Köşe Yazıları

TÜRKÜLERDİR BİZİ YAŞATAN

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) “İlköğretim 100 Temel Eser” Dizisi içinden TÜRKÜLERDEN SEÇMELER” isimli anonim eserimizden yöresel, söyleyeni belli olmayan kısa bir türküyle giriş yapalım:

 

İNDİM DEREYE

İlgili Makaleler

 

İndim dereye durdum

Çifte güvercin vurdum aman hey

Güzeller içinde a canım

Bir esmere vuruldum.

 

Ben güvercin olamam

Daldan dala konamam

Mumlar yaksam arasam a canım

Sevdiğimi bulamam.

(Yöre: Eskişehir)

 

        Türkülerdir bizi yaşatan, dualardır dimdik ayakta tutan, ninnilerdir sevgi aşılayan, bilmece ve tekerlemelerdir oyun sanatını öğreten. Çanakkale yöresine ait, “Karyolamın Demiri” isimli acıklı türküyü sesli söylerken yahut dinlerken kendimden geçerim çoğu zaman. Yaşanmış hikâyesini dinleyin, araştırın bu türkünün. Çanakkale’nin Çan ilçesinde, memleket toprağımda yaşanan bir hikâyedir Ayşe’nin türküsü. Deprem günü tam gelin olacağı vakit Ayşe’ye nisanlısı tarafından doğaçlama okunan türküdür, çeyizine düğün hediyesi olan o demir karyolaya kavuşamadan depremde ölüveren bir genç kızın acıklı sözleridir o türkü. Bir de TRT sanatçılarının yorumuyla onlardan dinleyin bu güzel türküyü. Harmandalı, Zeybek, Karyolamın Demiri isimli halk oyunlarımızı ortaokulda iki yıl folklor ekibinde (millî bayramlarımızda ve ilçemizin düşman işgalinden kurtuluşu günlerinde) okulun oyun ekibiyle gönüllü oynayınca iyi öğrenmiştim lâkin ilerleyen yıllarda yöresel oyunun oynanışını unutur gibi oldum.

Türkülerdir bizi yaşatan. TRT Radyosu’ndan, TGRT FM’den; sonraki yıllarda da TRT Müzik kanalından, TRT Belgesel’den el sallar bize söz varlığımız. Türkçem ana sütüm gibi saf, ana sütüm gibi tertemiz ve berraktır bu topraklarda. Edebiyat âşıkları, ilim sevdalıları bir türkü çığırmadan, mektubunun ucunu yakıp da sevdiğine ulaştırmadan, ak posta güverciniyle yaban ellere uzanmadan, mendilini gül oya ile işlemeden, hatıra defterlerine iki satır şiir yazmadan yaşayamazlar. Ne zaman ki kitap okumadığım, yazmadığım ve çevreme duyarsız kaldığım gün olursa işte o gün ben ölmüşümdür. Yaşayan bir ölüden farksızdır o vakit bizim gibi kalem ustaları. Bir türküdür bizi hayata bağlayan, bir ezgidir ceviz ağacından oyulan el emeği beşiğimize huzur yayan. Anamın dilindeki ninniyle, duayla başladı bu yolculuk. Ölürken de bir Fatiha, cenaze namazıyla yine ruha bürünecektir sözler.

Anadolu’nun anonim türküleri, yazanı belli olan ölümsüz şarkılar, doğal ve yapay destanlarımız ne güzeldir. Güzelsin ey Anadolu! Türkçülük ve Turan sevdası, vatan ve millet aşkı seninle göklerde dalgalanır. Bir türküdür bize sılayı tattıran, hasret yolcuğunun ilâcı olur eskilerden bir türkü. Çeyrek asır, yarım yüzyıl, seneler geçse bile dimdik ayakta kalır türkülerimiz. Türkü tadında mutlu bir haftanız olsun.

 

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu