevzular” konuşulmaz çoğu zaman. Onlar da tıpkı kadınlar gibi başkaları hakkında dedikodu yaparlar !

Kimler hakkında daha çok dedikodu yaparız?

Hemcinslerimiz ve yaşıtlarımız,

Sosyal açıdan işimize yarayacak bilgiler varsa kendimizden daha yukarıda gördüğümüz kişiler hakkında.

Dedikodu yapan çiftler kendi ilişkilerinde ne kadar mutlu ?

Başkalarının ilişkisi hakkında sürekli konuşan bir çift kendi ilişkileri için sahte bir güven duygusu yaşar.

Yüzlerce çiftle araştırma yapılmış:

Başkalarının ilişkileri hakkında olumsuz konuşan çiftlerin başka çiftler hakkında oldukça detaylı sohbet edebilirken kendi ilişkilerinde iletişim problemi yaşadıklarını ve derinleşemedikleri sonucuna varılmış.

Dedikodudan Nasıl Uzak Dururuz?

Sokrates

Bir gün bir tanıdığı Sokrates’e rastladı ve dedi ki, “Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun ?”

Bir dakika bekle diye cevap verdi Sokrates. Bana bir şey söylemeden önce senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna “Üçlü Filtre Testi” deniyor.

Benimle arkadaşım hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup ne söyleyeceğini düşünmeni istiyorum.

Birinci filtre “Gerçek Filtresi.”

“Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçek olduğundan emin misin?”

“Hayır” dedi adam “Aslında bunu sadece duydum ve ….”

“Tamam” dedi Sokrat. Öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun.

Şimdi ikinci filtreyi deneyelim, “ İyilik Filtresini”

“Arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey iyi birşey mi ?”

“Hayır, tam tersi…”

“Öyleyse” diye devam etti Sokrat. Onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin. Fakat yinede testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı.

“ İşe Yararlılık Filtresi.”

“Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim işime yarar mı ?”

“Hayır” gerçekten değil.

“Anlaşıldı” der Sokrates; “söyleyeceğin şey, ne gerçek, ne iyi ne de faydalı. O zaman neden söyleyeceksin ki?”

Belki bizler de dedikodu yapmadan önce niyetlerimizi üçlü filtreden geçiririz. Kalbimize bu dedikoduyu yaparken beni ne motive ediyor ? sorularını bırakırız. Ne dersiniz ?

Seçimler üzerine

Çisem Özkan

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu