Semra AMAN AKYÜREK

ÖĞRENMEK ÖĞRETMEK SUSMAK KONUŞMAK HERŞEY VARDI İÇİNDE

Merhaba bugünlerde sık yazıyor diyebilirsiniz ancak dedim ya 2 günlük verdiğim ara ve haliyle ziyaretçilerimde olunca konuşmadan ve yazmadan edemiyorum. Konu lise, Üniversite, iş hayatı ve yaşamımda dönüp dolaşıp önüme geliyor ve hatırlıyorum.

Kimdir ziyaretçileri bu kadar diyeceksiniz hemen söyleyeyim. Dün öğretmen olan 3 eğitimcimiz geldi. Biride Türk Ocakları Başkanı olan kıymetli hocam Tahir Korucuoğulları. ‘’Sunum’’ yani benim aynı zamanda sesimi de kullanarak yaptığım bir iş için, ‘Müsait olursan şu gün düzenleyeceğimiz bir program için yardımcı olur musun?’ dedi. Kıymet verdiği ve yapabileceğimi düşünerek ‘Bu sunumu yapar mısın’ dediği için teşekkür ederim. Nasip olursa elbette… dedim ve bu teşekkürün sadece teşekkürden ibaret olmadığını belirtmek, kendime hatırlatmak ve yaşamın içindeki tüm öğrencilerin aslında büyük bir değer olduğunu vurgulamak için bu yazıyı yazmak istedim. Benim için bir öğrencinin ailesi kimdir, öğretmeni kimdir, zengin midir fakirmidirden çok, ‘ öğrencinin kendisi daha mühimdir’ ve kendisinin nasıl bir öğrenci ve nasıl biri olduğunu önemsemem herhalde çocukluğumdan bana kalan bir miras oldu.

*Öğrenci herşeydir. Çocuklar ve ihtiyarlar, bir kadın yaşam sevincimdir benim. Sıradışı bir mutluluk sebebimdir. Hangi çocuk, hangi ihtiyar olursa olsun…Yeter ki güzel ahlak ve iyi niyetli olsun. Çünkü çocukluğumun ve yaşama daha sıkı tutunmamın en önemli sebebi herkes gibi benimde sevgiydi.

İlgili Makaleler

*Öğrenmek, öğretmek, susmak ve konuşmak dediğim ve köşeme attığım bu başlığın, tek sözcükle bile herşeyi anlattığı yaşam, benim yaşam çizgimi belirliyor ve haliyle kalemime yansıyor o çizgiyi de benimseyen ve sevenler oluyor, yazıyorum.

* İlkokul dönemim yaşantımın en anlamsız ve acı dolu günleriydi. Hatırladığım, unutamadığım anlar mı?  2’inci sınıftayken sınıfın kapısından paldır küldür elinde bir tüfekle giren iki surat! Bana bakıyorlardı. Canımın bir parçası olan ablamı soruyorlardı. Ama bilmiyordum ki neredeydi. Çok özlemiştim upuzun saçlarını, bakışlarını hayrandım ona. Ama görmüyordum ki…

*Ablamla ilgili tek odalı evimizde duyuyordum  anneme söylenenleri ‘senin kız hergün dayak yiyor, tarlaya götürüyorlar ama terliğini ve ayakkabılarını saklamışlar böyle yürüyeceksin demişler. Sana ayakkabı ve terlik mi eskittireceğiz zaten para yok diyorlarmış ona. Sandığa kapatmışlar, fare ölüsünü uyurken koynuna koymuşlar bunları duyuyordum gelen komşularımızdan. Anneme bakıyordum. Hatırladığım tek şey gözyaşları. En acısı da hepsi doğruymuş … Şimdi onlardan kimsecikler yaşamıyor. Mekanlarını Rabbim bilir…

4.sınıfı farklı bir okulda okuyacaktım. Taşınmıştık. Ama gözüm hep geride eski okulumda kalmıştı. Öğretmenim vardı orada. Ali Umur. Rabbim mekânını cennet etsin inşallah. Öğretmenim bugün duymuyorsun ama kabrin nurlarla dolsun. Hakkını helal et. Beni tanıyan hep seni buldu o iki yıl. Ve sen bana korkularımı yok ettiren  ‘Kızım korkma. Ben seni hiç onlara bırakır mıyım’ diyen sözlerin ve bir bakışın’ yetti bana. Sonra yeni okul, yeni öğretmen. Burada hatırlamak istemediğim ve belki de yaşamım boyunca unutmayacağım izleri taşıdım.

Yeni okulda, yeni öğretmen  diyordu ki, ‘Çocuklar, yarın kimliklerinizi getireceksiniz. Sakın unutmayın. Unutursanız kızarım’. Ertesi gün olmuştu. Öğretmenim ‘kimliklerinizi getirin bakalım’ diyerek herkesin masanın önünde sıraya geçerek tek tek vermesini istedi. Toplandık. Herkes tek tek kimliklerini uzatıyordu öğretmene. Bu arada arkadaşlarımdan biri, hani senin kimliğin? Dedi. Kendisi de kimliğini unutmuştu. Hem de akrabamızın bir kızıydı üstelik. Kimliğimi gösterdim. Öyle bir tepki verdi ki ‘Annen yandı! Bak burada ne yazıyor’ Bu cüzdana 15 yaşından itibaren fotoğraf yapıştırılır’ Kanunsuz iş yapmış Annen. ‘ Yüreğim bir kez daha ilkokul sıralarındayken cız etmişti. Neyi söylemem gerekiyor bilmiyordum. Annem ve 4 kız yaşadığımız tek odalı sımsıcak bir yuvamız vardı ama onu soğutan kötü insanlar ve nedenlerde…Kısacası konuşmalı mı yoksa susmalı mıyım bilemiyordum. Annem her şeyimdi korktum ve sustum!

Sıra bana geldi. Hani kimliğin? Getirdim ama söyleyemiyorum. Söylenenleri de unutamıyorum. Sen zaten getirmemişsindir. Niye soruyorum ki. Konuşsana! Arkadaşım ‘getirdi öğretmenim söylemiyor’ diyor. Ağlamaya başlıyorum. Korkuyorum diyemiyorum. Susuyorum. Susuyorum. Susuyorum ta ki Liseye kadar…Öğretmen bir gün olsun sormuyor neden konuşmuyor? Neden bir başka arkadaşına da bağırılsa Semra ağlıyor…

Zaman geçiyor Semra büyüyor. Lise 1’inci sınıfta 2’nci yarıyıl olmuş hala Matematik kitabım yok. Alabiliyor musunuz diye soran yok. Derslerim çok iyi. Annem iş’te. Tek odalı evin kirasına, elektriğine suyuna, evdeki 3 kıza yetişemiyor.1’inde aklı kalıyor ne zaman kurtarırım diye hala düşünüyor. Biri öğretmenliği kazanmış. Nasıl okuturum ki diyor. Ama onu bir vesileyle Vali Kemal Esensoy sayesinde okutuyor. En büyük ablamı alıyorlar zulmün elinden. Devletin eli değdi bi kere. Mutluluk nedir yaşatıyor. Sonrasında Salih Savcı.  Ablamın kurtuluş hikayesini yazdıran. Devlet eli dedik ya bitmiyor. Düşünebiliyor musunuz Muhteşem olan ailesiyle, tek odalı evinize bir Savcı oturmaya geliyor. Annem ve ablalarım utançlarından ne yapacaklarını bilemiyor. Bakkala hemen bisküvileri, kahveyi kara deftere yazdırıp gelen ben kıs kıs gülüyorum. Savcı bey eşi Huriye Hanım, Kızı Ece, Oğlu Çağrı  ve oturdukları yerde boy boy dizilmiş yorganlar kıpırdasalar hepsi üzerlerine düşecek. Anlatmakla olmuyoooor. Rahmetli Savcım Yalova depreminde yaşamını yitirdi. Rabbim onunda, Oğlu Çağrı’nın da mekanını cennet etsin inşallah.

