Köşe Yazıları

YA RABBİ

Rab kelimesi yüce dinimizin en temel kavramlarından biridir. Arapça’da yerine göre değişik anlamlar ifade eder. Bazen mâlik, seyyid, idare eden, bazen terbiye eden, gözetip koruyan, nimet veren, ıslah edip geliştiren anlamına kullanılmıştır. Mâlik “evreni yaratan ve yöneten”, seyyid “hâkimiyetinde dengi ve benzeri olmayan”, muslih de “lutfettiği nimetler vasıtasıyla yaratılmışların halini düzeltip geliştiren” demektir.

Kur’ân-ı Kerîm’de Rab kelimesi 962 yerde Allah’a doğrudan nisbet edilmektedir (M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “rbb” md.). Bu kullanımların çoğunda Allah’ın azameti, aşkınlığı, lutufkârlığı, bağışlayıcılığı, şefkat ve merhameti, rızık verici, yol gösterici, yardım edici ve koruyucu oluşu ifade edilmektedir. Çeşitli hadislerde Rab “sahip” anlamıyla, ayrıca Allah’ın ismi olarak kullanılmıştır. Ezanın ardından, “Ey bu yetkin davetin ve kesintisiz devam eden namaz ve niyazın sahibi Allahım!” diye başlayan dua onlardan biridir

Kur’ân-ı Kerîm’de ilâhî isim olarak Allah lafzından sonra en çok kullanılan kelime Rab’dir. Ayetlerdeki konumundan anlaşılacağı üzere bu ismin içerdiği şefkat, merhamet ve geliştirerek yaşatma fonksiyonları (rubûbiyyet), peygamberlerden inkarcılara kadar bütün şuurlu canlıları ve evrendeki diğer varlıkları kuşatmaktadır. Bazı esmâ-i hüsnâ kitaplarında ve Kur’an tefsirlerinin özellikle Fâtiha sûresinde Rab ismi hakkında geniş bilgi verilir. ( Fatiha Suresinin tefsiri okunmalıdır. ) Bu konuda müstakil çalışmalar da yapılmıştır. Bakınız Bekir Topaloğlu, “Esmâ-i Hüsnâ”, DİA, XI, 407-408.

İlgili Makaleler

Tasavvuf ehline göre Rab Allah’ın rubûbiyyet makamındaki umumi ve özel bir ismidir. Allah her şeyi “Rab” ismiyle terbiye eder, her şey varlığını O’ndan alır, yaptığını O’nunla yapar, ihtiyaç duyduğu hususlarda O’na müracaat eder. Rubûbiyyet makamı kayırma ve sığınma makamı olduğundan bu makamda Allah’a “yâ Rab!” diye dua edilir.

Araplarının kral anlamında kullandıkları er-Rab kelimesi, İslami terminolojide sadece Yüce Allah için kullanılabilen ve O’nun isimleri arasında yer alan bir kavram olmuştur. İslam âlimleri er-Rab formunun Yüce Allah’tan başkası için kullanımını, dil bakımından değil, din açısından doğru bulmazlar. Kur’an-ı Kerimde kullanılan gerek Hz. Yusuf’un (a.s.) peygamber olarak gönderildiği müşrik toplumun  tanrılaştırdığı putları, gerek Yahûdî ve Hristiyanların Allah’a ortak koştukları haham ve rahipleri ve gerekse Ehl-i Kitâb’ın tanrılaştırdıkları peygamber ve melekleri Kur’ân’ın Rab olarak adlandırması, Rab olgusu hakkında söz konusu zümrelerin sahip oldukları yanlış anlayışı ortaya koymak ve gerçek Rab’e vurgu yapmak içindir. Kur’ani terminolojide hedeflenen kavramsal çerçeveye yerleşen Rab kavramının, sözlük anlamlarıyla da paralel şu temel manaları taşıdığı söylenebilir:

1) Zatı ve hakimiyetinde benzeri olmayan.

2) Verdiği eksiksiz nimetlerle/rızıklarla varlıkların durumlarını düzenleyen.

3) Yaratma/halk ve emretme mutlak manada kendisine ait olan.

Fahri SAĞLIK/  Karesi Müftüsü

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu