Düşman Bile Olsa, En İyi Davran…
“(İnsanları) Allah´a çağıran, iyi iş yapan ve «Ben müslümanlardanım» diyenden kimin sözü daha güzeldir? Fussilet, 33
“İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur.”Fussilet, 34
“Buna (bu güzel davranışa) ancak sabredenler kavuşturulur; buna ancak (hayırdan) büyük nasibi olan kimse kavuşturulur.”Fussilet, 35
Mekkeli bir Arap olan Süheyl bin Amr, Kureyş kabilesinin hatîbi idi. Sözlü edebiyatın ve şiirin çok tesirli olduğu cahiliye devirde, devamlı İslâm aleyhine konuşur ve insanları sürekli Müslümanların aleyhine kışkırtırdı. Ancak Süheyl bin Amr Bedir Gazvesi’nde esir alındı. Esirlere ne yapılacağı kararı daha verilmeden, Hz. Ömer ra şöyle der,
“Yâ Rasûlallâh! Müsâade buyur, Süheyl’in ön dişlerini sökeyim de dili dışarı sarksın! Bundan sonra hiçbir zaman ve hiçbir yerde Sen’in aleyhinde hutbe îrâd edemesin, (konuşmasın) ?!” dedi.
Peygamberimiz Allâh Rasûlü sav,
“Bırak onu ey Ömer! Ben, onun uzuvlarına böyle bir zarar veremem. Şâyet bunu yapacak olursam, peygamber olmama rağmen, Allâh da aynısını bana yapar. Acele etme, gün gelir o, senin medhedip hoşlanacağın bir makamda konuşma yapar ve seni sevindirir.” buyurdu. Ibn-i Hişâm, II, 293
Peygamberimiz Efendimiz sav bu davranışıyla, dâimâ Hz. Allâh cc’den korkup, O’nun gazabını celbedecek bir davranışta bulunmaktan son derece sakınmak gerektiğini tâlîm etmiş ve örnek olmuştur.
Hiretin 6. yılında (M.628) Müslümanlarla Mekkeli müşrikler arasında yapılan Hudeybiye Antlaşması’nda Mekkeliler’i Süheyl b. Amr temsil eder. Süheyl bin Amr ‘ın antlaşma sırasında ileri sürdüğü şartlar ve bazı yaptığı itirazlar henüz otuz yaşında olmasına rağmen güçlü bir müzakereci olduğunu göstermektedir Süheyl bin Amr Mekke fethi sırasında öldürülmek korkusuyla evine çekilir, eman istemek üzere oğlu Abdullah’ı Peygamberimiz sav’e gönderir. Peygamberimiz sav de Süheyl gibi akıllı birinin İslâm’a kayıtsız kalamayacağını belirterek kendisine dokunulmamasını söyler. Süheyl, bir rivayete göre kardeşi Sehl ile birlikte Mekke’nin fethi sırasında müslüman olur. Bazı eserlerde ise Huneyn Gazvesi’nden dönüşte onun İslâm’a girmesini arzulayan Resûlullah sav kendisine ganimetten 100 deve pay verir. Süheyl de bunun üzerine Ci‘râne’de müslüman olur ve Medine’ye hicret eder. Vedâ haccından sonra tekrar Mekke’ye döner.
Süheyl bin Amr Yermük Savaşı’nda Kurdûs denilen büyük bir atlı birliğin kumandanlığını yapar. Süheyl ailesiyle birlikte Hz. Ömer’in hilâfeti döneminde cihada iştirak etmek üzere Suriye taraflarına gider.
Süheyl bin Amr, Peygamberimiz sav’in haber verdiği o medhe şâyan konuşmasını yapmış ve şöyle demiştir.
“…Vallâhi, ben iyi biliyorum ki bu dîn, güneşle ayın doğuşu ve batışı devâm ettikçe, dipdiri ayakta kalacaktır…”
Süheyl bin Amr ra hutbesini bitirdiğinde halk teskin olur. Hz. Ömer ra, Hz. Süheyl’in bu konuşmasını işittiğinde, Peygamberimiz sav’in sözünü hatırlar. Hemen şu kelimeler dilinden döküldüğü rivayet edilmektedir.
“Sen’in, Allâh’ın Rasûlü olduğuna bir kez daha şehâdet ederim (yâ Rasûlallâh)!” demekten kendini alamadı.” İbn-i Hişâm, IV, 346; Vâkıdî, I, 107; Belâzurî, I, 303-304; İbn-i Abdilberr, II, 669-671.
Süheyl’in aile fertleri Suriye’de vefat eder. Çocuklarından geriye sadece Medine’de bulunan Hind ve torunu Fâhite bint Utbe kalır. Süheyl b. Amr hicri 18 (M.639) yılında Amvâs’ta çıkan veba salgınında vefat eder. Bazıları Onun hicri 12’de (M.633) Yermük Savaşı’nda veya hicri 14-15 (M.636) yılında vefat ettiğini söylemiştir .
Rabbimiz bizlere ve tüm inananlara Sahabe anlayışı ve basîreti nasip eylesin. ..