Gelelim Semra’yı Semra yapan Kitaba…

Matematik Öğretmenim Semra kitabını yarın getir diyor. Allah razı olsun. Sağolsun. Bana çaresizliğin içinde nasıl çare bulunuru düşündürtüyor. Canım arkadaşıma bakıyorum şöyle bir ve oda bana ‘ Amaan kızım ne güzel şarkı söylüyorsun. Müzik dersinde sınıf Semra, Semra, Semra diyor .Radyoda neden çalışmıyorsun.’ diyor. Radyolar da canlı canlı o dönem. Beni almazlar ki diyorum…Çıkış ziliyle birlikte yol boyunca yürürken ‘ertesi gün oluverecek şimdi. Okula gitmesem mi ki bir gün daha kazanırım. Kahretsin yazılıda var. O da olmaz. Hem işe alırlar mı ki ? Alsalar da hemen para verirler mi? Radyo Mert FM evimize yakın. Tam karşımda. Bakıyorum uzun süre…Yaklaştıkça bir ses geliyor’Bir ilkbahar sabahı güneşle uyandınmı hiç.Çılgın koşarak kırlara uzandınmı hiç….ne güzel diyor…

Bir umut çıkıyorum merdivenlerden. Ne söyleyeceğim kafam darmadağın, toparlayamıyorum. Para asla isteyemem. İş istemekten de utanıyorum ama yapmam lazım. Ben ne yapacağım? Sonunda ; İçeride mavi gözlü sarı saçlı bir bayan Deniz hanım. Hoşgeldiniiiz diyor. Şey.. ıııı, diye diye o arada Deniz hanım ‘Biz aslında anons yapacak birini arıyoruz. Ben hergün gelemiyorum. demezmi…Allah’ım sen ne büyüksün…Ona şöyle birşey olsa diyorum hemen nasıl bişey sen söyle diyor. Şey..ben hemen eve gidip gelsem ve işe başlasam. Buraları önce temizlesem sonra anaons nasıl yapılacaksa onu denesem olur mu? diyorum. Gülüyor ve tabi ki olur temizliğe gerek yok mikrofonun başına geç sesini bir duyalım önce diyor .Şarkıdaki gibi kırlara değil ancak eve koşarak gidiyorum. Sınav varmış boşveer diyorum. Ablamlar işte. Annem işte. Söyleyeceğim kimse yok ama ev yakın merak etmezler.Haber iletirim diyerek komşumuza radyoda diye söyle diyerek geçiyorum. Mert fm’in mikrofonunun başına. İlk anonsum ‘Sevgili dinleyicilerimiz Siz isteyin Biz Çalalım telefonumuz…’diyerek giriş yapıyorum.Patron Deniz hanım bakıyor.Ohooo bana gerek yok ben gidiyorum diyor.Deniz hanım bir şey diyeceğim önceden para verilme ihtimali olur mu? Diyorum.Olmaz diyor.Peki bir şey alınma ihtimali? Nasıl yani diyor.Şey bir tane kitap lazım da almaya gideceğim yanıma para almamışım nasılsa vereceksiniz ya bu ay hiç almasam.Eve gidip gelmeyeyim hem.Kırtasiye aşağıdaya.Haa tamam olur diyerek uzatıyor bir kitap parası… Alıyorum ve çalışma yaşamımda başlamış oluyor…

Dahası çoooook. Bu kadarla bitmiyor herkesin yaşam öyküsü farklı belki sevinç belki hüzün dolu ama içinde acıları barındıran fotoğraflarınız varsa yaşamı dolu dolu yaşatıyor…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu